Oyun bitti

Güncelleme Tarihi:

Oyun bitti
Oluşturulma Tarihi: Eylül 18, 2001 00:00

OYUN bitiyordu, Beşiktaş seyircisi ayağa fırladı ve başladı bağırmaya... El salla büyük başkan el salla... Beşiktaş seyircisi ilk kez başkanını karşısına alıyor ve isyan bayrağı açıyordu... Oysa, o seyirci her hafta aynı tribünden başkanına alkışlar yağdırıyordu...Aynı seyirci daha sonra sahadaki Beşiktaş'a döndü, alaylı alkışlarla protestoya başladı. Hızını alamıyanların ‘YUH’ sesleri alkışları delip geçiyor ve öfkenin dozajını artırıyordu. Oysa, o seyirci iyi veya kötü günde hep aynı şarkıyı söylerdi...Beşiktaş, sen bizim her şeyimizsin...Her iki davranış biçimi de Beşiktaş'ta biten bir şeylerin, sesli duyurusuydu. Tükenen sabırların dışa taşmasıydı. Yani, her iki değer de, Beşiktaş'ın en etkili varlığından okkalı bir ‘İHTAR’ alıyordu. Ve bir gün sonra tüm medya bu yenilgi nedeni ile ilk kez DAUM'u karşısına alıp, eleştiri okları ile Alman hocayı kalbinden vuruyordu...Çoğunluk, Daum'un oyuncu değişikliği ve sistemine sert bir yorum getirerek yazılarını şu sözlerle noktalıyordu...Çılgın Daum!İŞTE GERÇEK Oysa, madalyonun diğer yüzünde başka şeyler gizliydi. Evet, beklenen ve özlenen Beşiktaş bu değildi. En azından daha farklı olabilirdi. Ancak, milyonların beklentilerine karşılık verecek bir Beşiktaş düşlemek de koca bir hataydı. İki kavram birbirine karışmıştı. Bir yanda abartılmış, umut dolu duygularla çizilmiş bir Beşiktaş portresi. Diğer tarafta Beşiktaş gerçeği. Yani, Beşiktaş'ın gerçek yüzü. Nasıldı, Beşiktaş'ın gerçek yüzü?Artık görülüyordu. Beşiktaş, zirveyi kovalayacak bir kadro zenginliği yaşamıyordu. Yabancıların özellikleri sınırlıydı. Şifo'nun halefi gösterilen BAYA, Mehmet'in bir ayağı bile değildi.STAVRUM, Pascal'ın gölgesi bile olamazdı.VEİT, Beşiktaş'ı kurtaracak savaşçıya hiç benzemiyordu.RONALDO, sıradan bir savunma oyuncusuydu. KJAER, reflekslerini yitirmiş, bir futbol emeklisiydi. Böyle yabancılarla donatılmış Beşiktaş, işe kafadan sakat başlıyordu. Ve bir de yerlilerin uyum süreci Beşiktaş'ı zorluyordu. TÜMER, kalite adamdı. Ama gerçek kişiliğini sadece Bursa maçında göstermiş, henüz süreklilik kazanmamıştı. İLHAN, kış ortasında görünen güneş gibiydi. Bir kendini gösteriyor, sonra kayboluyordu. AHMET, G.Saray'da belirli bir sistemin adamıydı. Beşiktaş'ta belirsizliğin içinde tekliyordu. İşte, tribünlerdeki seyirci, Beşiktaş gerçeğini İstanbulspor maçında görüyor ve isyan bayrağını açıyordu.Başkanına sitem ediyor, futbolcusunu kınıyordu. Ve şimdilik Daum'u pas geçiyordu. Çünkü Daum, bu fırtınada seyircinin barınacağı tek limandı. Onunla iplerini hemen kopartmak istemiyordu. Biliyordu ki, o ip de koptu mu, Beşiktaş bu fırtınada boğulacaktı. Ancak, şu da bir gerçekti... Özlemle beklediği Beşiktaş'ı kucaklaması bir başka sezona kalmıştı...BİR HATIRLATMAVe yazımı küçük bir hatırlatma ile noktalıyorum. Beşiktaş geçen sezon 5. haftada 13 puanla liderdi. 5 maç oynamış, 4 maçı kazanmış, birini de berabere bitirmişti. 11 gol atıp, 3 gol yemişti. Ve bu Beşiktaş'ın başında Nevio Scala vardı. Daha sonra görevine son verildi. Görevine neden mi son verildi?Kafasından rahatsızmış!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!