Oluşturulma Tarihi: Mart 24, 2002 16:22
Neandertal insan ve bizler
Antalya'dan 19 yaşında bir okurunuzum. Derginizi çıktığı haftadan itibaren severek ve de beğenerek takip ediyorum. Yalnız, önceki sayınızda yer alan Neandertal insanın kayboluşuna ilişkin vermiş olduğunuz tarihte bir yanlışlık olduğunu tahmin ediyorum. Çünkü bildiğim kadarıyla Neandertal insana -yaklaşık 1000 yıl kadar öncesinde- Ahmed İbn-i Fadlan adlı gezi yazarının yazıtlarında yer alan bilgiler ışığında, rastlandığı çoğu büyük otoritelerce kabul edilmektedir. Bununla birlikte bu türe dahil insanın hala günümüzde aramızda olduğu kimi bilim adamlarınca ortaya atılan tezlerdendir.
Bu konuda beni aydınlatabilirseniz çok sevineceğim. Şimdiden teşekkür eder başarılarınızın devamını dilerim.
Tamer Altan
illl@mynet.com
NOT:Başlıca kaynak olarak dayandığım eser Michael Crichton tarafından uyarlanmış Ahmed İbn-i Fadlan-13. Savaşçı’dır.
BİLİM'in notu: Bilimkurgu ve gerçeklerMichael Crichton çok iyi bir bilim kurgucudur. Türkiye'de de oynayan filminde, çok ilginç üçlü bir kültür karışımını gündeme getirmekteydi. Doğu Akdeniz, homo sapiens, yani bizlerin döneminde en ileri uygarlık olarak gösterilmekteydi. Bildiğiniz gibi filmde, Doğu Akdeniz'den bu gelişmiş uygarlık temsilcisi, 13. Savaşçı olarak Kuzey ülkelerine gitmektedir. Yardımcı olduğu krallık, Doğu Akdeniz uygarlığından çok çok geri durumdadır. Crichton, Kuzey Avrupa'nın bir bölgesinde, homo sapiens’ten önceki Neandertal insanlardan bir grubun gizlice kaldığını düşlemişti ve böylece üç uygarlığın buluşmasını ve ilişkilerini anlatıyordu. Bildiğiniz gibi
film kurgudur ve tarihi gerçeklerle örtüşmek zorunda değildir. Hele bu film tamamen bilimkurgudur.
O tarihlerde Kuzey Avrupa'da hala Neandertal insanlarının olduğuna ilişkin hiçbir ipucu bulunmamıştır. Neandertal insanın çok çok önceleri tarih sahnesinden çekildiği bilinmektedir. Zaten yazımız da bu çekilişin nasıl gerçekleştiği konusunda bilimsel varsayımları ileri sürmekteydi. Belki azalarak homo sapiense karıştı ve bu anlamda genlerimizde az da olsa yaşıyorlar, belki Homo sapiens tarafından savaşlarda yenilerek yok oldu.. Tabii, iki kültürün karşılaşıp karşılaşmadığı da henüz kesin olarak bilinmiyor...
Öğrencilerime tavsiye ediyorum
Selamlar, Bilim dergisi çalışanlarının hepsine sonsuz teşekkür ederim. Doğrusu; 10. sayınıza kadar sizleri takip edemediğim için bayağı hayıflandım. Derginiz içerik olarak çok zengin ve büyük-küçük herkese hitap ediyor. Bu arada ben fen bilgisi öğretmeniyim. Pazartesi günü ilk işim bütün öğrencilerime Hürriyet BİLİM dergisini takip etmelerini tavsiye etmek olacak. Ayrıca bundan sonra okul kitaplığında da derginizin bulunmasını arzu ediyorum. Bundan sonraki sayılarınızı kaçırmamak bize düşer, ancak ilk 9 sayının temin edilebilmesi için bize yardımcı olmanızı rica edeceğim.
Mesut Özer - Karatay/KONYA
mesutozer@atlas.net.trSevgili BİLİM
İnsanlığın yararına bir şeyler yaptığınız için teşekkürler. Yazdığınız her yazının okuyanlar üzerinde büyük etkisi oluyor. Bundan sonraki yazılarınızın da bizlere bir şeyler vermesi dileğimle.
e_aynur
Moleküler biyoloji ve genetik
Öğrencilere üniversite ve sonrası için bugünden geleceğin bilimi haline gelen moleküler biyoloji veya genetik okumalarını öneriyorum. Ülkemizde bu bilim dalının güçlenmeye ihtiyacı var. Kalıtım birimi olan genlerin yapısını, görevini ve bir dölden diğerine nasıl aktarıldığını inceleyen bilim dalına GENETİK, genetik problemleri açıklamak için biyokimyasal ve fiziksel tekniklerin kullanıldığı biyolojinin modern bilim dalına ise MOLEKÜLER BİYOLOJİ denir. Genetik bilimi üzerine yaptığımız tanımdan da anlaşılacağı gibi genetik materyal yani kalıtsal madde canlının yapı ve işlevinden, canlının temelde yine kendine benzer bir canlıyı meydana getirmesinden, ayrıca doğada canlılar arasında görülen farklılıklardan sorumlu olan molekül grubudur. Genetik biliminin bir alt bilim dalı olan MOLEKÜLER GENETİK ise DNA'nın molekül yapısının ve kodladığı bilginin incelenmesi; gen ifadesinin ve düzenlenmesinin biyokimyasal temelinin araştırılmasıdır.
Moleküler biyoloji ve genetikte altın çağı olarak adlandırılan dönem 1973'ten itibaren başladı. Bu dönemde canlıların genetik özelliklerinin değiştirildiği genetik mühendisliği ya da rekombinant DNA teknolojisi geliştirildi.
Bu bilim dalı şu an beş tane üniversitemizin Fen-Edebiyat Fakültesinde okutuluyor. Bu üniversiteler Boğaziçi, İstanbul Teknik, Bilkent, Ortadoğu Teknik ve Haliç'tir. Bu bölümden mezun olan öğrencilerin çalışma alanları şunlardır; A) Araştırma ve geliştirme, B) Rekombinant aşı ve ilaçların geliştirilmesi, C) Hastalıkların erken tanı ve tedavisi, D) Biyoteknoloji uygulamaları, E) Çevre kirliliği ve atıkların geri kazanılması.
İbrahim Onar
barebroyo@hotmail.com