Orta parmak ayıp peki testere işareti ne?

Güncelleme Tarihi:

Orta parmak ayıp peki testere işareti ne
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 2004 21:33

Berlin Teknik Üniversitesi’nde Ronald Posner, çalışma arkadaşı Massimo Serenari ‘Gündelik Yaşam İşaretleri Sözlüğü’ne girecek 200 işareti tartışıyor. Bunların arasında ‘deli işareti’, ‘başparmak yukarı’, ‘başparmak aşağı’, ‘zafer işaret’ hatta futbol fanatikleri arasında sıkça kullanılan ‘geçirme işareti’ bile var.

İşaretlerin dili sözlüğü projesinin başlangıcı 1994 yılına kadar iniyor. Robot ve Mikro Sensor Bölümü uzmanları o tarihlerde robotu çalıştıracak sensorlu bir eldiveni işaret dilini tanıyacak şekilde geliştirmek istiyorlardı. Robotun, komutları hatasız olarak algılayabilmesi için semiyoloji (göstergebilim) uzmanlarına kullanılmakta olan işaretlerin anlamlarını araştırmaları önerildi. ‘Bu çalışma çok hoşumuza gitti ve sembolik işaretleri içeren bir sözlük hazırlamaya karar verdik’ diye anlatıyor Posner.

Bu işaretler mesaj iletmek için bilinçli ve hedeflere uygun olarak kullanılanlardan ibaret. Yani konuşurken bilinçsiz olarak yapılan işaretler araştırmaya dahil değil. Sözlüğün önümüzdeki yıl tamamlanması beklenmekte.

Kültüre bağlı olarak gelişen işaretlerin bölgeden bölgeye farklı anlamlar kazandığına dikkat çeken Serenari bir de örnek veriyor: HSV Hamburg oyuncusu Roy Pr„ger, Trabzonspor’a gol attıktan sonra sevinç içinde Almanlara özgü ‘testere’ işareti yapınca karşılaşma neredeyse iptal edilecekti.

Trabzonlu futbolcular

Trabzonsporlu futbolcular, kolun öne ve arkaya doğru hareket ettirilmesine dayanan bu işarete fena halde sinirlenmişlerdi.

Berlin Teknik Üniversitesi’ndeki araştırma da aslında işaretlerin farklı anlam taşıyabileceklerini gösteriyor. Berlin’de hangi işaretlerin yaygın olduğunu öğrenmek isteyen iki semiyoloji uzmanı ‘bulabilecekleri en iyi amatör oyuncularla’ çalışmışlar: Doğu Almanya bölgesinden bir itfaiyeci ve batı Almanya bölgesinden bir kadın papaz.

Araştırmacılar itfaiyeci ve papazdan Berlinliler tarafından kullanılan işaretleri kamera önünde tekrarlamalarını istemişler ve film daha sonra yaklaşık 2000 Berlinliye gösterilmiş. Denekler hangi işaretleri bildiklerini, ne anlama geldiklerini ve ne zaman kullanıldıklarını not etmişler ve sonuçta deneklerin üçte biri işaretlerdeki mesajları anlamakta zorluk çekmişler.

Bu durumun karmaşık anlam yapısıyla ilgili olduğuna değinen Serenari, çocukların bile ancak 15-16 yaşlarından itibaren işaretlerin anlamlarını çözmeye başardıklarını hatırlatıyor. Sekizinci sınıf öğrencileri örneğin bir sineğin uçuşunu sembolize eden işareti ‘kişiye kibarlık kazandırmak’ için yapılan bir işaret olarak yorumlamış.

‘Ay elim!’

Gündelik yaşamda kullanıla gelen işaretler aslında fiziksel amacı bulunan hareketlerden gelişmiştir. Kızgın bir sobaya değdiğimizde elimizi geri çekip sallarken yüzümüz buruşur ve yanan elimizin üzerine üfleriz.

İşaret dilinin sıfır safhası olarak adlandırılan bu hareket, iletişim amaçlı kullanılmasa da ellimizi sallayarak karşımızdaki kişiye elimizin yandığını gösterebilir ya da sobanın kızgınlığı konusunda uyarabiliriz. Bu şekilde işaret, oluşum halinden uzaklaşır ve soyutlanarak belli bir anlam kazanır.

Sıcak bir yemek yediğimiz zaman da (canımız yanmamasına rağmen) elimizi ağzımızın önüne götürerek sallarız. Bu işaret ‘çok sıcak’ anlamında genel bir ifade kazandığında mecaz olarak kullanılabilir.

Mesela Billy Wilder’ın ‘Bazıları Sıcak Sever’ adlı filmde Jack Lemmon ve Tony Curtis, Şeker Kane’i (Marilyn Monroe) gördükleri zaman yaptıkları gibi. Burada ‘sıcak’ veya ‘yakıcı’ farklı anlamlara da gelebilir tabii.

Teknolojinin etkisi

Berlinli bilim adamlarının amacı da bu yüzden ‘Gündelik Yaşam İşaretleri’ sözlüğünde her işaretin tüm anlamlarını belirtmek. Thomas Noll, bu konuda kesin verilere ulaşabilmek için dilsizlerin kullandıkları işaret dilinden yararlanıyor. İşaretlerin olası anlamlarıyla birlikte bunlarla ilgili ünlemler de dikkate alınmakta.

Sözlük, karikatür ve çizgi roman kahramanlarıyla zenginleştiriliyorsa da bunların çok sayıda anlam taşıyan işaretler kullandıkları da bir gerçektir. Küçük bir parmak işaretinin bile binden fazla anlamı olabilir diyor uzmanlar.

İşaretler genelde alet kullanımıyla ilişkili olduğu için ister istemez teknolojik gelişmelerden etkileniyorlar. Telefon etmeyi sembolik işaretlerle anlatmak isteyen yaşlılar hayali bir çevirme tablasından numara çevirir gibi yaparken, gençler kulaklarında hayali bir cep telefonu tutmayı tercih ederler.

Peki bilgisayar teknolojisi gündelik yaşamda kullanılan işaretleri ne derecede etkileyebilir?

Günümüz aletlerin çoğu tuşlarla işlemekte ve bu hareketi işaret dilinde kullanmak pek akılcı olmasa gerek. Tuşlama işareti örneğin otomobilde, Sinyal lambalarını aç! Radyoyu kapa! Pencereyi aç! gibi anlamlar taşıyabilir.

Alt sınıfı mı ait?

Öte yandan politik bir sistemin çöküşü de ortak işaretleri öldürebilir. Serenari, sadece Doğu Almanya’ya özgü olan çok az sayıda işarete rastlamış mesela.

Sözlükte bu yüzden işaretlerin teknik ve kültürel geçmişi hakkında da bilgi verilecek.

Bir de işaretlerin kötü bir iletişim aracı olduğu ve daha çok ‘alt sınıf’ tarafından kullanıldığı kanısı yaygındır. Eğitimli insan bedenini kontrol altına almasını bilir ve bu nedenle de işaret dilindeki mesajlarla pek ilgilenmez.

Oysa işaret dilini öğrenmek son derece heyecan verici. Özellikle de A18 başlığı altında ele alınanlara bakacak olursak.

Orta parmakla gösterilen penis işareti antik çağlardan beri ayıp parmak (digitus impudicus) olarak açıklanır Reinhard Krüger sözlüğünde. Bugün artık profesör olan Krüger, işaret etimolojisi araştırma projesinde çalışıyor. Orta parmak eskiden doktorun hastaya merhem sürdüğü (digitus medicinalis) parmak idi. Fakat antik çağların sonlarından itibaren doktorlar bu işi yüzük parmağıyla yapmaya başladılar. Krüger bunun tedavi edici parmağın, edebe aykırı anlamdan kurtarılmasına dayanan ahlaki baskıya bağlıyor.

Ayıp parmak

Ayıp parmak o tarihten sonra bin yılı aşkın bir süre sonra ağza alınmadı. 16.yy’da Rabelais’ın Pantagruel adlı eserinde yeniden ortaya çıkmış olsa da bunu takip eden yüzyıllarda tüm yabancı sözlüklerden silinmiştir. Fakat ne ilginçtir ki bu işaret buna rağmen 70’li yıllarda yeniden keşfedilerek ününü günümüze kadar da koruyabildi.

Ama geçmişte impudicus (ayıp) sayılan günümüzde de geçerliliğini sürdürmekte. İtfaiyeci orta parmağını kasık bölgesinde ileri geri hareket ettirdiğinde deneklerin birçoğu ‘ayıp, ayıp’ diye gülüşürken bazıları da ‘terbiyesizlik’ diye bağırarak tepki göstermiş. Diğer bir grup ise filmde sadece erkek oyuncunun görünmesini ‘bunu bir kadın yapamazdı’ şeklinde yorumlamışlar.

Kadın papaz, gerçekten de bu mastürbasyon işaretini yapmaktan çekinmiş. Ve ne ilginçtir ki deneklerin üçte biri çift anlamlı olan bu işareti bilmediklerini belirtmişler fakat, Serenari buna pek şaşırmadığını ve ayıp konuların genelde ‘bilmiyorum’ şeklinde yanıtlanmasının tipik bir davranış olduğunu söylüyor.

İşaretler genelde yakışıksız bulunur, kişi bunları kullanmaktan kaçınabilir, ama tamamen uzaklaşmak neredeyse imkansızdır. Duygulara bağlı olarak kendiliğinden ortaya çıktıkları için mi acaba? Serenari ve Posner buna evet derken, bazı açıklamalar getirdiler:

İşaret ve dil

Bilgilerin genelde sadece sesli sözcüklerle iletilebildiği kanısı yaygındır; ama işaretler aynı zamanda konuşulanlara bir sınır koyarak sözle söylenmeyeceklerin yerini alırlar. Konuştuğumuz zaman bedenimizi hareket ettiririz. Telefonla konuşanlara dikkat edin mesela. Karşılarında hiç kimse olmamasına rağmen işaretlerle de konuşurlar. Bu nedenle işaretlerin eylemsiz olduğu söylenemez, çünkü dili vurguluyorlar.

Ayrıca sözcükleri akıcı kılan bağımsız bir iletişim kanalını da açtıkları söylenebilir. Doktorlar tarafından kullanılan işaretlerin araştırılmasına dayanan diğer bir semiyoloji projesi ağır bir hastalığın sözlü tanısı ve bu tanıyla ilgili beden dili arasında uyuşmazlıkların olduğunu göstermiş.

Doktor ‘Durum o kadar da kötü değil’ dediğinde doktor yalan mı söylüyor yoksa tedavinin mümkün olduğunu mi ima etmeye çalışıyor? İşaret araştırmasında Posner’in ilgisini çeken de bu konular zaten. Die Zeit / Bilim’de yayımlanan (13/2004) araştırmaya göre, analizler, sözcükleri aşan anlamlar için bir bakış açısı sunuyor. Şifre çözüldüğü takdirde dizelerin arasındakiler daha iyi anlaşılabilir.

Aynı şekilde beden dilini kullananlar da ek olanaklara sahip olurlar: İşaretlerle anlaşmalar yapılabilir, güç kazanılabilir veya bir ‘çıkış kapısı’ yaratılabilir. ‘Belki biraz abartıyor olabilirim’ diyen Posner, kendine güvenenlerin beden dilinden yararlandıklarını düşünüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!