Pasalic: Türkiye'de rekabet üst düzeyde

6 sezon önce Ülkerspor forması giyerek Türkiye’deki ilk tecrübesini yaşayan ve bu sezon Türk Telekom’un başarısı için ter döken Drago Pasalic, TBF.org'dan Dilvin Yücebarlas'a özel bir röportaj verdi.

13.2 sayı, 5 ribaund ortalamalarıyla 7 maçı geride bırakarak Ankara temsilcisinin etkili isimleri arasında yer alan Hırvat oyuncu, takım olarak gerçek kapasitelerini henüz gösteremediklerini ve daha üst sıralarda yer almak için çok çalışmaları gerektiğini vurguluyor.

Basketbola nasıl ve ne zaman başladın?
13 yaşımdayken boyum yaşıtlarıma göre daha uzundu. Yaşadığım şehirde bir takımın basketbol antrenmanına gitmeye karar verdim. İlk antrenman beklediğimden iyi geçmişti ve ben basketbolu sevmiştim. O günden sonra da her gün antrenmanlara gitmeye başladım.

İspanya, Rusya, Yunanistan gibi ülkelerde forma giydin. Kariyerinde önemli bir yeri olduğunu düşündüğün takım hangisiydi?
Farklı ülkelerde oynayabilmek beraberinde ayrı tecrübeler edinmemi de sağladı. Benim için de çok güzel bir fırsattı. İspanya’da geçirdiğim 3 yıl benim için her açıdan gerçekten özeldi.

2005-2006 sezonunda Ülkerspor forması giymiştin. 6 sezon sonra tekrar Türkiye’desin. Bu süreçte Beko Basketbol Ligi’nde ne gibi farklılıklar gözlemledin?
Bence her ülkede ligin atmosferi ayrı, rengi ve heyecanı farklı. Ancak son yıllarda Beko Basketbol Ligi, Avrupa’nın en iyileri arasında yer alıyor. Mücadele üst seviyede. Takımlar yatırım yapıyor ve kendilerine hedefler koyuyor. Rekabetin düzeyi de çok yüksek. Ben de burada oynayabildiğim için büyük gurur duyuyorum.

Ligde 7 hafta geride kaldı. Takımının şu andaki durumunu nasıl değerlendiriyorsun?
İyi bir takım olduğumuzu düşünüyorum. Arkadaşlıktan ve takım içi beraberlikten de mutluyum. Şu ana kadar ligde iki galibiyet alabildik ama takım olarak gerçek kapasitemizle oynamıyoruz. Üst sıralara çıkmak için daha çok çalışmalıyız.

Türkiye hakkında neler düşüyorsun?
Türkiye çok güzel bir ülke, insanlar çok yardımsever ve çok cana yakın. Türk yemekleri harika. Özellikle iskender kebap, köfte ve böreklerinizi çok seviyorum. Ayrıca tatlılar; baklava, sütlaç ve kadayıfa bayılıyorum.

NBA’da oynasaydın hangi oyuncuyla birlikte hangi takımda oynamak isterdin?
Çok fazla NBA fanatiği değilim ama her zaman Chicago Bulls’a, Michael Jordan’dan dolayı bir hayranlığım vardır. Dirk Nowitzki gibi her yönüyle örnek olan bir oyuncu ile beraber oynamayı isterdim.

Unutamadığın bir maç var mı?
2007 yılında PAOK’da forma giyerken Red Star ile oynamak için Belgrad’a gitmiştik. Maçtan önce ısınıp, şu atarken bir anda tüm taraftarlar ellerinde sandalyelerle sahaya inip doğrudan üzerimize koşmuşlardı. Bizi koruması gereken polisler ise bizimle birlikle “koşun, koşun” diye bağırarak kaçıyorlardı. Bu gerçekten yaşadığım en ilginç olaydı. Maçı kazanmıştık ancak salondan 3 saat sonra çıkabilmiştik. Split takımındayken Eurocup’ta Maroussi ile oynadığımız maçı ise 3 uzatma sonunda kazanabilmiştik. Bu iki maçı unutmam mümkün değil.

Basketbol tarihinden seçerek “ilk 5” için bir liste yapmanı istesek…
Magic Johnson, Michael Jordan, Larry Bird, Dirk Nowitzki, Shaqile O'Neill hemen aklıma gelenler.

Kendini dinlendirmek için yaptığın bir hobin var mı?
Fırsat olduğunda doğada olmayı ve ailemle vakit geçirmeyi seviyorum. Balık tutmak ise beni çok dinlendiren, stresten uzaklaştıran bir hobi.

Drago Pasalic ve “En”leri…
En Beğendiği Antrenör: Zeljko Obradovic
En Beğendiği Oyuncu: Dirk Nowitzki
En Sevdiği Tatlı: Tiramisu
En Beğendiği Kitap: Andre Aggasi Biografisi
En Beğendiği Film: Legends Of The Fall
En Beğendiği TV Dizisi: Entourage
En Sevdiği Şehir: Madrid
Takımın En Çalışkan Oyuncusu: Dee Brown
Takımın En Eğlenceli Oyuncusu: Mustafa Baki Görür