Gökçe AYTULU
Oluşturulma Tarihi: Haziran 28, 2014 13:05
Futbolda Dünya Kupası’nın sahibi 8 Haziran’da belli oldu bile. Tek sorun dünya futbolunun patronu olduğunu iddia eden FIFA’nın bu turnuvayı tanımaması...
Çocukken mahallede top oynayanlar bilir. Mahalle futbolunda sıkı bir kast sistemi vardır. Bu sistemin tepesinde mahallenin afili delikanlıları bulunur. Onlar fuleli koşularla, şık çalımlarla toprak sahanın parlayan yıldızlarıdır. Takımın taktiğini, kimin hangi mevkide oynayacağını belirlerler.
Sistemin en altındaysa en zayıf halkayı oluşturan, bazı kendini bilmezlerin ‘kazma’, ‘balta’ gibi lakaplar taktığı çocuklar bulunur. Kalpleri her ne kadar futbol aşkıyla çarpsa da ayaklarındaki kabiliyet aynı doğrultuda olmadığı için bu talihsizler, bazen “Sen git kumda oyna” diyerek takımdan dışlanır, eksik biri olduğundaysa kaleye ya da defansın bir kenarına geçirilmek suretiyle kendilerini
avutmaları sağlanır.
Listeye önce ‘toplu’ çocuk yazılır
Sistemin kilit noktasındaysa bir kişi vardır: Futbol topu olan çocuk. Esasında bulundukları konum itibariyle mahallenin afili abilerinden de yüksek konumda sayılırlar. Çünkü yetenek o abilerde olsa da ortada top yoksa maç da yoktur. Topu olan çocuklar istediği kadar ‘kazma’ olsun, takımda kendilerine yer bulabilirler. Hatta biraz açıkgöz olanları takımda kimin oynayacağını bile belirler.
Modern futbolda da aynı durum geçerli. Bu günlerde Dünya Kupası’nda mahallenin afili abilerini izliyoruz. Messi’ler, Neymar’lar milyonları coşturuyor. Topun sahibi zaten belli: FIFA. Bir de mahallenin öteki çocukları var.
Onlar FIFA tarafından çeşitli sebeplerle sahada yer bulamayanlar. “Gidin kumda oynayın” denilenler. Yani FIFA’nın tanımadığı futbol takımları. Aralarında siyasi olarak tanınmayan KKTC de var, İspanya izin vermediği için bir türlü FIFA’ya giremeyen Cebelitarık da. Bakmışlar ki top sahibi çocuk, sürekli “Kazmalar” diyerek kendilerini aşağılamakta, çareyi kendi aralarında oynamakta bulmuşlar. 2006’dan beri FIFA Dünya Kupası’nın oynandığı her yıl, aynı zamanlarda kendi aralarında alternatif bir dünya kupası organize ediyorlar.
Kürdistan da var Zanzibar da
FIFA dışı organizasyonların bünyesinde olan 68 takım var. KKTC, Kosova, İtalya’nın kuzeyinde özerkliğini ilan eden zengin çocuklardan oluşan Padanya, devlet olarak tanınsa da FIFA’ya kendini kabul ettiremeyen Vatikan, Freddie Mercury’nin memleketi Zanzibar, Çeçenistan, Kürdistan (Irak Bölgesel Yönetimi), Budist rahipleriyle ünlü Tibet bu takımlardan bazıları. KTC, 2006’da Almanya’da düzenlenen FIFI Wild Cup’ı kazandı. 2012’de
Erbil’de düzenlenen VIVA World Cup’ta da final oynadı. Final maçı 15 bin seyircinin önünde oynandı. Kürdistan, KKTC’yi 2-1 yenerek kupayı kazandı. Kıbrıs Futbol Federasyonu’ndan konuştuğum bir yetkili, “Çok güzel maç oldu, hakem faktörü de vardı ama keyifliydi” diyor. KKTC’nin Erbil’de oynadığı maç sonrasında Türk Konsolosluğu’ndan kendilerine tebrik gelmiş, “Burada ilk kez 15 bin kişi önünde İstiklal Marşı okundu” demişler.
Son kupa İsveç’teydi
Haziran ayı başında mahallenin dışlanan çocuklarının Dünya Kupası, CONIFA’nın (Bağımsız Futbol Federasyonları Birliği) ev sahipliğinde bu kez İsveç’te düzenlendi. Turnuvada en çarpıcı skor Darfur’a hiç acımadan 20 gol atan Padanya’dan geldi. Güney Osetya da zavallı Darfur’a 19 gol atmayı başardı. Finali Fransa’nın güneyinde “Biz başka bir halkız” diyen Nice Bölgesi’yle, bırakın İngiltere’yi, kendilerini İrlanda’ya bile ait görmeyen Ellan Vannin Bölgesi oynadı. Nice’liler kupayı kaldırdı. KKTC bu turnuvaya katılmadı. Sebebiyse FIFA’ya başvuru yapmış olmaları. Yoksa FIFA üyesi olmayan takımlarla bir sorunları yok. “FIFA’ya başvurmuşken oradaki arkadaşlarla oynamak bizim için etik olmazdı” diyorlar. Demek ki top sahibi FIFA olsa bile, centilmenlik sadece mahallenin afili abilerine has bir özellik değil. Rakibine fazla gol atana pek de iyi gözle bakılmayan ‘Öteki Dünya Kupası’nın çocukları, onlar kadar tanınmasalar da Messi’yi, Neymar’ı aratmayacak kalitede. En azından centilmenlik liginde.
KKTC, Vahşi Dünya Kupası’nı kaldırdı
FIFA’nın tanımadığı ülkeler arasında bir başka Dünya Kupası da FIFI Wild Cup, yani Vahşi Kupa. İlki 2006’da düzenlenen turnuvaya Almanya’nın kült futbol takımı St. Pauli ev sahipliği yaptı. St. Pauli, her ne kadar FIFA’ya mensup bir takım olsa da Almanya’daki duruşuyla ayrı bir ‘cumhuriyet’ gibi. Ülkede faşizmi, milliyetçiliği ve sağ politikaları resmen yasak kabul eden tek takım olan St. Pauli böyle bir turnuvaya ev sahipliği
yapmak için adeta çırpınırcasına mücadele etti. Bu yolda ilk karşılaştığı engel Çin’den, Tibet’in turnuvaya katılmaması için aldığı mektuptu. Bu yetmezmiş gibi FIFA da Çin’in isteğine uyması için St. Pauli’yi uyardı. Ama kulüp kararında diretti ve Tibet takımını getirmeyi başardı. Almanlar, KKTC’li futbolculara vize vermeyince kulüp araya girerek, vize sorununu da çözdü.
Engelleri aş da gel
Turnuva bütün engellemelere karşı, St. Pauli dışında FIFA tarafından boynu bükülmüş beş takımın katılımıyla gerçekleşti: KKTC, Danimarka Futbol Federasyonu’nun boyunduruğundaki Grönland, Çin’in baskısı altındaki Tibet, Afrika’da BM’ye bağımsız olduğunu bir türlü kabul ettiremeyen Zanzibar ve FIFA üyeliği İspanya tarafından engellenen Cebelitarık.
‘7 tane atılır mı be...’
Maçlar sırasında alışılmadık Fair Play örnekleri sergilendi. Mesela St. Pauli taraftarı, takımlarının Tibet’i 7-0 yenmesine “Ayıptır, misafir takıma bu kadar da gol atılmaz” diyerek, bir sonraki maçta rakip takımı destekledi. Sahaya giren çıplak taraftarlar, bildiğimiz maçların aksine rahat bir şekilde dolaşıp sahadan çıktı. Final maçında Zanzibar’ı yenen KKTC Vahşi Kupa’nın sahibi oldu.