Güncelleme Tarihi:
Nike ve NBA; Nike tasarımcıları, mühendisleri, profesyonel basketbolcular ve spor bilim insanlarından oluşan bir ekibin birlikte çalışarak ligin teknik açıdan en gelişmiş forma ve şortlarını yaratma sürecinin ayrıntılarını paylaştı.
Yirmi yıl önce basketbol daha fiziğe dayalı bir oyundu. Tutmalar, çekmeler daha çoktu. Oyun daha yavaş ve daha sistemli oynanıyordu. Ama sonra kurallar değişti. Savunmada üç saniye kuralına geçilmesi (alan savunmasının serbest bırakılmasından kaynaklandı) ve savunma yapan oyuncunun rakibine elle temasına daha fazla müsamaha gösterilmesi, oyunun hızlanmasını ve daha az kesilmesini sağladı. Oyuncular da bu değişikliklere uyum sağlayarak sıra dışı bir biçimde çok yönlü hale geldiler ve maç esnasında daha çabuk karar vermeye başladılar. Takımlar, daha kısa bir beşle ve bir zamanlar yalnızca birkaç takımın tercih ettiği açık hücum stratejisiyle oynamanın yeni kriter olduğunu belirtti. Nike'ın Kıyafet Tasarımından Sorumlu Müdür Yardımcısı Kurt Parker, "Oyuncuların hareket tarzından oynadıkları pozisyonlara kadar her şey, hatta vücut tipleri bile son 5 ila 10 yıl arasında tamamen değişti" dedi. "Biz de bu yüzden formaların hem performansını hem de görünümünü büyük ölçüde değiştirmek istedik."
Bu misyon, Nike'ın NBA ile iş ortaklığı anlaşmasına vardığı Haziran 2015'te dahi akıllarda olan bir düşünceydi. Nike tasarımcıları derhal yeni formaları tasarlamaya başladılar. Amaçları, oyuncuların vücut sıcaklıklarını daha düşük ve vücutlarını daha kuru tutmak, bir yandan da hareket kabiliyetlerini maksimuma çıkarmak, böylece performanslarını sekteye uğratan nedenleri asgariye indirmekti. Dahası, bütün bunların yeni ve şık bir tasarım çerçevesinde yapılması gerekiyordu. Bu görevde destek alabilecekleri 25 yıllık bir kurumsal bilgi birikimi vardı. Ayrıca dünyanın en iyi sporcularından geribildirim almak için her dört yılda bir gelen muazzam bir fırsata yaklaşıyorlardı: Rio'daki Olimpiyat Oyunları.
Oyuncular; yüksek performans sunan, Nike AeroSwift teknolojisiyle tasarlanmış dokuma Nike Vapor formaları ilk kez Rio'da giydiler. O formalar, Nike Basketball'un o güne kadarki en ileri teknolojili formalarıydı. Parker, "O formalar yine de çıkış noktamız oldu" dedi. "NBA'e hazırlanmak için formanın her santimetrekaresini elden geçirmemiz gerekti. Rio'dan bu yana formaları neredeyse tamamen yeniledik."
Nike mühendisleri ve tasarımcıları, bu elden geçirme işinde üç alana odaklandılar: hareket, termoregülasyon ve vücuda oturma. Hareket alanında, üçüncü taraf olarak projeye dahil olan spor araştırmacıları yaptıkları araştırmalarda hiçbir sporcunun bir basketbolcu kadar çok çeşitli hareket yapmadığını gösteren veriler topladı. Ortalama bir maçta bir basketbolcu, her biri yaklaşık 1,6 saniye süren ve en yüksek koşu hızına ulaştığı deparlarla toplamda 6.5 kilometreden fazla koşabiliyor. Maç başına toplam 1.000 kez olmak üzere her iki saniyede bir yön değiştirebiliyor. Bazı basketbolcular, ortalama 0,16 saniye sıçrama süresiyle 42 kereye kadar sıçrıyor. Parker, "Başka hiçbir sporda basketboldaki kadar çok geçiş yok" dedi. "Bir oyuncu, kenarda otururken oyuna girip saniyeler sonra son sürat depar atabiliyor ya da sıçrayabildiği kadar yükseğe sıçrayabiliyor."
Ekip, her basketbolcunun bir parçasıymışçasına onunla birlikte koşabilecek, sıçrayabilecek ve yön değiştirebilecek bir formayı nasıl tasarlayabileceğini tespit etmek ve vücut sıcaklığını düzenleme konusunda bilgi toplamak için saatlerce test yaptı. Bu süreç; sökülme, takılma ve yırtılma testlerinden tüylenme ve yıkanma testlerine, ayrıca oyuncuların atlas haritalarının çıkarılmasına kadar pek çok başlıktan oluşuyordu. Atlas haritaları, oyuncuların terleme bölgelerinin, temas bölgelerinin ve hareket kabiliyetinden ödün vermeden hangi bölgelerde performansa ihtiyaç duyduklarının değerlendirilmesine yarayan bir dijital vücut taraması yapılmasını içeren bir süreçti. Kurt Parker, "Atlas haritası yöntemini daha önce de kullanmıştık ama NBA oyuncularının vücut tiplerine özel olarak ilk kez kullandık" dedi.
Tasarımcılar, elde ettikleri üç atlas haritasını üst üste koyarak üç boyutlu bir formayı nasıl tasarlayabileceklerini değerlendirdiler. Örneğin, haritalara göre göğüs bölgesi yoğun terlemenin olduğu ve aynı zamanda formanın vücuda yapıştığı bir bölgeydi. Parker, "Oyuncuların sürekli formalarının göğüs kısmını çekiştirdiklerini görürsünüz. LeBron bunu durmadan yapar," diye açıkladı. "İşte bu yüzden formanın vücuda yapışmadan ya da aksine bollaşmadan teri kurutup yok etmesini sağlayacak bir çözüm bulmamız gerekiyordu."
Ekip; mühendislik ürünü, dokuma bir kumaş üzerinde çalıştığı için havanın içinden geçmesine izin verecek üç boyutlu bir alan yaratacak şekilde dokuma yapısını programlayabildiler. Bu amaçla, formanın tene yapışmasını engellemek için kumaşa minicik düğümler yerleştirdiler.
İki kez NBA'in En Değerli Oyuncusu seçilen Steve Nash, "Maç esnasında vücut sıcaklığı çok yükseliyor," dedi. "Kumaş daha iyi hava alınca ve teri emince vücut sıcaklığı korunabiliyor. Sahada vücut sıcaklığının fazla yükselmesini engellemenin en iyi yolu bu." Böylece, sıcaklık kontrolünü artırmaya yardımcı olan haritalar aynı zamanda formanın oyuncuda yarattığı his açısından da bir çözüm üretmiş oldu. Kurt Parker, "Maçın sonucu genelde son beş dakikada belli olur. O beş dakikada en son uğraşmak isteyeceğiniz şey, formanızı çekiştirmektir" dedi.
Tasarımcılar, haritalardan elde edilen hareket mesafesi ve alanı bilgilerine dayanarak formada değişiklikler yaptılar. Formanın arkasına omuz etrafında fisto şerit geçişi koymak (daha önce hep kesintisiz kafes tasarımı kullanılıyordu), şortta yer alan ve hareket esnasında havalandırmayı sağlayan bölümü daha öne kaydırmak, böylece oyuncu aniden yön değiştirdiğinde ya da savunmadayken daha rahat hareket etmesini sağlayan bir açıklık oluşturmak bu değişikliklere dahildi. Parker, "Oyuncular genelde formanın içinde daha fazla hareket alanına sahip olabilmek için bir beden büyük forma giyerdi" dedi. "Ancak bu haritalar sayesinde formaları oyuncuların ihtiyaçlarına göre düzenleyerek vücuda daha iyi oturmasını sağladık. Sonuçta NBA tarihinin en hafif formalarını ortaya çıkardık.
Tasarımı test etmek ve oyuncuların formaların içinde nasıl hissettiğine dair fikir edinmek için Jazz, Mavericks ve Blazers da dahil olmak üzere çok sayıda NBA takımı ve çeşitli kolej basketbolu takımları formaları denedi. Parker, "Formalarla antrenman yaptılar ve askı bölgelerinin veya kol boşluğu etrafının ne kadar sıkı olmasını ya da şortun ne kadar uzun olmasını istedikleri gibi konularda geribildirimlerini tasarımcılarla ve ürün müdürleriyle hemen paylaştılar" dedi.
Süreç, tekrar eden adımlardan oluşuyordu: Nike araştırma yapıp formanın bir versiyonunu hazırlıyor, bu formanın ortalama bir hafta boyunca antrenmanlarda oyuncular tarafından giyilmesini sağlıyor, oyuncuların geribildirimiyle formada düzenlemeler yapıyor ve yeni oluşturduğu siluetle formayı yeniden aynı oyunculara deneterek düzenlemeler yapıyordu. Bu süreç yaklaşık bir yıl sürdü.
Oyuncuların formaları birebir giydikleri testlerdeki bir diğer önemli nokta, her oyuncunun farklı vücut tipine sahip olduğu gerçeğine uygun bir tasarım ortaya çıkarmaktı. Formanın çok yönlü olması şarttı. Ancak o durumda tek bir forma stili tüm oyuncuların üzerinde kusursuz görünebilir, her oyuncu üzerindeki formanın kendisi için özel üretildiğini hissedebilirdi. Kurt Parker, "Basketbolcular vücut ebatları çok büyük insanlar. Dolayısıyla 2.06 boyunda ve 109 kg ağırlığındaki Kevin Durant, 2.03 boyunda ve 113 kg ağırlığındaki LeBron James ve 1.75 boyunda ve 84 kg ağırlığındaki Isaiah Thomas için uygun tek bir çözüm üretmeniz gerekiyor" dedi.
Â
Stil her zaman ön planda tutulan bir unsurdu. Neticede NBA'de 19 yaşındaki çaylaklardan 40 yaşındaki deneyimli oyunculara kadar çeşitli yaş gruplarından oyuncular var ve her birinin formanın dokusu ve üzerine oturması konusundaki fikri ayrı. "Yaşça büyük oyuncuların daha büyük ve bol formalar tercih ettiğini, daha genç oyuncuların ise daha kısa şortlar ve vücuda daha fazla oturan formalar istediğini tespit ettik."
Fonksiyonel ve stille ilgili ayrıntıların ötesinde oyuncular, formalarıyla duygusal bağlantılarının da dikkate alınmasının önemli olduğunu belirttiler. Kurt Parker, "NBA'de profesyonel oyuncu olduğunuzda seçkin bir kardeşler kulübüne üye olmuş gibisinizdir. Mesela Kyrie bize bundan sıkça bahsetti," dedi. "Bundan büyük gurur duyuyorlar." İşte o duygu, oyuncuların performansını ateşleyen yakıt olma potansiyelini taşıyor. Parker, "İyi göründüklerini bildiklerinde iyi hissediyorlar ve iyi oynuyorlar" dedi.
Â