Mutfak mikseri aslında elektronik bir canavar mı?

Güncelleme Tarihi:

Mutfak mikseri aslında elektronik bir canavar mı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2002 00:15

Baz istasyonları, cep telefonları, masaüstü ve taşınabilir bilgisayarlar, yüksek gerilim hatları, mikro dalga fırınlar ve elektrikli cihazlarla kuşatılmış durumdayız...

Günümüz dünyası hızla teknolojinin egemenliğine girerken, teknolojik uygulamaların sağlığa etkileri de bilimin büyüteci altına alındı. Özellikle iletişim teknolojilerinin görülmemiş derecede gelişmesi ve kullanım alanlarının artması sonucu, bu cihazlardan kaynaklanan elektromanyetik kirlilik de insanoğlunu dört taraftan kuşatmış bulunuyor.

Günlük yaşamımıza giren baz istasyonları, cep telefonları, yüksek gerilimli elektrik hatları, PC ve elde taşınabilir bilgisayar ekranlar elektromanyetizma kaynağı oluşturuyor, yani radyasyon (ışınım) yayıyorlar.

İnsan, kendi ürettiği ve kullanmaya başladığı cihazlar nedeniyle, doğanın kendisinde var olan normal ışınım ortamında artık yaşamıyor. Doğadan etkilendiğimiz ışınımın kat be kat üstünde bir ışınım alanının etkisi içine girdik.

20. yüzyılın başından beri elektro manyetik alanlar kullanan cihazların hızlı gelişimi, sağlıkla ilgili endişeleri arttırdı. Elektro manyetik kirlilik en çok günlük teknolojilerin çalıştıkları radyo- frekans alanında görülüyor. Yüksek enerji hatları, radyo ve televizyon, mikro dalga fırınlar, cep telefonları, bilgisayarlar vb.

Radyo frekansları

Bir de radyo frekanslarına kıyasla daha yüksek enerjili radyasyon yayan x ışınları, gama ışınları ve bir kısım morötesi ışınlar var. Etkileri bakımından, yüksek frekanslı ve yüksek enerjili bu ışınların, maddenin atomlarını değiştirici veya parçalayıcı özellikleri olması nedeniyle iyonlaştırıcı diye adlandırılıyor ve canlı yaşam için çok daha tehlikeli sayılıyor. Radyo dalgalarının frekanslarının ise bugünkü bilgilere göre iyonlaştırıcı etkileri yok veya yoğunluklarına göre daha az.

Ancak hepimizin en yaygın olarak maruz kaldığı radyo frekans alanındaki ışınımın sağlık üzerindeki etkileri henüz tam olarak bilinemiyor.

İyonlaştırıcı olmayan radyo frekans alanında çalışan cep telefonların ve diğer cihazların çok sık ve yakın kullanımı

Kanser yapıyor mu?

Psikolojik bozukluklara yol açıyor mu?

Bedenin bağışıklık sistemini bozuyor ve canlıları hastalıklara açık hale getiriyor mu, sorularına bilim henüz kesin yanıtlar veremiyor.

Bilim bu soruların bazısına kesin evet diyemezken, örneğin bazı beyin fonksiyonlarının etkilendiği kesinleşmiştir.

TÜBİTAK ne diyor?

TÜBİTAK’ın yeni yayımladığı Elektromanyetik dalgalar ve insan sağlığı başlıklı sorulu yanıtlı küçük broşürde şöyle deniyor: ‘Bu tür dalgaların kanserle ilişkisi ortaya konmamıştır’. Ancak broşürde, cep telefonları ve baz istasyonlarından yayılan ışınımın etkileri konusunda henuz tam olarak bilinmeyen bir çok nokta bulunmaktadır’ denmektedir.

Kanser ve diğer bazı hastalıklarla kesin ilişkisinin henüz gösterilmemiş olması, yoktur anlamına gelmiyor. Günümüzde sürmekte olan çok boyutlu bir çok bilimsel çalışma ile bu ilişki çok daha kapsamlı araştırılmaktadır.

Bilim adamlarına göre,

a) Her şeyden önce, biyofizik kurallarına göre frekans yükseldikçe, elektromanyetik dalgaları insan organizmasına çok daha derinlemesine nüfuz edebiliyor. Mikrodalganın da içinde bulunduğu radyo dalgaları insan vücudunda ancak birkaç milimetre yüzeye inebilirken, daha yüksek frekanslar bedenin çok daha derinliğine nüfuz edebiliyor.

b) Bu frekanslar, kalsiyum, potasyum, sodyum v.b. frekanslarına denk düştüğü için elektromanyetik alanlarla organizma arasında etkileşim artıyor..

Bilim dünyası, cep telefonu, bilgisayar gibi elektronik aygıtların oluşturduğu elektromanyetik alanların insan vücudu üzerindeki zararları konusunda kesin sonuçlara henüz varmasa da, bazı bulgular bu tür dalgaların çocuklarda lösemi, melatonin salgısının azalması gibi rahatsızlıklara yol açtığı kuşkularını artırıyor.

Günlük yaşamımızın bir parçası olan cep telefonları, PC ve elde taşınabilir bilgisayar ekranları ve yüksek gerilimli elektrik hatlarından yayılan çok alçak frekanslar pek çok ülkede belirlenen normlara uygun görülse de, bazı bilim insanları, çocuklarda lösemi hastalığında etkileyici rol oynadığı konusunda ortak görüş bildiriyor.

Etkisi çok

ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün 1999 yılında hazırladığı bir rapora göre, sürekli yüksek frekanslara maruz kalan 6 yaşından küçük çocuklarda lösemi hastalığının oluşma riski 4.5 kat artıyor.

Buna karşılık bilim adamları yetişkinler söz konusu olduğunda kesin ifadeler kullanmak için henüz gerekli verilere sahip olmadıklarını ifade ediyorlar. ABD Çevre Sağlığı Ulusal Enstitüsü Direktörü Dr. Kenneth Olden, laboratuvar deneylerinden farklı olarak hastalar üzerinde yapılan testlerin elektromanyetik dalgalarla hastalıklar arasında kesin bir bağ kurulmasını zorlaştırdığını belirtiyor.

Bilgisayar, cep telefonu gibi aygıtların oluşturduğu elektromanyetik alanların depresyon, uyku bozuklukları, bağışıklık sisteminde sorunlar gibi bir dizi rahatsızlığa yol açtığından da kuşkulanılıyor.

Yukarıda elektromanyetik dalga spektrumunu ve bu spektrumdaki çeşitli özellikteki ışınları, isimleri ve etkileri ile birlikte görüyorsunuz. Bu ışınlar solda en zararsızından başlıyor ve etkisini arttırarak sağa doğru gidiyor. En sağda öldürücü kozmik ışınlar yer alıyor. Spektrum, en solda 0 Hz’den başlıyor ve yaklaşık 1022 Hz kozmik ışınlarda bitiyor. Çubuk gfrafiklerin altında çeşitli radyo kanallarını, TV FM ve giderek cep; telefonlarının çalıştığı dalga boyları görülüyor. 1935’e kadar, radyonun başlangıcında masum dalgalarla iç içe yaşıyorduk.

Bugün ise alçak frekanslar ve mikrodalgalar bile önemlerini neredeyse yitirdiler ve yerlerini yeni yöntemlere (görüntülü cep: UMTS; Bluetooth BT gibi teknolojilere vb) bıraktılar. Elektriğin kapasitesi 50Hz’tir. Cep telefonları 1 Hz ile 1800 MHz arasında elektromanyetik alan ve ekranlar gama ışını yayarlar. Gözlerimiz bu spektrumda, sadece ortadaki görünür ışık bandı içinde görür. Düşük ve yüksek ışınları ancak aletlerle saptarız. Röntgen gibi cihazlar x ışınları ile çalışır, x ışınları spektrumun iyonize edici yönünde bulunduğu için tehlikelidir. İyonize ışınlar, hücreleri parçalar ve öldürür.

Bütün bu cihazların yaydığı elektromanyetik ışınım doğrudan bedenimizi ve sağlığımızı etkiliyor. Ama ne derece ve hangi risklerle karşı karşıyayız?

Küçük çocuklarda lösemi hastalığı oluşma riski 4.5 kat artıyor. Ancak yetişkinlerde bu gösterilemedi

TÜBİTAK’ın hazırladığı kitapçıkta şöyle deniyor: ‘Cep telefonlarından yayılan elektromanyetik dalgaların beyin fonksiyonlarını kısa süreli etkilediği gösterilmekle beraber, bu değişimlerin baş ağrısı, uykusuzluk veya psikolojik bozuklukla ilişkisini gösteren bir bilimsel kanıt elde edilemedi’.

Ancak şimdilik gösterilebilen beyne etkisi konusundaki ilk bulgular arasında şunlar vurgulanmaktadır: Elektriksel aktivitelerinde ve dikkat, hatırlama, tepki verme gibi algılama fonksiyonlarında kısa süreli değişimlere neden olduğu gösterilmiştir...

Fransız bilim dergisi Science et Avenir’de yayımlanan (Aralık 2001) geniş bir rapora göre, araştırmalar, yüksek enerjili ışınıma maruz kalan insanların ise, beynin salgıladığı ve biyolojik ritmler için vazgeçilmez olan melatonin hormonunu azalttığını ise kesin ortaya koydu.

Radyo frekansları

Melatonin, cinsel hormonların ve stres hormonlarının salgılanmasını belirleyen beynimizdeki hipofizin aktivitesini düzenliyor. Yüksek frekanslı ışınımlar melatonin salgısını azalttığında, hipofizin aktivitesi engelleniyor ve buna bağlı olarak stres hormonlarının salgısı arttığı için bağışıklık sistemi de etkinliğininden yitiriyor,

Bu durumun muhtemel sonuçlarından biri de bağışıklık sistemimizin, organizmada ortaya çıkabilecek tümörlü hücrelere veya diğer hastalıklara mücadelede zayıflama olasılığı.

Melatoninin azalması aynı zamanda psikolojik durumu da olumsuz etkileyebiliyor. Nitekim, Kuzey Karolina Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, ABD’de beş elektrik tesisinde çalışan kişiler arasında intiharların büro personeline göre iki kat daha fazla olduğunu ortaya koydu.

Baz istasyonları üzerine araştırma: Bol stres

Fransa Lyon’daki Uygulamalı Bilimler Ulusal Enstitüsü’nden Roger Santini’nin 530 kişi üzerinde yaptığı bir araştırma, baz istasyonlarına göre bulunulan mesafe ile ortaya çıkan rahatsızlıklar arasındaki paralelliği göstermesi bakımından dönem taşıyor. Yanında yıldız olan rakamlar, baz istasyonlarına 300 metreden daha uzak yaşayanlar ya da elektronik alanlara hiç maruz kalmayanlarla, diğer grup arasındaki büyük farkı ortaya koyması açasından önem taşıyor.

Ortaya çıkan verileri değerlendiren Santini, baz istasyonları çevresindeki elektromanyetik alanlarda ölçülen oranların uzaklık arttıkça azaldığını belirtiyor. Ancak yine de, bazı semptomların azalmasında 200 ila 300 metrelik uzaklık bile yetersiz kalabiliyor.

Yeni araştırmalar

Özellikle düzgün ve kurallarına, standartlara göre yerleştirilmemiş ve yaydığı radyasyondan direkt etkilenen insanlarda kronik yorgunluk, sinirlilik, uykusuzluk, kaygı, baş ağrısına neden oluyor. Science et Avenir dergisine göre, son yapılan araştırmalar baz istasyonlarının bu tür semptomlara yol açtığını gösterdi. Ancak istasyonların düşük, lösemi gibi çok daha ciddi sorunlara yol açıp açmadığı konusunda bilimsel araştırmalar yapılıyor. Bunların sonucu önümüzdeki yıllarda alınacak.

Radyo dalgalarının zararını azaltmak mümkün mü?

Elektronik bir cihazın oluşturduğu elektromanyetik alanı yok etmek için aygıtı Faraday kafesine sokmak gerekiyor. Bu tür bir alanın olumsuz etkilerini ancak, askeri malzemelerin zırh kaplamasında kullanılan demir, krom ve molibden oluşan bir alaşım olan Mumetal durdurabiliyor. Ancak bu maddenin çok pahalı olması günlük yaşamdaki ürünlerde kullanımını zorlaştırıyor.

Fransız bilim adamlarının üzerinde çalıştığı bir başka yöntem ise bir umut ışığı olarak görülüyor. Chalon Ğ sur Ğ Saone’daki Tecnolab biyofizik laboratuvarında yapılan deneylere göre cep telefonuna eklenen küçük bir alüminyum kapsül, dalgaların kısa ve uzun vadeli biyolojik etkilerini azaltabiliyor. Laboratuvarda fareler, tavuklarla yapılan deneyler cep telefonları ve bilgisayar ekranlarının bu tür gizemli küçük alüminyum kapsüllerle donanması halinde stres hormonlarının belli oranda azaldığını gösterdi.

Araştırmacılar bu yöntemin kesin etkililiğini kanıtlayabilmek için deneylerin artırılması gerektiğini belirtiyorlar. Yöntem halen cep telefonları, PC monitörleri ve elde taşınabilir bilgisayarlar üzerinde deneniyor.

Bilgisayar ekranları stres ve göz bozukluğu kaynağı

Bilgisayar başında çalışan bir grup ofis personelinde ‘bina sendromu’ hastalığını inceleyen İngiltere’deki Reading Üniversitesi’nden Clements Croome’a göre, bilgisayar ekranlarından yayılan elektromanyetik ışın mesleki stres semptomlarının üçte birisinin nedenini oluşturuyor. ‘Revue japonaise d’ophtalmologie clinique’te (Fransa) Dr. Miyata, 1999 yılında yayımlanan araştırmasında, video oyunları başında dört saatini geçiren bir kişinin göz korneasında bozukluklar belirlendiğine dikkat çekmişti.

Çocukta kanser nedeni

ABD’de 70’li yılların başında yüksek gerilimli hatlarla çocuklarda kanser hastalığı arasındaki paralelliğe dikkat çekilmişti. Günümüzde ise İngiliz araştırmacılar, bu ilişkiyi gösterdiler.

Cep telefonları: Hücre ölümü mü?

Cep telefonlarının yaydığı mikodalgaların beyin tümörlerine yol açtığı iddiası henüz kanıtlanmış değil. Bazı yoğun kullanıcılar sık sık baş ağrıları ve yorgunluktan şikayetçi. Kısa bir süre önce Moskova’daki Bilim Akademisi tarafından yayımlanan araştırmanın sonuçlarına göre (Science et Avenir dergisi), gün içinde cep telefonlarıyla yapılan 45 dakikalık bir görüşmenin ardından hücrelerdeki azot oksit (NO) miktarının arttığı gözlendi. Nöronlara zarar veren azot oksit hücre ölümüne yol açabiliyor.

Sorular ve yanıtlar

SORU:

Mobil telefonlar ve baz istasyonlarından yayılan elektromanyetik dalgaların kanser yaptığı yönünde tekrarlanmış herhangi bir kanıt var mı?


İyonlaştırıcı radyasyonun hücrelerin genetik malzemesini (DNA) etkileyerek mutasyon ve kansere yol açtığı bilinmekle birlikte, RF dalgaların benzer etkiler yaptığı kanıtlanmadı. Son yıllarda cep telefonlarının özellikle beyin tümörlerini artırıp artırmadığı konusu gündeme geldi, ancak bugüne kadar yapılan incelemelerde cep telefonu kullanımının kansere yol açtığını gösterecek kesin deliller bulunamadı. ABD ve Danimarka'da yapılan ayrıntılı çalışmalar cep telefonu kullanımının beyin tümörü riskini arttırmadığını ortaya koydu. Öte yandan bugüne kadar yapılan çalışmalar, cep telefonu teknolojisiyle kanser arasında kesinlikle bir ilişki yoktur demek için yetersizdir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) olmak üzere çeşitli kuruluşlar daha kapsamlı çalışmalar başlattılar. Sonuçlarının önümüzdeki yıllarda alınması bekleniyor.


SORU:

Mobil telefon ve baz istasyonları başağrısı, uykusuzluk, dikkat bozukluğu gibi durumlara neden olabilir mi?


Günlük yaşamda maruz kalınan RF seviyelerinin başağrısı, uykusuzluk gibi sorunlara yol açtığı kesin olarak gösterilemedi. Ancak çeşitli çalışmalarda, ICNIRP'nin belirlediği sınır değerlerin altında mobil telefon sinyallerinin beynin elektriksel aktivitelerinde ve algılama fonksiyonlarında (dikkat, hatırlama, tepki verme gibi) kısa süreli değişimlere neden olduğu gösterildi. Fakat bu değişimlerin insan sağlığı üzerindeki etkileri bilinmemektedir.


SORU:

Mobil telefonlar ve baz istasyonlarından yayılan elektromanyetik dalgalar sakat doğuma neden olurlar mı?


Bütün vücudun ısınmasına yol açacak derecede RF dalgaların etkisinde kalmak düşük doğum ve sakat doğuma neden olabilir. Ancak mobil telefonlar ve baz istasyonu antenlerinin yaydığı güç, bu tür bir ısınmaya neden olmak için çok düşüktür. Mobil telefon ve baz istasyonları antenlerinden yayılan RF dalgaların düşük ya da sakat doğuma yol açtığını gösterir bir laboratuvar ve epidemiyolojik kanıt yok.


SORU:

Bir apartmanın çatasında ya da duvarında baz istasyonu anteni bulunması o apartmanda bulunanları yüksek risk grubu haline getirir mi?




Baz istasyonlarındaki antenler dar bir bölgeyi etkileyen yönlü antenlerdir. Bu antenler arkalarında ya da diplerinde ışımanın çok az olacağı biçiminde tasarlandılar. Bulundukları binada yaşayanları yüksek risk grubu haline getirmezler. Ancak antenin konumu, antenin ışıma örüntüsünün kurulduğu binayı içine almayacak şekilde belirlenmeli. Yakın alandaki binalar risk altına girmemeli. Anten yeri, çalışma frekansı ve çıkış gücüne göre hesaplanacak güvenlik mesafesi içinde kalınmalı.


Kaynak: Elektromanyetik Dalgalar ve İnsan Sağlığı TÜBİTAK yayınları / Bilgi dizisi
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!