Güncelleme Tarihi:
Pereira, bu takımı iyi yönetemiyor. Fenerbahçe, bu gruptan çıkamıyorsa sorumlusu Portekizli hoca olacaktır. “Neden bir galibiyetin sonrasında bu cümleleri kuruyorsunuz” diye sorarsanız, çünkü Fenerbahçeli oyuncuların Pereira’ya güvenmediğini algılıyorum. Başta Van Persie olmak üzere, Nani, Fernandao,Ba, Volkan, Gökhan ve Caner gibi Fenerbahçeli futbolcuların Vitor Pereira’ya inandıkarını sanmıyorum.
F.Bahçe bu kadar coşkulu, arzulu ve çabuk oynamaya çalışırken de maalesef hocanın sahaya sürdüğü oyun kurgusunda bazı yanlışları var. Bunlardan bir tanesi Topal’ın çok geriden topu oyuna sokmak istemesi, bir diğeri Diego’nun da geriye çok gelerek top istemesi. Neticesinde ilerideki hücum zenginliğinin azalması... Baktığımızda Diego gibi çok arayış içerisinde olan bir oyuncu benim hatırladığım en son Ortega idi. Bu yanlış kurgu Diego’nun sahada verimsiz olmasının en önemli nedenlerinden bir tanesi.
Pereira tartışıyor, beyanat veriyor; "Benim Van Persie ile aramda hiçbir sorun yok!" Yahu kardeşim, Van Persie üst düzey bir oyuncu. Büyük paralara almışsın. Fernandao Türkiye'de gol kralı olmuş. 22 golün 6'sını penaltıdan atmış. Sen önce Van Persie'yi kullanırsın olmadı Fernandao'yu oyuna alırsın. Hani bir söz vardır; "Su akar yolunu bulur." Sen otomatik olarak doğruyu bulursun. Ama bunlarla mücadele etmeye kalkarsan sen de yara alırsın, kulüp de yara alır! En basiti dün geceki maç.
Avrupa Ligi'nde devam edebilmek için de önemli bir galibiyetti. Mehmet Topal, Caner ve Ba'yı çok beğendim. İlk yarısını tribünde, ikinci yarısını Acun Ilıcalı'yla izlerken Acun ilginç bir yorum yaptı, ben de ondan çaldım. Fernandao çıkıyor, Van Persie atıyor; Van Persie çıkıyor, Fernandao atıyor. Klişe olacak ama başlayan yoruyor, giren atıyor.
Markovic topla müthiş hızlı. Rakip, alanı daralttığında ise zorlanıyor. Bu durumda yapacağı tek şey var. Topsuz oyun. Boş koşularla ve defans arkasına atacağı deparlarla istediği kadar boş alan bulabilir. Performansını ikiye katlamak onun için işten bile değil. Topu hep ayağına değilde önüne istesin. Arkadaşları da bu isteğe karşılık verirse Markovic, Fenerbahçe’nin Marko Paşa’sı olur. Takımının her türlü sorununu çözer.
‘Hücum oynayacağız, hücum oynayacağız’ diye diye sezon başında bizi uyutan Pereira, altı savunma ile Kadıköy’de sahaya çıkıyor. Ve bu altı savunmaya da aman fazla ileri çıkmayın dediği için de devasa boşluklar oluyor savunma ile hücum arasında. Buna bir de takımın el freni Diego’yu dahil ederseniz, ortaya gerçekten topu koşturmayan, bu nedenle de çok erken yorulan bir takım çıkıyor.
Diego Ribas diye bir oyun kurucu var, kariyeri çok yüksek bir oyuncu. 2 senedir patlama yapacak diye bekliyoruz, biz patladık, o halâ patlayacak! Markajdan rahat kurtulamıyor. Nadir almış olduğu topları ya yanına ya da geriye oynuyor. Niçin bir ara topu yapmazsın? Ya da ceza sahası üzerinde bireysel yeteneğini kullanıp rakip eksiltmezsin?
Tüm oyun boyunca oyun disiplininden uzaklaşmayan, özellikle ikinci yarıda oyunu tamamen Ajax yarı sahasında oynayan F.Bahçe hak ettiği golü buldu ve galibiyeti elde etti. Molde’nin 7 puana ulaştığı bir haftada, Ajax’ı yenerek ve puanımızı 4’e çıkarak tekrar iddialı konuma geldik. Büyük özveriyle oynayan ve morallenen F.Bahçe, Avrupa Kupası’nda başarılı olacağı inancını bu maçın ardından ortaya koymuş oldu.