Güncelleme Tarihi:
14 Aralık 1999 günü Pendik'in tarihine özel bir gün olarak geçti. Yirmi, otuz yıl önce ‘‘lise sahası’’ olarak adlandırılan yere yapılan stadyumda Pendikspor Fenerbahçe'yi 2-1 yenip Federasyon Kupası'ndan elemekle kalmadı, ‘‘lise sahası’’nda bugüne kadar top koşturan bütün Pendikli gençlerin de boşuna ter dökmediğini kanıtladı.
Sahadaki Pendikspor yirmi, otuz yıl öncenin Pendikspor'undan çok farklıydı doğal olarak. Kırmızı ağırlıklı forması yerini beyaz ağırlıklı bir formaya bırakmış ve ‘‘Ülker’’ reklamı alınmıştı. Muhteşem sol ayak Nur, Erol, İlhan, Adem gibi takımın simgesi olmuş oyuncular da yoktu artık, Lale gibi oyunu kadar ‘‘varyete’’siyle de izlenmeye değer bir 2 numara da. Hakem de Pendik'in en faal simalarından göbekli Şinasi değildi. Maç çok ciddiydi, rakip Fenerbahçe'ydi ve anılar çoktan toprak sahaya gömülmüştü. Pendik Lisesi tarafındaki kalenin üzerinden giden toplar okulun bahçesine kaçmıyor, deniz tarafındaki kaleye çekilen şutlar denize gitmiyordu! Deniz doldurulmuş, lisenin bahçesi tel örgüyle kapatılmıştı.
Tribünler de eskisinden farklıydı. Pazar günleri sabahtan akşama kadar süren mahalli takımların ‘‘ateşli’’ taraftarlarının yerini gerçek Pendikspor taraftarı almıştı. Üstelik geçmişte bu maçlara teşrif etmeyen kadınlar da tribündeydi; doğma büyüme Pendikli Serpil Türel kırmızı-beyaz beresiyle, yedi yıldır Pendik'te oturan Fenerbahçeli Nimet Ekin sarı-lacivert şapkasıyla.
En zor durumda olanlarsa Pendikli Fenerbahçe taraftarlarıydı. Bir yanda doğup büyüdükleri semtin takımı, bir yanda Fenerbahçe. Ama tribünlerdeki görüntü, Pendikli Fenerbahçelilerin bu maçta Pendikspor'un yanında yer aldığını gösteriyordu.
Maça beklenenden az ilgi gösterilmesinin sebebiyse maçın hafta içinde oynanması kadar genellikle 1-2 milyon olan bilet fiyatlarının ‘‘dev maç’’ nedeniyle 5-10 milyona çıkarılmasıydı. Fenerbahçeli taraftarlar da takımlarının son haftalardaki kötü gidişinden dolayı karşılaşmaya ilgi göstermediler. Ama çevredeki inşaatlar insanla doluydu. Saha kenarındaki dört blok apartmandan sadece yedi evin hane halkı maçı balkondan ve camdan izledi. Lisenin camlarında da maç boyunca öğrenciler eksik olmadı.
Fenerbahçe stada saat 11.20'de panzer korumasında geldi. Pendiksporlular ise maçtan çok önce soyunma odasına girmiş ‘‘taktik’’ ve ‘‘moral’’ hazırlık yapıyordu.
Ciguli başkan Fener şampiyon
Pendikspor'un az sayıdaki taraftarı çok coşkuluydu. ‘‘Ciguli başkan Fenerbahçe şampiyon’’ tezahüratına Fenerbahçe tribününden karşı tezahürat yükselmeye başlayınca ‘‘muzip’’ Pendikliler bu kez de ‘‘Fatih Ürek başkan, Fenerbahçe şampiyon’’ diye bağırdılar.
Bu tezahüratlar mucizenin gerçekleştirildiği maçtan sonra yerini ‘‘Kırmızı beyaz, şampiyon Pendik’’ tezahüratına bıraktı. Karşılaşma sırasında 10 milyonluk biletle girilen protokol tribününde Fenerbahçeli yöneticilerle Pendikliler arasında çıkan kargaşa çoktan unutulmuş, büyük bir sevinç yaşanıyordu.
Maç boyunca Fenerbahçe'nin oyununu gülerek izleyen spor yazarlarıysa, oyundan sonra Pendiksporluların sevincine gülümsüyordu.
Fenerbahçeli oyuncuları getiren otobüs sessiz sedasız ‘‘evine dönerken’’ karşılaşma için getirtilen ambulansın sireni çalıyordu.