Onlar 'dostluğu' seçtiler

Güncelleme Tarihi:

Onlar dostluğu seçtiler
Oluşturulma Tarihi: Şubat 08, 2011 11:43

Türk ve Ermeniler'den oluşan bir grup genç basketbol öğrencisi, önce Türkiye, ardından ABD'de düzenlenen eğitim programında, önyargılar veya düşmanlıklar yerine, dostluğu seçip, birlikte basketbol oynamanın, aynı odayı paylaşıp, birlikte eğlenmenin tadını çıkardılar.

World Learning adında Amerikalı sivil toplum örgütünün, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın desteğiyle düzenlediği proje kapsamında, 12'şer Türk ve Ermeni lise öğrencisi, önce Türkiye, ardından da ABD'de basketbol eğitimi aldı.
Eddie Jordan, Gheorghe Muresan gibi dünyaca ünlü antrenörlerden ders alan, NBA maçlarını canlı izleme fırsatı bulan öğrenciler, sadece basketbol kariyerleri açısından "rüya" gibi bir eğitimi almakla kalmayıp, kendi ülke ve halkları arasındaki buzların kırılması için de küçük ama önemli bir adım attılar.

İki ülke ilişkileri nedeniyle, başta birbirlerinden çekinen öğrenciler, daha sonra aynı odayı paylaşıp, birlikte gezerek, birlikte basketbol oynayıp, maç izleyerek ve iki kültür arasındaki benzerlikleri keşfederek, aslında “düşman değil dost olmaları gerekliliğini” öğrendiler.

“DÜŞMAN OLDUĞUMUZU SANIYORDUK, DOST OLDUK”

Gezi boyunca birbirlerinden hiç ayrılmayan öğrenciler, NBA maçını izlemeye geldikleri Verizon Center'da AA muhabirinin sorularını yanıtladılar.

Ermeni grubun antrenörü Anna Tadevosyan, program için bir yıldır hazırlandıklarını belirterek, ilk başta, Türkiye-Ermenistan'dan öğrencileri biraraya getirdiklerinde dostluklar kurulması, diyalog oluşturulması gibi noktalarda birçok zorluk yaşayacaklarını düşündüğünü söyledi.

Programın ilk ayağı için Türkiye'ye gittiklerinde, çocukların ilk iki gün birbirleriyle çok fazla diyaloğa girmediğini belirten Tadevosyan, bunda iki ülke arasındaki siyasi gerilimler, önyargılar ve öğrencilerin “birbirlerini düşman sanmalarının” etkili olduğunu dile getirdi. “Fakat iki gün sonra birbirlerini tanıdıkça birçok ortak nokta buldular” diyen Tadevosyan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Önceki tüm düşünceler yok oldu. Birlikte antrenman yapmaya başladılar, takım ruhu oluşturup birlikte oynadılar, beraber yemek yiyerek, Dünya Basketbol Şampiyonası maçlarını birlikte izlediler ve birbirlerini çok sevdiler. Türkiye programı benim için çok heyecan verici bir dönemdi.”

“BİRBİRİMİZE ÇOK BENZİYORUZ”

İki ülkenin kültürü, müziği, enstrüman ve dansları arasında birçok benzerlik olduğunu ifade eden Tadevosyan, şunları kaydetti:
“Mesela, kültürlerarası gece düzenlediğimizde, Ermenistan'dan biz bir şeyler getirdik, Türk öğrenciler de bir şeyler getirdi. Bir baktık bazı yiyecekler aynı. Anladık ki birbirimize çok benziyoruz, hatta aynıyız. Benzer şeylerden hoşlanıyoruz, sadece dillerimiz farklı. Bundan dolayı, düşman olamayacağımızı, dost olmamız gerektiğini anladık.
Ben çocukken, herkes bana Türkiye'nin düşmanımız olduğunu söylüyordu ama Türkiye'ye geldiğimizde düşman olmadığımızı, birbirimizi sevdiğimizi, sadece dost olduğumuzu anladık. Ermeniler olarak, tarihi asla unutamayız, hep hatırlarız ama ileriye bakmalıyız ve Türkler'le dostluk kurmak için elimizden geleni yapmalıyız.”

“POLİTİKACILAR, BİZİ İZLEYİN...”

Grup içerisinde hiçbir şekilde siyasi tartışmanın yaşanmadığını, bu tür etkinliklerin iki ülke dostluğuna önemli katkı yaptığını belirten Tadevosyan, programın ABD ayağında da ekibin uyumunun ve dostluğunun devam ettiğini dile getirdi.

Tadevosyan, sporun Türkiye ile Ermenistan arasında diyaloğun başlatılmasının en iyi yolu olduğunu ifade ederek, “Spor, politikacılara her şeyi beraber yapabileceğimizi, düşman değil, dost olduğumuzu göstermek açısından çok iyi bir köprü vazifesi görüyor. Bu işe yetişkinlerle değil, çocuklarla başlamalıyız. Politikacılara şunu söylemek istiyorum; Bizi izleyin ve göreceksiniz ki, takım ruhu oluşturabiliyoruz, beraberce oynayabiliyoruz, takım içinde çekişmelerimiz yok, dostluklar kuruyoruz ve bunu yapabiliriz, bunu istiyoruz ve barışçıl bir dünyada yaşamalıyız” ifadesini kullandı.

“İKİ TARAF DA KÜLTÜREL HEDİYE OLARAK BİRBİRİNE PASTIRMA GETİRMİŞ”

Ekibin Türk antrenörü Fırat Özdalyan da grup olarak tanışmalarından önce, ekibindeki hiçbir Türk öğrencinin, Ermeni öğrencilere karşı önyargısının bulunmadığını, ama karşı tarafın tepki gösterebileceğini düşündüklerini söyledi.

“Türkiye'deki Ören kampında kesinlikle öyle bir durum sözkonusu olmadı, hepsi bize sıcakkanlı davrandı” diyen Özdalyan, “Önce, dil nedeniyle biraz konuşma problemi yaşandı. Fakat saha içi antrenmanlara geçince, ilk bir iki günden sonra, basketbolun da yardımıyla, o sorunu da aştılar ve kısa bir sürede gerçekten sıcak bir ortam oluştu” dedi.

Özdalyan, bu tür spor etkinliklerinin iki ülke arasındaki siyasi problemlerin aşılmasına yardımcı olacağına inandığını ifade ederek, Türkiye'deki kampta düzenlenen kültür gecesinde iki tarafın benzerliklerini daha iyi gördüklerini anlattı. Özdalyan, “Biz, efe kıyafeti, folklor kıyafeti, pastırma, kuruyemiş getirdik. Ermeni arkadaşlar da bize kuruyemiş, pastırma getirmiş. Hatta espri konusu oldu, 'Bunlar Türk malı, siz bizim bakkaldan mı aldınız?' diye espriler yaptık” diye konuştu.

Özdalyan, programın da kariyerleri açısından kendisi ve öğrencilere önemli katkılar sağladığını söyledi.

Programın Washington bölümü organizatörü Nida Ahmet de bu programın, iki ülke arasındaki tarihi noktalar dolayısıyla Türkiye ile Ermenistan'daki öğrencileri kapsamasını amaçladıklarını söyledi. Programın iki ülke arasında dostlukların kurulması için iyi bir fırsat sunduğunu ifade eden Ahmet, programa katılan Türk ve Ermeni öğrencilerin çok iyi kaynaşıp, anlaştığını gözlemlediğini kaydetti.

“ARKADAŞLARIMIN TÜRKLER'E BAKIŞI DEĞİŞTİ”

Öğrencilerden Margarita Eghiazaryan da programa katılmaktan çok mutlu olduğunu belirterek, “Tarihi her zaman hatırlayacağım ama bu program sayesinde birbirimizle tanışma, iletişim kurma, ülkelerimizi temsil etme fırsatı bulduk, çok iyi deneyim oldu” dedi.

Ermeni öğrencilerden Amshak Minasyan da, “Ortamımız, iki ülke arasında sorun varmış gibi değildi” yorumunda bulundu. Minasyan, “Birbirimize çok iyi davrandık, dostluk kuruldu, birbirimize yardım ettik” dedi. Minasyan, Türkiye'yi sevdiğini belirterek, yaşadığı deneyimleri şöyle anlattı:
“Türkiye'ye ilk gidişimden önce, Ermenistan'daki insanlar Türkiye'yi sevmediğinden, Türkiye'dekilerin de öyle olduğunu düşünüyordum. Ben ilk olarak gideceğimi söylediğimde, arkadaşım 'niye gidiyorsun?' diye sordu. Fakat Türkiye'ye gidince, Türkler'in, bizleri görmekten mutlu olduklarını gördüm. Hiç düşmanca bir tavır hissetmedim. Şimdi Türkler'le daha çok iletişim kuruyorum, dostluğumuzun başarılı olduğunu düşünüyorum.
Dönünce arkadaşlarıma Türkler'in benimle nasıl tanıştığını, nasıl dostluklar kurduğumuzu anlattığımda, bazılarının Türkler'e karşı bakış açıları değişti ama bu 12 kişilik grup tüm ülke halkının bakış açısını değiştiremez. Çünkü bu büyük bir siyasi sorun.”

Ermeni öğrencilerden Marutyunyan Albert da, “Çok iyi dost olduk ve bu program tabii ki bitecek ama bu dostluğumuz devam edecek” dedi. Türkiye'ye gitmeden önce Türkler'in kendilerine kaba davranacağını düşündüğünü belirten Albert, “Ama öyle olmadı. Türk halkı bizi gördüğünde, Ermeni olduğumuzu anladığında, dedelerimizin ninelerimizin isimlerini söylediler. Bundan çok mutlu olduk” diye konuştu.

“AİLEM ÖNCE KARŞI ÇIKTI AMA İYİ Kİ DE KATILMIŞIM”

Öğrencilerden Begüm Bilişen de, “Aramızdaki siyasi sorunlar nedeniyle, Ermeniler olduğu için, ailem başta biraz karşı çıktı. Fakat ben, 'sonuçta bunlar bizim yaşıtlarımız, ne zarar gelebilir ki' diye düşündüm, iyi ki de öyle düşünmüşüm” dedi.

İlk karşılaştıklarında aralarında biraz soğukluk olduğunu anlatan Bilişen, “Fakat alıştıktan sonra Ermeniler'den çok yakın arkadaşlarım oldu, hatta Türkler'den daha iyi anlaştıklarım oldu. Çok güzel deneyim oldu bu benim için. Önyargılarımı aştım, iyi ki de gelmişim, onlarla arkadaşlık kurmuşum” diye konuştu.

Bilişen, günlük davranışlarda birçok ortak nokta bulduklarını, bu nedenle birbirlerine karşı yabancılık hissetmediklerini dile getirerek, örneğin yemek ve temizlik anlayışlarının benzediğini söyledi.

Türk öğrenci Berkay Bekmen, programa Ermeni öğrencilerin de katılacağını öğrenince şaşırdıklarını ama tanıştıktan sonra birbirleriyle kaynaştıklarını söyledi.

“Basketbol kaynaşmamız için bahane oldu” diyen Bekmen, programın da kendisine kariyer planı açısından çok şeyler kattığını, basketbola ABD'de devam etmek istediğini kaydetti. Bekmen, “Çok istediğim bir yer burası. Ortamı beklediğimden iyi buldum. Yetenek doğuştan değil, çalışmakla geliyormuş, onu gördüm. Bizim için artı değer oldu bu program” dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!