Ona takıl buna takıl

Güncelleme Tarihi:

Ona takıl buna takıl
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 09, 2009 09:16

'İnsanlık yeni dönemdeki sancılı süreçte ulusdışı bir kültüre, din dışı inançlara, aile dışı toplumsal birlikteliklere ve devletdışı örgütlenmelere evriliyor.'

İbrahim Altınsay (Radikal’deki yazısından)

Haberin Devamı

Fikstür de çekildi ya artık menzile girdik demektir. Futbol geri dönüyor, müjdeler olsun. Artık nasıl başımıza vurduysa futbolsuzluk, geçen gece Åžampiyonlar Ligi öneleme turunda San Marino ile Andorra ÅŸampiyonları arasındaki karşılaÅŸmayı seyredecek seviyelere ulaÅŸtı. O yüzden gelsin artık, bu ayrılık bu sıcaklarda çekilmiyor. Â

Edip Uras yazıyor

Geçen sezonların aksine Fenerbahçe bu yıl ‘dengeli’ bir fikstür çekmiş gözüküyor. Sezonun yarısında evindeki tüm derbileri tüketmek yok bu yıl, yavaş yavaş. Sezonun en son maçında Kadıköy’deki Trabzonspor eşleşmesi tuzu biberi fikstürün.  

Haberin Devamı

Yaz rehaveti üzerimizden kalkmadan ve futbol konuşmaya başlamadan henüz, takılmadan edilemeyen noktaları kaldı bu yaz tatili ve transfer sezonunun, onlarla başetmek futbolla ilgilenmekten daha zor. Konuşalım da açılalım, işte bunlardan ilki: 

Topuz transferindeki ‘manevi güç’ kullanımı, ‘Ülkücü hiyerarÅŸisi’ nin devreye girmesi ve aziz baÅŸkan Yıldırım’ın ‘transfer hukuku’ hakkındaki açıklamalarına takılamadık bile, bu ülkenin gerçekleridir dedik sineye çektik. Mehmet Topuz’un o kadar para edip etmeyeceÄŸini daha herkes göremedi ama sezon içinde onu da konuÅŸacağız.  Â

Futbolcular köle midir, nedir? Konulu tartışma birçok yazar tarafından işlendi. Bu yazıların en kayda değeri birkaç hafta önce İbrahim Altınsay’ın köşesindeydi. Yurtdışındaki futbolun emekçileri futbolcularla, futbol endüstrisinin sermayesi arasındaki mücadeleden örnekler verdikten sonra ‘bizim memleketten bakılınca bunlar insana bir bilim kurgu hikaye gibi gelebilir’ diyor Altınsay. Bu topraklarda futbolun emekçileri ile futboldan ve spordan hiç anlamayan aşiret reisi vari başkanların yönettiği kulüpler arasındaki ilişkiler de eminim dışardan bakıldığında sürreal görüntüler veriyordur. 

Galatasaray’ın ‘işbitirici’ yöneticisi Üstünel, Riijkard’ı getirme ‘efsanesini’ medya ile paylaşırken kendine has na-mütevazi üslubu ile nasıl aylardır bu ünlü hocanın peşinde koştuğunu, Amsterdam’a kamp kurduğunu, haftalarca yol teptiğini filan anlatırken, ‘ben kafama koymuştum, Riijkard Galatasaray’ın hocası olacaktı’ diyor. Ne zaman? Ocak aylarından itibaren. Kim var takımın başında? UEFA Kupası sahibi takımın kaptanı ve Galatasaray’ın öz evladı Bülent Korkmaz. Madem birini harcayacaktınız Riijkard gelene kadar, neden Bülent Hoca’yı harcadınız, yükselebilecek bir kariyeri burada söndürdünüz diye sormak, paranız var diye insanlarla oynama hakkını nasıl kendinizde buluyorsunuz diye isyan etmek geliyor içinizden, değil mi? Değil işte. Bülent Korkmaz canlı yayında ne dedi? ‘Tarihsiz istifa mektubumu daha ilk günden imzaladım, Adnan Polat’a teslim ettim.’ Elin oğlu tazminatını alamadığı için ‘koskoca’ Fenerbahçe yeni teknik direktörünü son ana kadar açıklayamasın, bizim gönüllü kölemize bakın. 

Haberin Devamı

Öte yandan bu bilim kurgu romanını tersten okuyan Nihat Kahveci Beşiktaş’a gelirken yuvam evim filan dinlemedi, teminatı vermezseniz gelmem profesyonelliği gösteriverdi.  

Bazen gereksiz jestler yapmak konusunda üzerine rakip tanımayan bir milletiz. İşimize gelmediği zaman futbolcular köle değildir diye slogan atıyoruz. Herşeyin düzgün olmasını amacımız gibi gösteriyoruz ama Bülent Korkmaz’ın kendini harcamasını, akıl küpü yöneticilerce kullanılmasını ‘helal olsun’ nidalarıyla karşılayabiliyoruz. Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir dememişler mi?  

DemiÅŸler...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!