Güncelleme Tarihi:
Topla senli benlidir. Kontratakta bire bir yakaladığı rakibi ile çocukla oynar gibi oynar. Kaleyi gördü mü, hemen şutunu patlatır. Eksiği mi? Kollektif futbola biraz soğuk.
Ceyhun ile söyleşiye başlamadan önce, hızlı bir telefon trafiğine giriştim... Onu, başkalarının ağzından dinlemek istiyordum. Böylesi işime geliyordu.
Hani, gazeteceyiz ya... Kötü huylarını yakalayıp, yanlışlarını söyletip ballandıra ballandıra yazacağım Ceyhun'u... Ancak, hangi telefonu kaldırsam, kulağıma iyi şeyler fısıldanıyordu.
‘‘Ceyhun mu? Dünya efendisi. Kimse ile tartışmaz, sürtüşmez. Ağzı var dili yok. İdmandan eve, evinden maça gider. Tam bir profesyonel.’’
Anladım ki, Ceyhun'un bu yönü sağlam... Özel yaşamından bir iş çıkartamayacağım. Döndüm futbolcu Ceyhun'a...
TOPA HÜKMEDİYOR
Evet, sahadaki Ceyhun'u araştırmam gerekiyordu. Futbolcu kişiliği nasıldı? Büyük bir takımın formasını sırtlayacak çapta mıydı?
Yoksa, yıldızı Anadolu'da parlayıp, 3 büyüklerde sönen geçici tiplerden biri miydi? Birden aklıma son oynanan Beşiktaş-Siirt Jetpaspor maçı geldi. Onu İnönü Stadı'nda merakla izlemiştim. Hatırlamaya çalıştım...
Bir jönglörü andırıyordu. Topla istediği gibi oynuyor, ona istediği gibi hükmediyordu. Ancak, ayağındaki topu zaman zaman çok geç kullanıyordu. Yani, toptan kolay kolay vazgeçmiyordu. Hemen notlarıma kaydettim...
Galiba, kollektif futbolu pek sevmiyordu.
Ve tekrar izlemeye koyuldum Ceyhun'u...
Boş alanları olumlu değerlendiriyordu. Rakibi kontratakta yakaladı mı, fena hırpalıyordu. Çok kolay adam geçiyordu. Bire birde karşısındaki rakiple çocuk gibi oynuyordu.
Ve aklına estiği yerden topa vuruyordu. Vuruşlarında isabet oranı çok yüksekti...
Maçı hemen burada kesip, elimdeki istatistiklere dönüyorum. Ve işte rakamlarla Ceyhun Eriş...
Siirt'te 29 maç oynamış. 11 gol atmış, 7 de gol pası vermiş. Gollerin çoğu ceza saha dışından... Siirt'te ilk haftalarda neden oynamadığını merak ettim. Sağa sola sordum... Sakıp Özberk ile antenler pek uyuşmamış. Hepsi bu...
Ceyhun ile bir de karşılıklı konuşmak istedim. Açtım telefonu ve sordum...
- Sevgili Ceyhun, özel yaşantına kimse toz kondurmuyor. Ancak, kollektif oyunu sevmediğini söyleyenler var, ne dersin?.
‘‘Önce bir düzeltme yapayım. Evet, özel yaşamımda sakin bir kişiyim. Ancak, sahada farklıyım. Tepkisiz bir futbolcu değilim. Biraz agresifim. Yani, ters bir düdüğe isyan edebilirim.
Doğru söylüyordu Ceyhun. Hemen istatistiklere yöneliyorum... Bu sezon 10 sarı kart görmüş. Ve devam ediyordu konuşmasına...
‘‘Kollektif futbolu sevmediğim yanlış. Bir futbolcu bireysel yetenekleri ile biraz sivrildi mi, ona sataşırlar, hırpalarlar. Ben bireysel yeteneklerimi kollektif futbol için büyük bir avantaj olarak düşünüyorum. Çünkü kollektif futbol, bireysel yeteneklerle donanmış oyuncularla daha iyi ve gerçekci oynanıyor.’’
SÜLALEDEN FENERLİ
İşte böyle konuşuyor Ceyhun... Başka özellikleri mi?
Hemen anlatayım... Ceyhun, G.Saray alt yapısında yetişti. Gizlemeye, saklamaya çalışsa da gönlünde hep F.Bahçe'yi yaşattı. Sülalesi de Fenerliydi Ceyhun'un. Transferini Mustafa Denizli istedi.
Bir ara kalbinin delik olduğunu söylediler. Ceyhun ise, şiddetle reddetti söylentileri. Kalbinde yıllar öncesi sadece bir ritim bozukluğu yaşamıştı. Ve her şey çok gerilerde kalmıştı...
24 yaşında ve evli. Orta saha-forvet oynuyor. Ceyhun'u izleyenler ‘‘F.Bahçeli Yusuf'un bir benzeri’’ diyorlar. Bana göre, Yusuf'un daha hızlısı ve çabuğu...
Ve onun ağzından bir kaç kelime daha...
‘‘F.Bahçe'de sıradan bir futbolcu olmayacağım. Büyük takım deneyimim de var. Terim beni birkaç hazırlık maçında G.Saray'da oynattı.’’