OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 07, 2002 00:00
1995 yılında bir sabah Türkiye, GüneÅŸ K.'nın darma duman olmuÅŸ yüzü ve bedeniyle uyandı. Ağır Roman'ın yazarı Metin Kaçan ve dönemin ünlü spikerlerinden Alp BuÄŸdaycı'nın bu olayın müsebbebi oldukları iddia ediliyordu. Ä°ddia makamındaki isim GüneÅŸ K. idi. O zaman onun anlattıklarını kamuoyuna nakledenlerden biri de bendim. Ä°nanılması zor bir olaydı. Kan, dehÅŸet, ÅŸiddet, dayak, iÅŸkence ve en vahimi tecavüz iddiası. Mahkeme sürerken Metin Kaçan ve Alp BuÄŸdaycı sekiz ay cezaevinde kaldılar. Sonra tahliye oldular. Derken, birkaç gün önce Yargıtay, Metin Kaçan için istenen cezayı onadı. Bu, söz konusu yazarın 36 ay daha hapishanede yatması demekti. Bu defa olayın diÄŸer kahramanı Metin Kaçan'la konuÅŸmak düştü bana. Yedi yıl önceki olayın nasıl olduÄŸunu ona da sordum. Bu kez o anlattı. Farklı anlattı. Benim amacım, taraflardan herhangi birini haklı ya da haksız olduÄŸunu iddia etmek deÄŸil. Sadece onların bakış açılarını göstermek. O kadar. Zaten gerçeÄŸi kimin bildiÄŸini de kimse bilmiyor...Yargıtay'ın kararı yedi yıl önce baÅŸlayan davayı yeniden gündeme getirdi. 1995'te yaÅŸanan o geceyi, ben o zaman GüneÅŸ K.'nın aÄŸzından anlatmıştım. Åžimdi bir de sizin aÄŸzınızdan dinleyelim, olay nasıl oldu?- Önce o dönemde nasıl yaÅŸadığımızı anlatmak gerekir. Cihangir'de GüneÅŸ'le birlikte oturduÄŸumuz Arbatlı apartmanındaki eve, Leman Dergisi'nden çocuklar, karikatüristler, mimarlar, müzisyenler gelirdi. Evde yatarlar, kalkarlar giderlerdi. Evin kime ait olduÄŸu önemli deÄŸildi. Bardan çıkılır bizim eve gidilir ya da bizim evden kalkılır baÅŸkalarına gidilir. Böyle bir hayat. O zaman GüneÅŸ'le iliÅŸkimizin beÅŸinci yılındaydık. Hayatıma baÅŸka bir kadın girdi. Sinirleniyordu ama onun da erkek arkadaÅŸları oluyordu.O geceye dönsek?- Ağır Roman'ın sanat yönetmeni Kadir'in evinde yemekteydik. Alp var, Müjde Ar var, Ceylan Çaplı var. Alp'le ben Taksim'deki barları gezmeye çıktık. Kemancı'da GüneÅŸ'i gördüm. Birkaç gün önce de Sarıyer'de bir evde birlikte olmuÅŸuz. Gecenin ilerleyen saatlerinde Alp'in evine gittik. Yanımızda iki kız daha vardı, onlar gitti. Biz üçümüz kaldık. GüneÅŸ, çok sarhoÅŸ, Alp'in yatağına yattı. Evi bir sokak aÅŸağıda, ‘‘Evine git’’ diyorum, çünkü Alp, orada kalmasını istemiyor. Zorla giydirdim GüneÅŸ'i ama durmadan hakaret ediyor, ben de geri kalmıyorum. Ama iki salon tokatı, birkaç tekme ve birbirimize tükürmenin dışında baÅŸka birÅŸey olmadı. Tecavüz- mecavüz asla! Sonunda gitti, ben de bağırdım arkasından ‘‘Anca gidersin. Hadi defol. Bir daha da gelme...’’ Bu kadar. Bu kadar mı?- DeÄŸil. Sabah, GüneÅŸ'in abisi Oktay, Sadabat'ın eski sahiplerinden Mehmet ve arkadaÅŸları, Alp'le beni bir BMW'ye bindirip, silah çekerek, ‘‘Siz bu kızı nasıl bu hale getirirsiniz!’’ diye Kadıköy'e götürdüler. Bir yadan silah kabzasıyla vuruyor, bir yandan ‘‘YaÅŸatmayacağız, geberteceÄŸiz’’ filan diyorlar. Sonunda Kadıköy polisi geldi, tutuklandık, bizi BeyoÄŸlu polisine teslim ettiler. Ben GüneÅŸ'in o feci halinin fotoÄŸraflarını cezaevine girince gördüm. Tabii inanamadım. Bu kız evden çıkarken bu halde deÄŸildi. Adımız tecavüzcüye çıktı. Bu yüzden içeride 11 kiÅŸi tarafından ÅŸiÅŸlendim. Hastaneye götürdüklerinde neredeyse ölüydüm, ‘‘Kurtulmaz’’ demiÅŸler. Ameliyattan sonra kendime geldiÄŸimde, gördüm ki yataÄŸa zincirle baÄŸlıyım, yanımda iki jandarma...BÄ°RER SÄ°GARA SARMIÅžTIKOlay gecesi sarhoÅŸ muydunuz? UyuÅŸturucu almış mıydınız?- Evet ama GüneÅŸ kadar deÄŸil. Ä°ki saat önce de birer sigara sarmıştık, o kadar. Nedense, o gece olanları herkes kendine göre anlatıyor. GüneÅŸ'e iÅŸkence yapmış olsaydık, vücudunda sigara söndürmüş olsaydık, bu kız bağırmaz mıydı, bütün apartmanı inletmez miydi? O kadar gürültüye bütün mahallelinin sokaÄŸa dökülmesi gerekmez miydi?Ä°yi de kız da periÅŸan! Tecavüze uÄŸradığını söylüyor. Kim yaptı, nasıl oldu?- Bir kere tecavüz filan yok. Burası hep atlanıyor. Doktor raporu var, tecavüz bulgusuna rastlanmadı diye yazıyor. Ben nereden bileyim ne oldu, nasıl oldu. Bir komploya kurban gittiÄŸimizi düşünüyorum. Rant hikayesi herhalde...Nasıl yani?- Dolapdere'de Sadabat diye bir yer açılmıştı. Mehmet'in mekanı kiralamasına ben aracı oldum. O dönemin parasıyla milyarlar harcandı ama Sadabat iÅŸ yapmadı. Her nasılsa GüneÅŸ de bir dükkan sahibi oldu orada. Ama tekin bir yer deÄŸildi. Kadın satmaktan, kumar oynatmaktan, küçük yaÅŸta kız, travesti ve transseksüel bulundurmaktan kapandı. Tabii benim GüneÅŸ'in sevgilisi olmam, Mehmet denilen adamın iÅŸine gelmiyordu. GüneÅŸ'le iliÅŸkim sürdüğü müddetçe orada yapılan iÅŸlere izin vermeyecektim. Hadise bu.Niye bu hadiseyi mahkeme baÅŸka türlü anladı?- Nöbetçi mahkemeye çıkarıldığımda, ‘‘Komplo’’ dedim. ‘‘Peki o zaman bu üzerindeki kan ne?’’ dediler. Ben evden temiz gömlekle çıkmayacak kadar salak mıyım? ‘‘GüneÅŸ'in deÄŸil benim kanım!’’ dedim, inandıramadım kimseyi. Cezaevi derseniz, kapkaççısından, hırsızına kadar herkes ahlakçı olmuÅŸ. Duvarlara, demirlere vuruyorlar, ‘‘Bırakın öldüreceÄŸiz bunları’’ diyorlar. ÅžiÅŸlendikten sonra götürüldüğüm hastanede doktorlar bile, ‘‘Ölsün bu adi tecavüzcü’’ gibi davranmışlar, Allah'tan araya birileri girmiÅŸ...GüneÅŸ K.'nın o hale nasıl getirildiÄŸini siz bilmiyorsunuz yani!- Gerçekten bilmiyorum. Ama bin tane senaryo okudum. Yok zenciler dövmüş, yok bilmem ne. Olabilir de. GüneÅŸ'in aÄŸabeyi Oktay, eroin kullandığı için Kanada'ya gidip tedavi olmuÅŸ biri. GüneÅŸ'in yanında para da vardı o gece. Belki de Oktay'a mal almaya gidiyordu, ne malum. Ama ben nedense Sadabat'ı iÅŸleten Mehmet'in komplosu olduÄŸunu düşünüyorum. Her ÅŸey bizim üzerimize yıkıldı. Benim için en önemli olan Dr. Hakkı Köse'nin raporu: Tecavüz yok diyor. Tek belge o. Onun dışındaki herÅŸey senaryo.Bütün bunlardan sonra neler deÄŸiÅŸti hayatınızda? - Hokkabaz, madrabaz ve böyle olmaktan hoÅŸlanan bir insandım. Gülelim, eÄŸlenelim. Her ÅŸeye set çektim. Åžimdi sadece güvendiÄŸim insanlarla kendim gibiyim. Onun dışında hep maskeli geziyorum. Psikolojim bozuldu, ağır travmalar geçirdim. Aksi mümkün mü? Hayata ve insanlara karşı müthiÅŸ bir öfke vardı içimde. Yedi yıl oldu, bu hadiseyle yaşıyorum. Ä°nsanların bakışları rahatsız edici, gözleriyle bana ‘‘Sen tecavüzcüsün!’’ diyorlar. Ä°yi de kimse meselenin aslını bilmiyor! 36 ay ceza geldi. Bu kadar rezil bir adamsam, neden beni bıraktılar?Aklınızdan geçen ‘‘keÅŸke'ler...’’ neler?- KeÅŸke o gece GüneÅŸ'le karşılaÅŸmasaydım, keÅŸke o kadar içkili olmasaydık, keÅŸke bir sürü sigara sarıp tartışmasaydık...Ya Alp BuÄŸdaycı? Onunla görüşüyor musunuz?- Cezaevinden çıktıktan sonra bir süre birlikte gezdik. Televizyon dünyasında kimse tecavüzcü olarak anılan birine iÅŸ vermek istemedi. O da Antalya'ya gitti. Belgesel çekimleri yapıyorum, dedi. Hayatı kaydı adamın, 40 kiloya düştü.Edebiyatçı olarak etkilenmediniz mi?- Yüzümün görünmesi gerekmediÄŸi için, iÅŸ bulabildim. GendaÅŸ'da yayın yönetmenliÄŸi yapıyorum. Edebiyat dergisi çıkartıyorum. Gözlemi mözlemi bıraktım. Sadece iç dünyamda olan ÅŸeylerin kitaplarını yazmaya baÅŸladım. Seksle ilgili bir ÅŸey yazamıyorum artık. Bir yatak odasını anlatırken bile içeride sadece nesneler ve kokular var, iki beden deÄŸil. Korku geldi bana.KAFALAR 1500 OLMUÅžBütün bu anlattıklarınız, yaÅŸadıklarınız gerçek meydi, gerçeÄŸin görüntüsü mü?- Yanyana koyduÄŸunuzda, flu bir resim çıkıyor ortaya. Net bir ÅŸey yok. GüneÅŸ'in söyledikleri, benim söylediklerim ve Alp'in söyledikleri var. O gece flu bir geceydi, inanılmaz flu ber gece. Kafalar 1500 olmuÅŸ. Her ÅŸey birbirine geçmiÅŸ...Belki siz yaptıklarınızı hatırlamıyorsunuzdur...- Yoo hatırlıyorum. Anlattıklarımın dışında birÅŸey yok ki. Ama GüneÅŸ nedense bütün röportajlarında ‘‘Şu oldu, bu oldu, Alp bana tükürdü, Metin beni boÄŸdu, o şöyle yaparken diÄŸeri böyle yapıyordu’’ gibi anlattı. Ä°nsanlar da ona inandı! Feministler öykünün üzerine atladı...Ağır Roman'ın yazarı olmak, insanların bu olaydaki rolünüzün gerçek olduÄŸuna inanmasını kolaylaÅŸtırmış mıdır?- Elbette. Ağır Roman'da bir yeraltı dünyası anlatılıyor. Pezevenkler, uyuÅŸturucu kullanan insanlar, fahiÅŸeler, seksomanyaklar. Birebir yaÅŸanmış bir ÅŸey yok ama beni oradaki karakterlerle özdeÅŸleÅŸtirdiler. ‘‘Bunlar mezardan kadın bile çıkarıp seviÅŸiyorlardır’’ bile dediler. Oysa kitapta anlattığım fantastik bir ÅŸeydi, Dolapdere'de nekrofili filan yok. ‘‘Bütün bunları yazıyorsa, kesin sapıktır!’’ dediler. Türkiye'nin Bukowski'si olup çıktım.Kendinizi hata yapmış biri gibi görüyor musunuz?- O dönem yaÅŸandı bitti. Dönüp bakmıyorum bile. KeÅŸke olmasaydı, ama oldu. Her aÅŸk iliÅŸkisinde olan kavgalardan biriydi. Bunun dışında anlatılan hiçbir ÅŸey doÄŸru deÄŸil. Zaten ne görgü tanığı var ne de baÅŸka bir ÅŸey. Ama bu son çıkan karar beni dumura uÄŸrattı.En çok neyin piÅŸmanlığını çekiyorsunuz?- AÅŸkın piÅŸmanlığını. Bir de tabii en önemlisi, toplumun deÄŸil de, kendi deÄŸerlerinle yaÅŸamayı tercih edersen başına bir sürü iÅŸ gelirmiÅŸ, onu öğrendim. Sonra gençliÄŸin verdiÄŸi hezeyanların ve çevremin pejmürde davranışlarının piÅŸmanlığı var.Peki ÅŸu an en çok neye inanıyorsunuz?- Paraya.O geceye dair anlatılanları yanyana koyduÄŸunuzda, flu bir resim çıkıyor ortaya. Net bir ÅŸey yok. GüneÅŸ'in söyledikleri, benim söylediklerim ve Alp'in söyledikleri var. O gece flu bir geceydi, inanılmaz flu bir gece. Kafalar 1500 olmuÅŸ. Her ÅŸey birbirine geçmiÅŸ...GÃœNEÅž'Ä° GÖRÜŞELÄ°M DÄ°YE DÃœN ARADIM, 36 AYI ÖĞRENÄ°NCEGüneÅŸ'le bir kere karşılaÅŸtım cezaevinden çıktıktan sonra. ‘‘Bize neler oldu Meto?’’ gibisinden bir konuÅŸma geçti. Bir de dün, bu 36 ayı öğrenince ‘‘Görüşelim’’ diye aradım. Durup dururken, ‘‘Yolda yürürken iki kiÅŸi saldırdı nasıl derim? Babamın onurunu düşünüyorum’’ dedi. Oysa ben, ‘‘Bu oyun hala devam edecek mi?’’ diye sormak istemiÅŸtim. Çünkü ancak o vazgeçerse bu dava düşüyor...Â
button