Güncelleme Tarihi:
İşte Galatasaray İkinci Başkanı ve Basın Sözcüsü Adnan Polat’ın Futbol Extra Dergisinin haziran sayısında yer alan 15 sayfalık dev röportajından bazı satırbaşları…
MİLLİ DAVA DEDİLER, GÖREVİ KABUL ETTİM
Benim yönetime girme gibi bir niyetim yoktu. Açıkçası son gün oturduk konuştuk, hesabını kitabını yaptık, seçim çok riske giriyordu Özhan Bey açısından. Yani Özhan Başkan’ın kazanması ucu ucuna görünüyordu. Öyle bir durumda Yiğit Şardan ekibi kazanırsa G.Saray’ın biraz maceraya sokulacağı düşüncesi hasıl oldu bende. Ondan sonra da şu anda isimlerini açıklamak istemediğim, çok önemli iki kişi, bunun bir milli dava olduğunu, G.Saray’ı bu durumda yalnız bırakmamamız gerektiğini vurgulayarak benim mutlaka görev almam gerektiğini söyledi. Sonra babamla konuştum, o da aynı yorumu yapınca teklifi kabul ederek girdim.
G.Saray ciddi bir erozyona doğru gidiyordu. Kamuoyundan yönetime girmem konusunda baskı gelince, Özhan Bey yönetimi seçilmiş olsaydı bile bir ayağı eksik hissiyatıyla bir güven eksikliğine düşebilirdi.
G.Saray’ın son 10 yıldaki borçlanma sürecinde payı olan arkadaşlarımız muhalefet kanadı olarak ortaya çıkan bu ekibin içindeydi. Dolayısıyla yapabildikleri, yapabilecekleri bir şeyler olsaydı daha önce de yaparlardı. Bu nedenle, kazanmaları halinde G.Saray’da sıkıntıların daha büyük olacağı kanaatindeydim.
ALEYHİMİZE HATALAR KESİLDİ
Geldiğimizde G.Sarayın aleyhine devamlı yapılan hakem hataları mevcuttu. F.Bahçe lehine yapılan hakem hataları hep gündemdeydi. Dolayısıyla böyle bir ortamda bu yarış çok kolay olmadı. Ama bizim dönemden sonra, F.Bahçe maçındaki hakem yönetiminin dışında G.Saray’ın aleyhine maçı etkileyecek bir hakem hatası olmadı. F.Bahçe’nin lehine de olmadı. Biz geldikten sonra hakem hataları minimuma indi. Yani hakemlerin sezon başındaki formsuzluklarının çoğu ortadan kalktı.
DERBİDE İNCE İNCE DOĞRANDIK
Herkes bizim F.Bahçe ile oynadığımız Cüneyt Çakır’ın yönettiği derbiyi tekrar izlesin. G.Saray hakem tarafından ince ince doğrandı o maçta. Erman Hoca’nın da Ahmet Hoca’nın da değerlendirmelerine önem ve değer veriyorum. Onlar maçı tekrar izlesin, ikisi de benim aksime görüşteyse Cüneyt Çakır konusundaki iddiamı, sözümü geri alırım.
SARACOĞLU’NDA KÖTÜ ŞEYLER YAŞADIK
Şükrü Saracoğlu Stadı’nda bizimle sadece stat müdürü arkadaşımız ilgilendi. Orada asla iyi ağırlanmadık. Stada gelişimizden stattan çıkışımıza kadar çok kötü şeyler oldu. O kötü şeyleri tekrarlamak bile beni rahatsız edecek. Olmaması gereken şeyler yaşadık. Zaten sonrasında benim bu kadar sert eleştiri ve üslup takınmama neden olan da orada bize yapılan olaylardır.
Çünkü Aziz Bey olsun, Mahmut Uslu ve Murat Özaydınlı olsun benim çok yakın dostlarım, arkadaşlarım. Hiçbirinden bunu beklemiyordum. Sonra açıklamalarını duydum; benim tepkilerime karşılık “Biz politikacı mıyız ki gidip de VIP’te merbaha, hoşgeldin diyeceğiz” diye. Bu mantığı anlamıyorum, bu anlayışa katılmıyorum.
FENER’E DE ÇOK FAYDAM OLDU
Aziz beyle geçmişte karşılaştığımız vakitlerde sohbetlerimiz oldu. Bazı tavsiyelerde bulundum. Aramızda F.Bahçe’ye yarar sağlayacak böyle bazı görüşmeler oldu ama bunu benim gündeme getirmem şık olmaz. Aziz Bey söylemek isterse o söyler. Tabii ki bunlar manevi bir yardımdı. Daha önce Aziz Bey’e F.Bahçe ile ilgili bazı tavsiyelerimiz faydalarımız oldu. Bunun detayını anlatmak istemiyorum çünkü bu Aziz Bey’le ikimizin arasında bir konuşmaydı.
AZİZ BEY’İN AYRILMASI KAYIP
Aziz beyin ayrılması bence kayıptır. Esasında baktığınız vakit Aziz Bey’in F.Bahçe’ye çok ciddi katkıları olmuştur. F.Bahçe’yi nereden aldı, nereye götürdü, buna bakmak lâzım. Sportif başarı belki bu dönemde elde edilemedi ama bence çok güçlü bir F.Bahçe kulübü oluştu. Özellikle stat olayı, mâli imkanlarının yükselmesi küçümsenecek şeyler değil. Düşünün bir G.Saray 10 senedir bir stat yapmaya çalışıyor ama hâlâ başlayabilmiş değil.
Seyirci kalitesi arttı F.Bahçe’de. Stada giriyorsunuz, karşınızda 50 bin kişi ve hepsinin üstünde F.Bahçe forması. Bu muazzam bir olay. Kolay şeyler değil bunlar. Ben Aziz Bey’i başarılı buluyorum ve bence ayrılmasının F.Bahçe kulübünün şu kısa dönemde aleyhinde olacağını düşünüyorum.
AZİZ BEY BENCE PİŞMAN OLDU
On defa düşünüp bir kere karar vermek gerekir. Bence Aziz Bey şampiyonluğu kaybetmenin duygu yoğunluğundan kendini arıtmadan karar verdi. Bu kararın ardından pişmanlık duyduğunu düşünüyorum.
F.BAHÇE’DEN NEFRET ETTİRDİLER
Aziz beyin bırakması gündemi değiştirmek amacıyla yapılmıssa netice alınmış demektir. Evet, gündemi değiştirdi ama gerçekleri değiştiremedi. Çünkü G.Saray şampiyon oldu. Aziz Bey’in kalması halinde tavrını ve üslubunu değiştirmesi gerekir diye düşünüyorum. Çünkü F.Bahçe Türkiye’nin en büyük kulüplerinden biri, 100 yıllık kulüp ve Türk futboluna katkıları çok fazla, çok sevilen bir kulüp. Büyük bir taraftar kitlesi var. Bu kadar büyük bir kulüpten ne yazık ki F.Bahçeli olmayan herkes nefret ediyor. Hatta bazı F.Bahçelilerin de yönetimden ciddi şekilde nefretleri var. Hiç kimsenin insanları bu kadar büyük bir kulüpten nefret ettirmeye hakkı yok. Yıldırım görevde kalırsa, mevcut yönetim tavrını ve üslubunu değiştirip, felsefesini biraz daha sevgi ve hoşgörü üzerine kurması lâzım.
NEFRETİN SEBEBİ YILDIRIM YÖNETİMİ
F.Bahçeye duyulan bu nefretin sebebi Yıldırım yönetiminin tarz ve tutumudur. F.Bahçe gibi bir kulüpten neden bütün Türkiye nefret etsin? Böyle bir şey olabilir mi?
Kıskanılacak hale gelmiş bir kulüpten neden nefret edilsin? Bugün herkes F.Bahçe’ye ve Aziz Bey’in yaptıklarına imrenmeli diye düşünüyorum. Ama bunun yerine ortada bir nefret var onlara karşı. Bence kendilerine şu soruyu sormaları lâzım: “Son 8 senedir verdikleri mesajların, rakipleri hakkında açıkladıkları görüşlerin altını çizsinler ve bir baksınlar. O zaman milletin F.Bahçe’ye neden bu kadar kızgın ve nefret dolu olduğunu daha iyi anlarlar.
FENER’İN ŞAMPİYONLUK EĞLENCESİNDE SABAHLADIM
F.Bahçe’nin başkanı ve yönetiminden kimseden bir kutlama almadım. Ama Ben her zaman kutlarım. Size bir örnek vereyim. Ben yönetimde değildim ve iki sezon önce F.Bahçe şampiyon olmuştu. G.Saray şampiyon olamadığı için üzüldüm ve Şamdan’a gittim. İçeride en az bin tane Fenerbahçeli vardı ve çoğunu da tanıyorum. Hepsinin üzerinde Fenerbahçe forması vardı. Sabahın 6’sına kadar bin tane Fenerbahçeliyle şarkılar söyleyerek eğlendik. Hem kutladık, hem de kutlamayı birlikte yaşadık. Hiç de rahatsızlık duymadım açıkçası. Keyif de aldım.
BEN DE YANLIŞ YAPTIM
Şampiyonluktan sonra yaptığım bazı davranışlardan dolayı da kendimi eleştirdim. Tribünlere saat gösterme olayını o kadar abartmamalıydım. “20.45’te şampiyon olacağız” dedik ve olduk. Şampiyonluk kutlamasında bu saati bir-iki kere söyleyebilirdim ama bu kadar tekrarlamam yanlıştı. Bunun tek nedeni vardı o da F.Bahçe Stadı’nda gördüğümüz o muamele. Ondan dolayı ortam bu kadar sertleşti. Kimse inanmadı bize, nerdeyse herkes dalga geçti. Bırakın dışarıdakileri, kulübün içinde de bu konuda inanmayanlar çok oldu.
Vallahi F.Bahçe eğer şampiyon olsaydı bırakın saat göstermeyi, herhalde beni bombardımana tutarlardı. Ama hamama giren terler. Bu bir riskti. F.Bahçe’nin şampiyon olma ihtimali kağıt üzerinde bizden yüksekti. Ama benim o sözlerim bizim takımı motive etmek için olduğu kadar F.Bahçe takımını da strese sokmak ve Denizli’yi de motive etmek amacını taşıyordu. Üç takımın futbolcularıyla konuşun, bence o sözler amacına ulaştı.
20.45 ASLINDA BİR TESADÜF
Son maçtan önce basın toplantısı düzenliyorum, bu toplantı sırasında “Maçlar 20.45’te bitiyor ya biz de 20.45’te şampiyon olacağız, göreceksiniz” dedim. O basın toplantısından sonra baktık ki herkes 20.45’i manşet yapmış. “Tamam” dedim, “Simge bu.” 20.45 basın toplantısında o anda aklıma gelen bir söylemdi. Öncesinden tasarlanmış bir şey değildi. İyi bir tesadüf oldu aslında. Ve ardından Daum’un gazetelere yansıyan konuşmalarında rakibimizin bu tuzağa düştüğünü gördüm. Daum’un açıklamalarından korktuğunu anladım. Aslında son dakikada Appiah’ın topu biraz yandan gitse F.Bahçe şampiyon olacaktı. Yani Allah bize yardım etti.
CORDOBA’YA YANLIŞ YAPILDI
Beşiktaş maçında olan şey bir mucize. Ama o kadar çok speküle edildi, Cordoba’ya o kadar büyük terbiyesizlik ve haksızlık yapıldı ki… Düşünsenize, Cordoba’nın o degajı Sabri’nin arkasına düşse Sergen’in önüne gelecek ve bir tane G.Saraylı futbolcu yok orada. Degajı yaptı, Sabri’ye geldi, Sabri’den de Hakan’a. Hakan’ın yere indirmesi ve Hasan Kabze’nin vurup gol yapması dört-beş saniye falan sürdü. Biz beş saniyede bu operasyonu becerebiliyorsak Türkiye’de artık bizi kimse durduramaz. Millet buna inanıyor, benim aklım almıyor bunu. Olur mu böyle bir şey?
Cordoba’ya haksızlık yapıldı. Duyduğum kadarıyla Kolombiya elçisi de bu olaya çok alınmış ve ülkesine bir hakaret olarak algılamış bu olayı. Cordoba da ülkesinde bir kahraman gibi karşılanmış. Türk futboluna çok emek verdi, bence bu şekilde gitmemeliydi.
BEŞİKTAŞ GALİBİYETİNE SEVİNEMEDİK
Beşiktaş maçından sonra Yıldırım Demirören ve yönetimi o kadar üzüldü ki VIP’te kimsede çıt çıkmıyordu. Onların o kadar üzüldüğünü görünce biz de sevinemedik. Sanki biz de maçı kaybetmişiz gibi bir hava vardı üzerimizde.
F.BAHÇE, G.SARAY’IN ÇOK GERİSİNDE
F.Bahçe’nin G.Saray’ı geçtiği noktalar stat olayı ve mâli konular… Ama onun dışında ben de Ergun Bey’in bu ifadelerini kullandım F.Bahçe için. “F.Bahçe bu anlamda bizi çok geride bıraktı” diye. Ama geneline baktığınız vakit, sportif anlamda F.Bahçe, G.Saray’ın çok gerisinde. Ama şu stat ve mâli konuların dışında biz her anlamda F.Bahçe’nin önündeyiz diye düşünüyorum. Hem de çok… Taraftar sayısında da F.Bahçe’nin önündeyiz. Üç tane GSM operatörü var. Bu konuda çok basit ve çabuk şekilde kamuoyu yoklaması yapabilirler. Herkes tutuğu takımı mesajla belirler, olur biter. G.Saray yüzde 35 ise F.Bahçe yüzde 30’larda filan.
ÇOCUKLAR F.BAHÇELİ DOĞAR… O YÜZDEN HER ÇOCUK DOĞARKEN AĞLAR !
“Bütün çocuklar F.Bahçeli doğar sonra G.Saraylı olur.” Bu söz doğru olabilir çünkü bütün çocuklar hep ağlayarak doğuyor. G.Saraylı ve F.Bahçelilerin birbirlerine attıkları bu şaka bombardımanı var ya, bence Türk edebiyatında yer alacak kadar çok güzel şeyler var içinde. Hiç bitmesin, hep devam etsin istiyorum. Çünkü işin tadı tuzu bu.
YABANCI SERBEST OLABİLİR
Yabancı kontenjanı konusunda bir değişiklik yapılacaksa bir geçiş süresi koyup öyle yapmak lazım. Bir anda serbest bırakmayalım. Kademeli olarak yükseltelim. Serbest olmalı ama kademe kademe gitmeli. Önce tecrübe edilmeli, sonra yabancı sayısı serbest bırakılmalı.
F.BAHÇE BAYRAĞI DA BENİM İÇİNDE KUTSALDIR
Daha önce Ömer Çavuşoğlu’nun G.Saray bayrağına karşı yapmış olduğu davranış çok yanlıştı. O olayda sonra bazı G.Saray muhabiri arkadaşlar bana geldi, “Siz de F.Bahçe bayrağının ortasından kolunuzu, ayağınızı sokar mısınız?” gibi teklifler yaptı. Ben tam aksine, “Bu bayrak benim içinde kutsaldır. Yeri dolabımın üstüdür” dedim ve F.Bahçe bayrağını alıp yukarı kaldırdım.