Güncelleme Tarihi:
HER olimpiyat organizasyonunun sonunda 16 gün süren yarışmaları tek bir cümleyle tanımlama işi Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı’na düşer. İstisnai, muhteşem, unutulmaz... Bunlar benim başkanlık dönemimde düzenlenen olimpiyatları nitelendirmek için kullanılmış kelimelerden bazıları. Ya Londra nasıl hatırlanacak? Rekorları alt üst eden mi? Elbette. Eğlenceli ve kesinlikle yağmurlu. Dua edelim de böyle bir şey olmasın.
İngiltere’nin ikliminden kaynaklanabilecek her türlü aşırılığa rağmen, Londra Olimpiyatları şimdiden başarı için gereken tüm unsurlara sahip. Bunu müsabakaların devam edeceği iki hafta için değil, meşale söndükten sonrası için de diyorum.
Coe’nun işi çok zor
Bu durum, Londra Olimpiyatları’nı “miras” kavramı üzerine kuran yani “Son atlet de Olimpiyat Köyü’nün ışıklarını söndürüp evine gittikten sonra, bu organizasyondan geriye ne kalacak?” sorusunu soran organizatörlerin sayesinde gerçekleşti.
Londra Olimpiyat Komitesi Başkanı Sebastian Coe bazı müşterilerini memnun etmenin zor olacağını biliyor. Coe, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Artık şehirlerin karşı karşıya olduğu en talepkar kişiler Uluslararası Olimpiyat Komitesindekiler ya da hükümettekiler değil. Olimpiyatlar’ın düzenleneceği şehrin ve ülkenin halkı. Bu noktada sordukları en önemli soru da şu: Geriye ne bırakıyorsunuz?”
Bu kadar talepkar bir yargıcın karşısında, Lord Coe ve ekibi ‘miras’ı planlarının merkezine yerleştirmek zorundaydı. Londra 2012, ev sahibi şehir ve ülkenin vatandaşları için geride birçok şey bırakacak. Londra’nın yıllardır sorunların altında ezilen bölgelerini yeniden canlandırmaktan, Londralılar’a gelişmiş bir altyapı sunmaktan, iş imkanlarından ve spor tesislerine erişim sağlamaktan bahsediyoruz. Hükümetin her düzeyinden gelen tereddütsüz desteğin yardımıyla, organizatörler bunlar gerçekleştirmek için dev bir adım attı.
Altyapıya harcanan her 1 sterlinin 75 pensi şehre bir miras bırakabilmek için ayrıldı. Bu girişimler sayesinde Doğu Londra’nın büyük bir bölümünün kirli, ihmal edilmiş bir toprak parçasından ışıldayan Olimpiyat Parkı’na dönüşümü finanse edildi. Bölge Olimpiyatlar’dan sonra iş, konut, okul ve eğlence faaliyetleri sunan yenilikçi ve sürdürülebilir bir mahalle haline getirilecek. Olimpiyat Parkı, Miras Grubu sayesinde sekiz kalıcı faaliyet alanından altısına şimdiden olimpiyat sonrası dönem için kiracı bulundu ki bu bile başlı başına büyük bir başarı.
Ancak olimpiyatların organizatörleri, geriye bırakacakları mirası her zaman planlarında ön sıraya koymadılar. Hatta geçmişte çoğu zaman organizatörlerin aklına böyle şeyler, müsabakalar tamamlandıktan sonra gelir ve işler şansa bırakılırdı. Bu açıdan ev sahibi şehirlerden bazıları diğerlerinden daha iyi işler çıkardı.
Ders çıkarılıyor
IOC için bir şehirde Olimpiyat Oyunları’nın sürdürülebilir yenilenme için gerçek katalizör görevi görmesinin yolu en başından planlanmış olmasından geçiyor. Bu yüzden de tüm aday şehirlerden hedeflerini ve uzun vadeli stratejilerini başvuru yapar yapmaz belirlemelerini istiyoruz. Böylece adaylık sürecinde başarılı olan organizatörler, yedi yıl sürecek hazırlıklarda ve sonrasında neler yapılacağını bilerek işe girişiyor.
Yeni ev sahipleri IOC’nin bilgi aktarım programı sayesinde kendilerinden önceki ev sahiplerinin deneyimlerinden de dersler çıkarabiliyor. Bu programla daha önceki organizasyonların programları ve girişimleri, Olimpiyat Oyunları’nın etkileriyle ilgili çalışmalar ve teknik raporlar gibi çok geniş bilgi hazinesi yeni ev sahiplerine sunuluyor.
Erken planlamanın faydalarını gören ilk şehirlerden biri Barcelona’ydı.
Londra gibi, 1992 yılında Olimpiyatlar’a ev sahipliği yapan Barcelona da bu fırsatı şehrin bazı ihmal edilmiş yerlerini yeniden canlandırmak için kullandı. Bu yerler arasında kıyıdaki 100 hektarlık sanayi bölgesi de yer alıyor. Yenilenen sahil şeridi sayesinde Barcelona’da önemli bir dönüşüm yaşandı. Olimpiyatlar sayesinde barınma fırsatlarının da artmasıyla şehir turistik bir merkez haline geldi. Olimpiyatlardan önce her yıl 2 milyona yakın turist çeken Barcelona’yı geçtiğimiz yıl 7.4 milyon kişi ziyaret etti.
Yeşil Olimpiyat
O günden bu yana birçok başarılı örnek oldu. Lillehammer 1994’te sosyal ve çevresel faydalar gözetilerek “yeşil” Olimpiyatlar için standartlar belirlendi. Sidney 2000’de hazırlıklar sırasında Avustralya’nın en büyük şehir içi parklarından biri yaratıldı. Pekin 2008’de gençleri spor aracılığıyla eğitmeyi amaçlayan bir programla 400 milyon çocuk olimpik değerleri öğrendi. Vancouver 2010 ise ulaşımda önemli ilerlemeleri beraberinde getirdi. 180 dizel-elektrik motorlu hibrit otobüs, havaalanını şehir merkezine bağlayan yeni bir metro hattı ve Sea-to-Sky karayolundaki bakımla Vancouver-Whistler hattındaki seyahatin daha güvenli hale gelmesi.
Londra’daki organizatörler IOC’nin bilgi aktarımı programı ve diğer miras girişimleri sayesinde daha önceki ev sahibi şehirlerin başarılarından büyük fayda sağladı. Yakında, gelecekteki şehirlere projelerini geliştirmek için yardım etme sırası Londra da olacak.
2012 Olimpiyat Oyunları istisnai, muhteşem ya da unutulmaz olarak nitelendirilecek mi? Bunu sadece zaman gösterecek. Ancak bir şey kesin... Londra 2012’de kalıcı miras yaratmak için gereken her şey yerli yerinde.