Güncelleme Tarihi:
Trabzonspor, Antalyaspor maçıyla birlikte ligin bitimine 3 hafta kala şampiyonluğunu ilan ederek mutlu sona ulaştı. Kentte olağanüstü sevinç ve gurur yaşanırken, en çok da çocukların da keyfi yerindeydi.
Onlar Trabzonspor’un en talihli kuşağı. “Babalarımız gibi yıllarca beklemedik, artık her sene şampiyonuz!” dediler.
Şehrin futbol hafızası çok canlı. Yıllar evvelki futbolcular konuşuluyor. Çok eski bir maçtaki tartışmalı pozisyon hala gündemde. Böyle canlı hafızası olan bir şehir elbette Avni Aker’i unutmaz. ‘Hüseyin Avni Aker Stadyumu’, Trabzonspor ile özdeşleşmişti. Bir baba “Keşke Avni Aker’de olaydı!” diye iç çekiyordu elinden tuttuğu oğluna. Avni Aker Stadı’nı anlatıyordu küçük taraftara. Canlı bir hafıza nakliydi. Küçük bir taraftar şehrin futbol kültürünün güçlü bir sembolünü babasından dinliyordu.
ÇEKiRDEKTEN TARAFTARLAR
Futbolcular altyapıdan yetişiyorsa, taraftarlar da aileden yetişir Trabzon’da. Ailenin maç heyecanına önce evde ortak olur. Sadece babada değil, annede de görür futbol heyecanını. O yüzden iliklerine işler.
Dili dönüp aklı ermeye başladığında ilk maç yorumlarını çoktan sıralamıştır zaten. Sonra maçlara gitmeye başlar. Doğum günü hediyesi Trabzonspor forması olur. Onu başka hediye aksesuarlar takip eder.
Ayrıca bazı nesnelerin fonksiyonu kadar renkleri de önemlidir. Hatta bazen renkleri daha önemlidir. Muhakkak bordo mavi olmalıdır. Bu iki rengin yakışmadığı hiçbir şey yoktur zaten. Oyuncaklardan, kitap defter ciltlerine kadar.
Çocuk bu renklerle büyür, bütünleşir. Hatta dünyayı bu renklerin süzgecinden görür denilse mübalağa olmaz.
BABAM GiBi YILLARCA BEKLEMEDiK
Ali Umut Kibar, 8 yaşında. Yanına vardığımda bayrağı bırakmış, meşale yakmıştı. “Bundan sonra her sene! Artık kimse alamaz bizden. Babam gibi yıllarca beklemedik, daha beklemeyeceğiz” dedi çok bilmiş bir eda ile...
10 yaşındaki Yusuf Eren Nas... Kalabalığın içinde ta uzaklardan fark ettim onu. Babasının omuzlarındaydı. Sanki kanatlanıp uçacak gibiydi. Bir o tarafa bir bu tarafa dönüp slogan atıyor, tempo tutuyordu. Değme taraftarlara taş çıkaran bir profesyonellik akıyordu her halinden. Lafı çok uzatmadı:
“O sene bu sene bundan sonra her sene!” deyip dönüverdi meşale bulutlarının içine...
BiZDEN BAŞKASI BiLEMEZ SEViNME SIRASI BiZDE
Berensu Akbulut, 9 yaşında. Pek zarif. Ama bir çırpıda tırmanmış oradaki bir çalının tepesine. Bir eli havada. Öbür eliyle dengesini sağlıyor. Tempo tutuyor marşlara. “İlk defa şampiyon olduk. Çok güzel bir duygu. Bu heyecanı bizden başka kimse bilmez. Şimdi sevinme sırası bizde” dedi.
GOLDE SANKi HAVAYA UÇTUM
Erken şampiyonluk kutlamalarının başladığı o gece işte bu çekirdekten yetişme Trabzon taraftarları da sel gibi kalabalıktaki yerlerini almıştı. Kimi babasının omuzlarında, kimi bir çalının tepesinde, kimi annesinin kucağındaydı. Hislerini sordum, onlar da kendilerince anlattılar.
UNUTMAYACAĞIM
Nehir Ecmel Köse 8 yaşında. Babasının omuzlarında sevinç içinde haykırıyor. Belki de o gürültüde incecik sesini kendisi bile duyamıyor. Ama keyfi pek yerinde. Kulağıma eğildi; “Mutluyum. Bugünü hiç unutmayacağım. 3. Sınıfa gidiyorum, bu geceyi arkadaşlarıma da anlatacağım hep. Babama da beni buraya getirdiği için teşekkür ediyorum” dedi kibarca. Yasmina Soytekin 12 yaşında. “Sevinç ve gurur hissediyorum. Çok heyecanlandım. Gol atıldığında havaya uçtum sanki” diyerek anlattı kendini.
HAKKIMIZDI BU SEFER ALDIK
· Ecrin Duru Bıyık, 11 yaşında... Biraz çekingendi ama ne diyeceğini de biliyordu.
“İlk defa şampiyonluk yaşadım. Çok güzel bir duygu. Gole çok sevindim. Şampiyonluğu hak ettiğimizi düşünüyorum. Yine oluruz. Sabaha kadar buradayız.”
Nazım Efe Eroğlu 12 yaşında ama büyümüş de küçülmüş denilen türden. Konuşmak için hiç tereddüt etmedi. Sanki babası değil de o beklemiş 38 sene. Karadeniz şivesi ağzında bir şeker gibiydi. Atıldı hemen: “Yaz abi, en başa beni yaz” dedi.
“Hakkımızdı aldık. Bu sefer alamadılar elimizden. Şampiyonluk bu sene! Bundan sonra her sene!” diye bitirdi sözlerini ve aynı hızla kutlamalara döndü.