Kaynaklar: www.wissenschaft-online.de, www.wams.de, Spiegel 12/2006
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 06, 2006 00:00
Bilim adamları Sibirya’da soyları tehdit altında bulunan hayvanlara ev sahipliği yapacak bir Pleistosen Parkı için harıl harıl çalışıyorlar. Amaç buz devrine özgü bir ekosistem yaratmak. Şimdilik 50 hektarlık bir alanda en büyük ve en ağır geyik türünden birkaç örnek ve yabani Yakutya atları koşuşturuyor.
Milyonlarca bizon bir zamanlar Fransa’dan, Bering boğazı üzerinden Kanada’ya ve Buz Denizi’nden Kuzey Çin’e kadar yayılmıştı. Dünya tarihinin birbiriyle ilişkili en büyük ekosistemi yüz bin yıllar boyu dünyaya hakimdi. Fakat son buz devrinin sonlarında sistem çöktü, hayvan ve bitki dünyası önemli bir değişim geçirdi.
Aşağı yukarı iki milyon yıl önce başlayan Pleistosen, yani buz devri, bundan 10.000 yıl kadar önce sona erdi. Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupa’nın büyük bir kısmı kalın buz tabakasıyla örtülüydü, muazzam buzullar güneye doğru kayarken, aynı zamanda kurak ve tozlu bir step, kalın bir şerit halinde Güney Avrupa’dan, o zamanlar henüz varolmayan Bering boğazı üzerinden Amerika kıtasına kadar uzanıyordu.
Geniş bir alana yayılmış olan otlaklar bizon, mamut, tüylü gergedan ve benzer hayvanların besin kaynağını oluşturuyordu. Mağara aslanı ve kurt ise bu otçul hayvanları avlayarak yaşıyordu.
Nemli iklime geçiş
Bilim adamları kısa bir süre öncesine kadar, buz devrinden sonra nemli bir iklime geçildiğini, ana bitki örtüsü olarak da tundraların gelişmesiyle kurak savanlar ve bunlarla birlikte otçullarla beslenen hayvanların soyu tükenmişti.
Buz devri hayvanlarının yok oluşuyla ilgili tez böyleydi, ancak yeni araştırmalar farklı bir tablo çiziyor. Buz Denizi’ndeki Wrangler adasında bundan 3000 yıl öncesine kadar mamutlar yaşıyordu.
Ve Misk öküzü, Yakutya atları ve bizonlar günümüze kadar sınırlı bölgelerde yaşamlarını sürdürmüşlerdi. O halde büyük sürülerin yok oluşu yeni iklim koşullarına bağlanamazdı.
Holosen döneminin başlangıcında hayvanların huzuru kaçtı, çünkü kısa bir süre sonra değerli bir besin kaynağının varlığını keşfeden çok becerikli bir avcı girmişti yaşam alanlarına: İnsan!
İnsan yok ediyor
Bu büyük hayvanların yok oluşundan insanın sorumlu olduğunu tahmin eden ilk bilim adamlarından biri, Amerikalı paleoekolog Paul Martin idi.
Martin "Twilight of the Mammuts" adlı kitabında, son 50.000 yıl içinde soyları tükenen hayvanlardan insanların sorumlu olduğunu öne sürüyor. İnsanoğlu Sibirya’yı keşfettiği zaman iklim de değişime uğramıştı.
Birçok bölgede daha sıcak ve nemli bir iklim hüküm sürmeye başlamış, çayırlıklar azalıp, boş kalan alanlarda çalılıklar ve likenler yayılınca önce mamutlar, tüylü gergedanlar ve mandalar, daha sonraları ise atlar, Yak ve Misk öküzleri, aslanlar ve testere dişli kaplanlar tükenmişti.
Buz devrinin mega faunasından günümüze geriye sadece Kuzeydoğu Sibirya’nın bataklıklaşan veya çalılıklı
bölgelerinde Rengeyiği ve çok iri boynuzlu bir geyik türü (Alces alces) kalmıştı.
Martin’in bu hızlı yok oluştan yola çıkarak formüle ettiği "Blitzkrieg" hipotezini kabul etmeyenler de var destekleyenler de.
Blitzkrieg hipoteziBu hipotezi kanıtlamak isteyen Rus Bilimler Akademisi müdürü Sergej Zimow, şimdi Sibirya’nın kalbi sayılan Yakutya’da buz devrine özgü ekosistemi yaratarak bir Pleistosen Parkı kurmak için kolları sıvadı.
Bugün artık Saha Cumhuriyeti olan bölgede mega faunanın son temsilcileri, soyları tükenen akrabalarının yaşam alanlarının iklim değişimi tarafından çalınmadığını gösterecekler.
Peki ama gerçekten var olan iklim değişiminde neler olmuştu ? Zimow, Holosen dönemindeki erimenin hayvan soylarının tükenmesindeki rolünü kabul etmiyor. Eğer bu tez doğru olsaydı, mamutlar Holosen döneminin başlangıcından 7000 yıl sonra bile okyanustaki Wrangell adasında yaşayamazdı.
Hatta kuzey Sibirya’daki mandalar, atlar ve Misk öküzleri de. Bu bölgede günümüzde hüküm süren iklim koşulları, Orta Avrupa’da buz devirlerinde hüküm süren ve tüm bu türleri barındıran iklim koşullarından farklı değil.
Öyleyse kuzeydeki hayvan cennetinin yok oluşundan iklim sorumlu olamazdı. Zimow’un görüşüne göre çöküş aşırı avlanma ve çayırlıkların canlanışı ise otçul hayvanlar sayesinde gerçekleşmişti.
Proje gerçekleşiyor
Yakutya’da da bugün hala Pleistosen döneminin iklim koşulları hüküm sürüyor ve bu iklim de Zimow’un şimdiden Kolima bölgesinde işlemeye başlayan projesi için çok uygun.
Kolima’nın ovalarında 160 kilometrekarelik alanda Rengeyikleri, yabanileştirilmiş atlar, Misk öküzleri, birkaç küçük hayvan, ayılar, kurtlar ve diğer etçiller dolaşıyor.
Bunlardan birçoğu hala avlanmakta, sayıları ve bitki örtüsü üzerindeki etkileri henüz yetersiz ama bu durum yavaş yavaş değişecek. Zimow yaz gelmeden 1600 hektarlık alanının etrafını çitlemiş olacak. Böylece burada 300 ila 400 etçil ve otçul hayvan yaşayabilecek. Zimow’un hedefi Kanada’da yaşayan ve soyları tehdit altında olan orman bizonlarını ithal etmek.
Mamutlar neredePleistosen Parkı en sonunda 75.000 hektarlık bir alana yayılacak. Günün birinde yabani atlar donmuş topraklarda (Permafrost) dört nala koştuklarında, kurtlar, ayılar ve çakallar da tay ve geyik avlayabilecekler. Daha sonraları ise parkta soyu tükenmiş olan mağara aslanının en yakın akrabası olan Sibirya kaplanlarının bile yaşanması bekleniyor.
Bu Pleistosen manzarasında böylece geriye tek bir eksik kalacak: Gerçek mamutlar. Ve bilim adamları mamutları yeniden yaşatma konusunda o kadar umutsuz değiller aslında. Genetik günümüzde yaşayan fillerin DNA malzemesinden, Pleistosen filleri yaşatacak duruma gelince belki torunlarımız Sibirya topraklarında mamut denilen hayvanın nasıl bir canlı olduğunu yakından görebilme şansına kavuşabilirler.