Güncelleme Tarihi:
BABASI amatör olarak futbol oynamış Trabzonspor’un yeni transferi Zokora’nın.. Henüz 12 yaşında Jean Marc Guillou’nun başında bulunduğu futbol akademisine girmiş.. Orada İngilizce, Fransızca, İspanyolca’nın yanında yaşam yolculuğuna hazırlık dersleri almış.. Belki de şartlar ne olursa olsun hem hayatta hem de sahada ayakta kalmasının en büyük sırrı bu Zokora’nın..
18 yaşında Afrika Şampiyonlar Ligi’ni kazanan ASEC takımıyla duyurmuş adını.. Ardından Fildişi Sahilleri U21 Takımı’yla Toulon Turnuvası’nı kazanmış.. Birçok Avrupa kulübü onun ve arkadaşlarının peşinden koşmaya başlamış.. 5 sezon Genk’te, 2 sezon St.Etienne’de oynadıktan sonra büyük kulüplerin transfer gözdesi olmuş.. 2006 Dünya Kupası’nda, “Maestro” lakabıyla oynadığı milli takımda gösterdiği performans sonrası Tottenham onun için tam 12.5 milyon Euro ödemiş..
Ramos’la şansı açıldı
Tottenham’da teknik direktör Jol’un 2007’de ayrılıp yerine Ramos’un gelişiyle birlikte etkinliği daha da artar. Lig Kupası şampiyonluğu ve lig beşinciliği kazanan kadronun en önemli isimlerinden biri yine Zokora’dır..
Tottenham formasıyla hiç gol atmamış olması bir ara sıkıntıya sokar onu. Bu şanssızlığını bozmak için Chelsea maçında kazanılan penaltıda topun başına geçer.. Aslında penaltı atışları yapılırken “bakmama” gibi bir uğuru varmış Didier’in.. Cech’in bir anlık hamlesi karşısında da atışı kaçırır.. Tottenham formasıyla tek golünü ise UEFA Kupası maçında seri penaltı atışlarında atar..
Seri ve basit oynuyor
Orta sahada adeta çelikten duvar görünümünde duran, tatlı-sert futboluyla dikkat çeken, seri ve basit oynayan bir oyuncu Zokora.. Oyunun yönünü aniden değiştirme özelliği var, saha içinde tam bir lider.. Babasını kaybetmesi derinden etkilemiş Zokora’yı.. Sevilla’daki son günleri pek de iyi geçmemiş.. Trabzonspor’u seçmesindeki en büyük neden, yeni bir sayfa yeni bir heyecan açmakmış hayatında.. Kızı Fatima ve eşi Nadia ile birlikte 4 yıl boyunca Karadeniz’in “Maestro”su olmak için atmış imzayı..
Sadri Şener (Trabzonspor Başkanı)
ZOKORA’yı seyretmedim. Ama bizim oyuncu takip eden isimlerimizden Ali Kemal Denizci üç-dört kez gidip izledi. Olumlu rapor verdi. Hocamızın da istediği bir oyuncu. Bazen 30’lu yaşlarda futbolcu almanın takım için yararı olabiliyor.
İlla bütün isimler genç olacak diye bir kural yok futbolda.
O sihirli gecede İstanbul’daydı!
Bursaspor’un yeni file bekçisi Scott Carson, Liverpool’un Milan karşısında kazandığı efsanevi Şampiyonlar Ligi finalinde yedek kulübesinde oturuyordu.
3-0 yeniklerdi.. Moralleri bozuktu ama başta kaptan Gerard olmak üzere umutlarını yitirmemişlerdi.. “İlk 10 dakikada bir gol atmalıyız” diyen teknik direktörleri Rafael Benitez’i dikkatle dinlediler.. Tekrar sahaya çıkarken İstanbul’daki dev stadın kapalı tribün ve kendilerine göre sol bölümdeki açık tribünün tamamı, “You’ll never walk alone” diye haykırıyordu.. Şampiyonlar Ligi tarihinin en unutulmaz finalinde 15 dakika içinde 3-3’ü bulup penaltılarla kupayı kazanan Liverpool’da kaleyi koruyan isim Dudek’ti. Onun yedeği ise İngilizler’in “Yeni Seaman” gözüyle baktıkları Scott Carson’dı.
Milner’ın izinden gitti
Sezon başında Bursaspor’dan ayrılan ve dünyanın en çok penaltı golü atan kalecilerinden biri olan Ivankov’un yerine transfer edildi Carson.. Leeds, Liverpool, S.Wednesday, Charlton, West Bromwich derken Türkiye’nin yolunu tuttu İngiliz file bekçisi.. Takım kaptanlığını yaptığı West Bromwich’in Premier Lig’de çok güçlü bir kadroya sahip olmaması nedeniyle kalesinde sıkıntlı anlar yaşadı. İngiltere Milli Takım formasını üç kez giyen Carson’ın Bursaspor’a transfer olmasının en büyük nedenlerinden biri de bir başka Ada’lı Milner olmuş..
Kardeşi de kaleci
Bursa’ya geldiği ilk gece çok güzel bir restauranta götürmüşler Scott’u.. Saat 23.00’e kadar son derece neşeli zaman geçirmiş.. Sonra birden kalkmak istediğini söylemiş.. “Yarın sabah idman var, erken yatmam gerek” diyerek etrafındakilerin takdirini toplamış.. Kardeşi Grant da kaleci.
YARIN: G.SARAY’IN SAVUNMADAKİ ASLANI UJFALUSİ