Güncelleme Tarihi:
Geçen sezonun en az gol yiyen ikinci takımı 28 golle Sivasspor. Sivas’ın defanstaki en büyük güvencesi, emniyet sübabı, orta merteği Bilica’nın gidişi takımın senkronunu bu kadar bozuyorsa, bunun tersi de Fenerbahçe için geçerlidir, hipotezini ortaya atabiliriz.
Yani Bilica’lı Fener bu sezon yılın en az gol yiyen takımı olmaya adaydır. Tabi ki Sivasspor’da gol yeme rekoruna adaydır.-
(Yukarıdaki satırları 29 Temmuz 2009 tarihinde yazmışız. Yani pek çok kişinin Bilica’nın yararsız ve gereksiz bir transfer olduğunu ve Fener defansının balansını bozacağını söylediği günlerde. Fener bugün ligin en az gol yiyen takımı.)
Güle Güle Carlos Seni Çoz Özleyeceğiz
...Öyle sanıyorum ki Aziz Yıldırım Türkiye'de mutlu olmadığını düşündüğü Roberto Carlos'u gözden çıkarttı. Roberto Carlos'da mutsuzluk ya da bilmediğimiz başka sebeplerden dolayı zaten Türkiye'den ayrılmak istiyordu. Bunu hisseden Yıldırım, ustaca bir manevrayla Roberto Carlos'a belli bazı koşulları yerine getirmesi şartıyla sözleşmesi bitmeden önce serbest kalma sözü verdi.
Gülşah Erkaya yazıyor |
Bu konuyu TABATAmadık
...Bana sorarsanız hala ve inatla “Tabata satıldı”, derim. Bazı yöneticiler, takıma yakın isimler ve BJK kanadından aldığımız ismi söylenemez menajer kuşlar bu işin çoktan bittiğini inatla tekrarlıyor. Başkan Tabata’yı verdi. En azından söz verdi. Ancak bunu bir şarta bağladı. Gaziantep’e çok iyi bir yabancı forvet almaya uğraşıyor. Eğer alırsa ertesi gün Tabata’yı kargoya verecek.
(Yukarıdaki satırları 17 Temmuz 2009 tarihinde yazmışız. Yani Başkan Kızıl’ın Tabata için “satmadım. Satmayacağım” deyip, sattı diye yazan gazeteleri de telefonla ya da demeçlerle yalanladığı günlerde.)
Tolunay Kafkas
...Bu olumsuz hava Kayseri tribünlerine de yansımıştı. Kayseri seyircisi maçın başından itibaren Tolunay Hoca’dan istifa mektubu almak için uğraştı. Kayseri taraftarlarının bu kelle alma gayretkeşliğine anlam veremedim doğrusu. En önemli silahlarını kaybeden, yeni oyuncularına ısınmaya çalışan bir takımın ligin ilk maçından itibaren gelen beş, gidene beş taktiği ile oynamasını bekleyemezsiniz. Üstelik rakibi geçen hafta Galatasaray’a kök söktüren Gaziantep’ti. Tolunay Hoca yerel basınından taraftarına, top toplayan çocuklardan kent halkına kadar kimseyi yanında hissedemiyordu. Yalnızca yönetiminin verdiği cılız “Hocamızın arkasındayız” demeçleri...
Kayseri yitirdiği yıldızlarına rağmen bence hala ligin her takımı için zorlu bir rakip. Kayseri halkı takımına ve Hocasına sahip çıkmalı. Kafkas’ın yeteneklerini hepimiz biliyoruz. Böyle bir takım için biçilmiş kaftan. Biraz zamana ihtiyacı var.
(Yukarıdaki satırları 18 Ağustos 2009 tarihinde yazmışız. Yani tüm Kayseri’nin “Tolunay istifa” diye bağırdığı günlerde.)
Peki bütün bunları neden tekrar ettik?.. Biraz çevremizden, yorumlardan ve maillerden gelen önyargılı “Bayandan futbol yazarı olmaz” tezine karşı, ufak da olsa bir mevzimiz olsun diye... Biraz da geçen bir seneye yakın süre içerisinde neler yapmışız hatırlayalım, hatırlatalım diye.
Bayandan futbol yazarı da olur, futbolcu da. Yeter ki fırsat verilsin. Geçen yıl bu günlerde hurriyet.com.tr’nin “Spor Yazarı Oluyorsunuz” yarışmasına katılmak için ne yazacağımızı düşünüyorduk.
Aradan 1 yıl geçti. Meriç Tunca ve ekibinin hoşgörü ve destekleriyle bugün “nasıl daha iyi oluruz” diye düşünüp, uğraşıyoruz.
Bu sütunlarda iki tane bayan futbol yazıyor. Biraz daha hoşgörü ve destekle bu sayı tüm medyada çoğalabilir.
Erkek egemen bir spora elinin hamuru ile bulaşanların sayısı artarsa iyi mi olur, kötü mü? Bu sorunun cevabını siz verin. Olumlu karar verirseniz biz buradayız...