Güncelleme Tarihi:
Ankara'da barış mitingine yapılan bombalı saldırı sonrasında Türkiye, tarihinin en ağır travmalarından birinin içine girdi. Hayatını kaybeden 97 kişi, yüzlerce yaralı ve yürekleri dağlayan onlarca insan hikayesi...
Katliamın 9 yaşındaki en küçük kurbanı Veysel Atılgan'dan 70 yaşındaki Meryem Mutlu'ya kadar her bir hikaye yürekleri parçaladı, boğazları düğümledi.
Ölenler için 3 günlük yas ilan edilirken gündelik yaşamın keskin yüzü bir şekilde akmaya devam etti. A mİlli Futbol Takımı spor tarihinin en kritik maçlarından biri için Konya'da İzlanda karşısına çıktı. Olmazlar oldu, sürprizler birbiri ardına geldi ve Türkiye, 2016 yazında Fransa'da gerçekleştirilecek Avrupa Şampiyonası'na katılma hakkını kazandı. Ancak bu karşılaşma öncesinde yaşanan bir olay adeta şok etkisi yarattı.
Karşılaşma öncesi katliam kurbanları için Konya'daki stadyumda gerçekleştirilen 1 dakikalık saygı duruşu ıslıklar, yuhalamalar ve tekbir sesleriyle bölündü. Peki ama 97 vatandaşın katledildiği bir terör saldırısı sonrası bu 'tepkinin' anlamı ne? Yoksa Türkiye yıllardır dillendirilen 'toplumsal ayrışmayı, kutuplaşmayı' tahmin edilenden de mi derinde yaşıyor?
Ege Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde görev yapan ve spor sosyolojisi konusunda kitapları ve yayınlanmış çalışmaları bulunan Doç.Dr. Ahmet Talimciler'e göre 'Konya'da birbirimize saygı konusunda çok kötü bir sınav verdik.'
Talimciler yaşanan olayın 'buzdağının görünen kısmı olduğunu' da düşünüyor. "Yaşananları 'tribüne takılan bir avuç lümpenin yaptığı basit bir olay' olarak göremeyiz. Futbol tribünlerindeki insanlar sokakta, mahallemizde, iş yerinde karşılaştığımız, gündelik yaşamdan insanlar. Bu da bize Türkiye'nin toplumsal olarak ne kadar çok ayrıştığını ve bu ayrışmanın devam edeceğini gösteriyor. Biz şu anda buzdağının üstünü görüyoruz."
"Konya'da yaşanan yuhalamalar ve ıslıklardan 'kötü günde de birlikteyiz' düşüncesinin gerçek olmadığını gördüm" diyen Doç.Dr. Ahmet Talimciler, sözlerini şöyle sürdürüyor, "Eğer kötü günde de birlikteyiz düşüncesi gerçek anlamda olsaydı, insanlar ölülerin milleyetine, dinsel inanışına ya da ideolojisine göre yuhalamazlar, ıslıklamazlardı."
Hürriyet Gazetesi'nden Uğur Vardan'a göre ise gelinen noktada 'kardeşlik' olgusu 'neredeyse koca bir yalan' oldu. Toplumsal iklimde nefretin tek ifade biçimi olup çıktığının altını çizen Vardan, aslında ayrışma kültürünün futbol dünyansının bildik reflekslerinden olduğunu söylüyor.