Güncelleme Tarihi:
Beşiktaş en az gol yiyen takımlardan birisi. Fenerbahçe ise en fazla gol atan. O zaman niye Beşiktaş ikinci sırada yer alıyor ve aralarında beş puan fark var? Çünkü Beşiktaş aynı zamanda neredeyse Fenerbahçe kadar gol de atmış. Gol atabilen ama zor yiyen Beşiktaş doğal olarak daha çok puan toplamış. Güiza’nın formsuzluğuna karşın bol gol atabilen sarı kanarya bol gol de yiyince 5. sırada kalmış.
H.Deniz Çekin yazıyor |
Duygusal bilanço ise biraz değişik. Avrupa’da yine bol gol yiyebilen ancak Türkiye’den farklı olarak atamayan Fenerbahçe hafta içi yenilgisiyle yıpranmış-yıpratılmış. Lige de erken havlu atarsa taraftarla iyice papaz olacak. Trabzon’un puan kaybetmesiyle liderlik iştahı kabaran Beşiktaş’ta ise sular daha durgun. Sessiz, sedasız ve sakin ilerlemek istiyorlar.
Bir de fiziksel koşullar var. Fenerbahçe’den maç öncesi iki müjde var Kara Kartal’a. Semih’in oynayamayacak ve Emre’nin oynayabilecek olması. Emre 11’de yok gerçi ama Tello da yok. Sakat mı? Sakata mı geldi?
Hafta içi röportajlarında beraberliği istemediği söyleyen DENİZLİ maça beş stoperle başladı. Daha da garibi Holosko yok. Nasıl olsa Fener ikinci yarıda duruyor, ilk yarıyı böyle bağlarım diye düşünmüş sanırım. Yağmur var. Ekrem solda. Yine de iyi başlıyor Beşiktaş. İleride de çoğalıyorlar.
Kadrolara baksan ortada geçecek gibi maç. Ama oyunda orta sahalar yok sanki. Forvet ve savunmalar arasında gidip geliyor top. Bu kadar pozisyonu 12. haftanın tamamında görmedik. 10. dakika Alex kornerden ortalıyor. Selçuk o kadar rahat ki ceza sahasında. Üstelik Rüştü yine almış başını gitmiş; 1-0. 13. dakikada Zapo ceza sahası içinden vuruyor, üst direkten Volkan’a. 18. dakikada Volkan olağan elinden kaçırmalarından birini yapıyor, Gökhan ZAN Porto’lu Lisandro kadar becerikli değil.
Serdar ÖZKAN ve Ekrem sağı solu karıştırıyorlar sık sık. 21. dakikada beraberlik golü geliyor. Rüştü vuruyor geriden, Delgado topuğuyla verecek gibi ona dokunmuyor sanki. Ekrem soldan kaçıyor. Ortasında Nobre her zamanki gibi fırsatçı; 1-1.
Sonrasında yine Beşiktaş saldırıyor. 23. dakikada garip bir gol var. İkinci top sahada. Birincisi ortalanırken o gol oluyor. Bakalım Erman Hoca ne diyecek? Sivok atıyor sonra, sahada bu kez tek top var ama karar ofsayt. Beşiktaş bastırırken Fenerbahçe ikinci golü buluyor. Volkan, Rüştü’ye özeniyor, kaleden uzun bir top, Güiza ofsayt muhtemelen. Beşiktaş defansı uyurgezer. Güiza uyanık; 2-1.
39 da Güiza attığından daha kolayını kaçırıyor. 42 de ise Mustafa DENİZLİ’nin hesapları değişiyor. Cisse 2. sarı karttan dışarıda. Bence her ikisi de sarı değil. Pozisyon yine Erman Hoca’ya, Beşiktaş da Allah’a emanet.
İkinci yarı oyunun tadı kaçtı. 10 kişi kalmış Beşiktaş mecburen geriye yaslanıyor. Fener zaten hücum özürlü. Mustafa DENİZLİ’nin oyuna müdahale etmesi lazım. Etmiyor. Dede bile daha aktif. En azından yorulanları değiştiriyor.
62. dakikada Bünyamin GEZER’in pasında Güiza ortalıyor. Deivid gelişine çok güzel vuruyor. Rüştü aynı güzellikte çıkarıyor.
Beşiktaş’ta 70’ den sonra önce Holosko sonra Bobo oyuna giriyor. En sonra da Uğur. Uğur getirmiyor.
82 de Carlos direkle buluşuyor. 3 dakika uzatma var. Holosko’nun kafa golü ofsayt. Doğru karar. Yine de hakem hatalarının sonucu etkilediği bir maç. Bakalım her Porto yenilgisi donrası bir derbi kazanarak günü kurtaran Fener bundan sonra ne yapacak?
Taraftarı Ezdirmeyin!
Beşiktaş seyircisinin iki bin bileti almak için yaşadığı rezalet dün her kanalın haber bülteninde vardı. Takımlarına gönül vermiş insanların, paralarıyla rezil olmalarını kim nasıl izah edebilir? Hiç mi taraftara saygısı olan bir yönetici yoktur? Hadi stada gitmiyorlar, hiç mi birinin evinde televizyon yoktur? Kırılan demirleri, ezilen insanları, karaborsacıları, polisleri falan göstermeyen özel gözlükleri mi var? Bir şekilde göremiyorlar diyelim, kulakları da mı duymuyor acı çeken insanların bağırışlarını? Yüzleri sadece güneşte çok kalınca mı kızarır? Bilet dağıtmayı yönetemeyen neyi yönetebilir ki?
Acar muhabir yaklaşıyor siyah beyaz atkı-bereli taraftara. Çocuğun elinde bilet yüzünde kocaman bir gülümseme var. “Değer miydi bunca sıkıntıya?” diye soruyor muhabir. “Çok daha fazlasına bile değer” cevabını alıyor. Çok daha fazlasını benim aklım almadı açıkçası, belki ufkumun darlığı Beşiktaş’ta yönetici olmadığım içindir.