Neandertal insanını biz mi yok ettik?

Güncelleme Tarihi:

Neandertal insanını biz mi yok ettik
Oluşturulma Tarihi: Mart 15, 2002 16:52

30 bin yıl önce Fransa’dan Türkiye ve Ortadoğu’ya kadar çok büyük bir bölgede yaşayan bizden önceki insan türü Neandertallerin nasıl yok oldukları sorusu, bilim dünyasını ikiye böldü.

‘Arkadaşlarını seçebilirsin ama akrabalarını değil’’ diye bir söz vardır. Bu söz, akrabalarını seçme işini yapan ve insan ırkının soyunun izini süren paleontologlar (eski varlık bilimciler) için geçerli değil. Atalarımızın, eğimli alına sahip, mağaralarda yaşayan ve 30 bin yıl kadar önce Avrupa’dan yok olmuş Neandertallerle akrabalıklarını incelemekse, bu seçimlerden en çok uğraş isteyeni

Homo Neandertalensis, bizim türümüz Homo sapiens’e (H.sapiens) rakip olan son insan türü. H.sapiensler gibi büyük beyinli olan Neandertaller, alet kullanabiliyor, ateş yakabiliyor ve ölülerini gömüyorlardı. Neandertaller, İngiltere’den Özbekistan’a kadar ağır buzul çağı şartlarında 200 bin yıl boyunca yaşadılar. H.sapiensler güneyden gelmeye başlayınca, iki tür binlerce yıl bir arada yaşadı. Ancak uzmanlar nasıl geçindikleri konusunda anlaşmaya varamadılar. Seviştiler mi yoksa savaştılar mı? Yerli kabileler, yeni gelenleri öldürdü mü yoksa bağırlarına mı bastı? Neden Neandertaller yok oldular?

Nedeni insanlar

Amerikan Müzesi Doğal Tarih paleoantropologlardan Tattersall, ‘‘Bu sorunun kısa bir cevabı var: modern insanlar’’ diyor. Tattersall’ın da içinde bulunduğu bir grup, Neandertallerin, H.sapienslerin aralarındaki sosyal işbirliği ve teknik üstünlük nedenleriyle yok olduklarını iddia ediyor. Tattersall şu görüşte ısrar ediyor: ‘‘Biz, H.sapiensler bunu ya doğrudan ekonomik rekabet ile ya da doğrudan çatışarak yaptık. Bu, hoş bir müdahale olmadı.’’

Bir teoriye göre, çağdaş insanlığın tamamı, Afrika kıtasında tek bir kaynağa sahip küçük bir nüfustan geliyor (out of Africa teorisi). Bir fosil kanıtını temel alan bu teori, insanların Afrika’da gelişmeye başladığı ve yaklaşık 2 milyon yıl önce başlayan büyük göç dalgalarıyla birlikte diğer kıtalara yayıldığı esasına dayanıyor.

Günümüz insanının yüz hatlarına benzer hatlara sahip ilk insanlar 100 bin yıl önce Afrika’da ortaya çıkarken, 40 bin yıl önce Cro-Magnonlar denen H.sapiensler Avrupa’ya ayak bastı.

Bizler ve onlar

Cro-Magnonlar’ın sahip oldukları taş şekillendirme teknikleri ve yaptıkları sembolik resimler, önceki Taş Devri kültürüne ait olanlardan çok farklıydı. Cro-Magnonlar kendilerini kolyeler, bilezikler ve boncuklarla güzelleştirirken, mağara duvarlarına resim yaptılar ve davul ve flüt çaldılar. Kamp alanları ve mezarlıklarına verilen önem giderek arttı. Üst Paleolitik devrin sanatsal yapıtlarına dayanarak bir değerlendirme yapılırsa atalarımız fil kadar iri hayvanların göğüs etlerini parçalamaktan çok daha ötesini keşfetmişler.

Bunlara karşılık Neandertaller, vahşi yollarla geçim sağlama kültürüne sahipti. Neandertaller yarım milyon yıl önce Avrupa’ya giden insanoğlunun hayatta kalan tek türleriydi. Neandertallerin boncukları yoktu, resim yapmadılar veya müzik aleti çalmadılar ve ölülerini basit olarak gömdüler. Cro-Magnonların ortaya çıkmasının ardından yaşama şanslarının az olduğunu düşünmek kolay.


Neandertallere ait olan ve 28 bin yıllık son fosiller Portekiz ve İspanya’daki bölgelerde bulundu. Michigan Üniversite’sinde antropolog Milford Wolpoff, ‘‘Bugüne kalan tek bir Neandertal yok. Ve bazı insanlar bunu, ‘‘Neandarteller de dodo kuşları gibi ortadan yok oldular’’ diyerek gösteri haline getiriyor. Ancak bu görüş, evrimin gelişimini göz ardı ediyor’’ diyor ve farklı düşünüyor.

Wolpoff, Cro-Magnonların Afrika’dan ayrıldıktan sonra bir bölgeden değil bir çok bölgeden dünyaya yayıldığını temel alan teorinin (multiregionalism) en yüksek sesli savunucusu. Bu teoriye göre Neandertaller dış tahriklerle yok olmadı: ‘‘Zamanla Avrupa’ya çok daha fazla gen geldi ve Neandertallerin genleriyle birleştiler. Ve Neandertallerin genlerinin dünyadaki oranı da zamanla daha azaldı.’’

Bugün bile Neandertallere ait olduğu düşünülen yüz hatları, atalarımızın duvarlarında asılı duran portreler kadar tanıdık; eğimli alın, kısa boyu, sağlak yapısı ve iri kemikli vücudu. Anatomilerinin çok ileri düzeyde olması nedeniyle Neandertaller ayrı bir tür olarak sınıflandırılır. Bu da diğer insan türleriyle çiftleşmedikleri anlamına gelir.

Ancak Wolpoff, Neandertallerin Cro-Magnonlarla iyi geçindiklerine inanıyor. Wolpoff geçen yıl Avrupa ve Avustralya’dan topladığı 25 fosil kafatasının devamlı göç eden modern ve yerli Neandertaller arasında soy karışımının ipuçlarını verdiğini söylüyor. Wolpoff Neandertallere ait yüz hatlarının günümüz Avrupalısında devam ettiğine inanıyor; bunlar çenede tek bir delik, yanaklarda dikişe benzer bir şekil ve çok açılı bir burun.

Diyor ki, ‘‘Neandertaller de Cro-Magnonlar gibi, diğer topluluklarla karışarak yok oldular. Fiziksel özellikler kayboldu, kültürleri kayboldu ama genleri hala aramızda.’’

Türkiye de var

1999’da Washington Üniversitesi’nden fiziksel antropolog Erik Trinkaus, Portekiz’de bulunan ve bir iç çiftleşmenin ürünü olduğuna inandığı 24.500 yaşında bir çocuk iskeletini tanıttı. Çocuğun yüz hatları günümüzdekilere benzerlik göstermesine karşın Trinkaus, Neandertallerin etkilerine dikkat çekiyor. Bunlar, kısa bacaklar, çok iri çene kemikleri, kürek şeklinde olan ön dişler ve kafatasının tabanındaki çukur.

Birlikte yaşam tezi

Bu arada arkeologlar Neandertallerin hayat tarzları konusundaki iddialarını tartışıyorlar. Üst Paleolitik dönemi kimin başlattığı ise tam olarak bilinmiyor. Fransa’da 39 bin ila 34 bin yılları arasında yaşamış olan bir topluluk, kemikten ve deniz kabuklarından kolyeler yapmış, diş oymuş ve Cro-Magnonların kullandıklarına benzer şekillerde aletlerden faydalanmışlar.

Ancak bu teknik kullanılarak yapılmış olan ve bulunan kemikler sadece Neandertallere ait. Arizona Üniversitesi’nden arkeolog Steve Kuhn, akılları karıştıran sıralı bir teknoloji geçişinin Doğu Avrupa, Türkiye ve Ortadoğu’daki bölgelerde birdenbire ortaya çıktığını söylüyor. Kuhn, ‘‘Bu geçiş, yerel kültürlere, diğer kültürlerin de katılmasıyla birlikte karmaşık değişikliklere işaret ediyor’’ diyor.

Araştırmacılar, gruplar arasında herhangi bir savaş izine de rastlamadı. Kuhn, ‘‘Eğer çok fazla çarpışma varsa, şiddet yoluyla olmuş ölümlerin kanıtları olduğunu da düşünürsünüz. Ama yok’’ diyor. Ortadoğu’da Neandertaller ve Cro-Magnonların aynı bölgede 60 bin yıldan fazla yaşadıklarına inanılıyor. İki grubun kültürleri de bu sayede birbirinden ayırt edilemez hale geldi. Bu da ilişkilerinin de düşünülenden çok daha kararlı olduğunu gösteriyor. Ancak, ‘‘out of Africa’’ teorisini savunanlar hala ikna edilemedi. Tattersall’a göre çoğul bölgecilik, bir ‘‘hüsnü kuruntu’’dan ibaret.

‘‘Aynadaki Maymun’’ adlı kitabında Tattersall şunları yazıyor: ‘‘H. sapiensler doğal olarak ortaya çıktılar ve büyük ihtimalle de zalimce. Bazı dalaverelerin çıkması doğaldır ancak bu evrimsel açıdan önemli değildir.’’

Tattersall, insan soyunun tekrar yapılandırılması için çağdaş toplumların DNA’larının kullanılmasının, H.sapienslerin tek bir kaynaktan geldiği görüşünü desteklediğini söylüyor. Ne yazık ki eski kalıntılarda en iyi saklanan DNA, mitokondriya denilen hücresel bileşenlerden geliyor ve bu, insan genomunu temsil etmez. Neandertal kemiklerinden alınan mtDNA günümüz dünyası ile çakışmıyor. Geçen yıl genetik uzmanları ilk modern Avustralyalıdan alınan mtDNA’yı günümüz mtDNA’sı ile karşılaştırdıklarında da uyuşma gözlemlemediler.

Arkeologlar, kronolojilerini oluşturan zamanlama tekniklerini gözden geçirmeleri gerektiğini söylüyor. Kuhn, ‘‘Tam olarak radyo karbon zamanlamasının sınırlarındayız. Bu da konunun içinden çıkılamaz hale gelmesinin nedenlerinden biri olabilir’’ diyor. Antropologlar, özellikle Üst Paleolitik alet takımlarının keşfedildiği Orta Asya’da, kritik geçiş dönemine ait fosiller bulmayı umuyor.

Neandertallerin kaderini de küresel sonuçlar etkiledi. Çünkü Neandertallerin başına gelenler büyük ihtimalle ilk modern insanların ilerlemesiyle birlikte Orta Asya’daki toplulukların da başına geldi.

Sonuç olarak, bu etkileşimlerin çocukları başka bir kin dolu tartışmanın tohumlarını ekerek Amerika’ya girdiler.

Ailelerimizi seçme işini paleontologlara bırakırsak olacağı da budur!



Kaynak: Discover, Mart 2002
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!