Güncelleme Tarihi:
Senin soyadında bile hayır var ‘Kurtar’ bizi hocam denilerek takımların başına getirilen daha sonra ise öyle ya da böyle görevine son verilen birisi o.
Kimilerine göre Kocaelispor’un UEFA’ya katılmasının tek mimarı.
Kendisiyle ilgili bu kadar kötü eleştiri varken o bunlara hiç kulak asmıyor ve "Kimse benim kıymetimi anlamıyor ama çok iyi teknik direktörüm" diyor.
61 yaşında olmasına karşın enerjisi çok yüksek olan Güvenç Hoca’nın antrenörlük sevdası da bambaşka. 10’larca takım çalıştıran Kurtar’ın şimdiki hedefi ise Süper Lig takımlarında çalışıp şampiyon olmak.
Futbol ve antrenör yaşantısı dolu dolu olan Güvenç Kurtar’la bir araya geldik ve düne, bugüne, yarına ilişkin futbol sohbeti yaptık.
İşte o keyifli sohbet...
—Öncelikle Güvenç Kurtar’ı tanıyalım…
Benim o kadar uzun zaman oldu ki…Futbolculuktan sonra teknik direktörlükte ilk önce Darıca Gençlerbirliği’ndeydim, orada 3 sene kaldım. Ve şampiyonluğa oynattım ilk teknik direktörlük yaptığım takımı. Daha sonra Sakarya Karadeniz, sonra da Darıca’ya tekrar döndüm. 5 sene 3.lig tecrübem olmuş oldu. Sonra Kocaelispor’a geçtim orada da büyük başarılar elde ettim. 2.ligde şampiyon olup 1.lige çıktık ve Türkiye Kupası'nda yarı final oynadık. Ve ilk yarıyı da lider bitirdik, bu da Türkiye tarihinde bir ilktir. Aynı sene UEFA’ya katıldık. Ondan sonra bende düşüş dönemi başladı. Sarıyer, Petrol Ofisi, Zeytinburnuspor, tekrar Kocaelispor… Gittiğim bütün takımlarda başarısız gözüktüm esasında başarısız değildim. Daha sonra Diyarbakırspor’a gittim takımı lige çıkarttım. Oradan ayrıldıktan sonra 1,5 sene işsiz kaldım. Çok enteresandır ki tam başarılı olduğunuz zamanda size iş vermiyorlar.
Daha sonra Bursa maceram oldu… Başarılıydım da orada. Benden sonra Ertuğrul Sağlam geldi. Onun başarısında benim de katkım var aslında. Daha sonra 4 maçlık Diyarbakır, 3 maçlık Altay maceram var.
—Uzun bir süre neden bir takımda kalamadınız?
Ben hep doğruları söylerim. Doğruları söyleyince de sevilmiyorsunuz. Mesela Rizespor’da birçok fikir verdim kabul etmediler. Ben gittim sonra küme düştüler. Denizli’de de aynı şeyler oldu. Görüşleriniz oluyor bunu yönetime bildirdiğiniz zaman onlara ters geliyor ve sizi gönderiyorlar.
—Nasıl bir teknik direktörsünüz?
Ben çok rahat teknik adamımdır. Teknik konularda hiç sıkıntım olmamıştır. Futbolcular da yönetim de benden memnun olmuşlardır bu zamana kadar.
—Bundan sonraki hedefleriniz nedir?
Bank Asya ekiplerinden teklifler geldi ama Süper Lig istiyorum. Tekrar çıkış yakalayacağım.
Şu anda bilgi birikimim ve donanımım doruk noktasında. Çalışa çalışa tecrübe sahibi olduk tabi. Şu anda en verimli dönemimdeyim.
—Teknik direktör olarak kimi beğeniyorsunuz?
Kim başarılıysa onu beğeniyorum açıkçası…
Geçenlerde Antep-Galatasaray maçını izledim. G.Saray taç atıyor, ceza sahasının içinde bir tane Galatasaraylı yok. Ben olsam durdurttururum o kareyi çağırırım Hagi’yi ve Adnan Polat’ı. Bana bir anlatsın bakim nasıl olabilir böyle bir şey. Hagi diyor ki "ben onlara oraya gidin demedim ki" ama gitmeyin de demedin. İyi antrenörlük işte burada başlıyor…
MUSTAFA DENİZLİ OLSAYDI....
Şimdi Schuster Efendi diyor ki 1960’lı yılların futbolu oynanıyor. Real Madrid’den kovulmuş, gelmiş buraya. Adam yüz milyon euro’luk transferler yapmış, ne kadar forvet varsa almış. İlerde Q7, Guti, Simoa atraksiyon yapıyor arkası bomboş kalıyor. Tek yönlü oyna, sonra gol yiyince de 1960 yılının futbolunu oynuyorlar de. Türkiye’de medya buna ses çıkartmıyor. Bunlara gülüyorum artık. Söyleyenler komik, yazanlar ondan komik, eleştirmeyenler hepten komik…
Sen Ferrari’yle yarışıyorsun bize de vermişler Murat 124’ü lastik patlak, benzin de yok üstelik yarış diyorlar bana.
Ben bunları görürken başkanlar nasıl göremiyor. Mesela Beşiktaş Başkanı’na acıyorum üzülüyorum. Galatasaray’ın Başkanı'na üzülüyorum. Bu kadar fedakârlık yapıyorsun 14 puan geridesin arkadaş, futbolcu aldın gene geridesin. 14 puanda hemen kapanmaz olsa olsa 10 puan yaparsın. Schuster’in durumu da çok üzücü… Bu kadroyla içinde bulunduğu durum komik. Mustafa Denizli olsaydı bu durumda dövüp kovarlardı. Adam Gaziantep’e, Eskişehir’e günü birlik gidiyor, Antalya 3 gün önceden gidiyor. Böyle bir şey olabilir mi alay ediyorsun resmen. Yönetimin buna müsaade etmemesi lazım. Ben olsam karar alındığı anda kovarım kim olursa olsun, Mourinho bile olsa kovarım. Takımın prensipleri olur ama bu Beşiktaş’ta yok. Galatasaray’ın başına ben gelseydim iddia ediyorum şampiyon yapardım.
— Peki Hagi’yle ilgili ne söyleyeceksiniz?
Hagi’yi medya o kadar büyüttü ki. 28 maç kala geliyorsun takımın başına sanki çok zor durumdayken geldi..Bir de sanki Langaspor’a gelmiş gibi davranıyorlar yahu bu adam Galatasaray’a geldi. Galatasaray’a antrenörlük yapmak kolay mı?
—Beşiktaş’ın yeni Portekizli transferleri çok ses getirdi. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tabi ki çok iyi transferler. Ama arkası ve takım oyunu önemli. Çarşamba günkü maçta (Manisaspor-Beşiktaş Ziraat Türkiye Kupası maçı) arkası yolgeçen hanı gibiydi. O kadar çok forvet almak çok gol atacağın anlamına gelmiyor. Eğer öyle olsaydı 11 tane santrafor çıkartırsın oynatırsın.
— Sizi Yılmaz Vural’a benzetiyorlar…
Neyimi benzetiyorlar yahu. Adam çirkin, şişman, göbekli, kısa boylu. Benle ne alakası var nasıl benzetirler.
GALATASARAY’I, FENERBAHÇE’Yİ ŞAMPİYON YAPARIM
—Belkide başarısızlıktan dolayı benzetiyorlardır?
Ben nerde başarısız olmuşum. Ver bana Galatasaray’ı Fenerbahçe’yi, Beşiktaş’ı 15 puan fark yapayım. Bunu Aziz Yıldırım’a da söylemiştim gülmüştü bana. Şimdi Fenerbahçe 10 puan geride. Verseydi bana başkan fark yapardım. Bana başarısız diyorlar ama aynı konumda değiliz. Hâlbuki ben takımları almışım çok iyi yerlere getirmişim. Ama bunlar hiç gösterilmiyor başarısız deniyor. Bunu medya böyle lanse ediyor. Oturup yaptıklarıma baksalar takımları nerden nereye getirdiğimi inceleseler böyle demeyecekler. Mesela ben 2005’te Sebatspor’a geldim 9 puanla ikinci yarıya başlayacağım 9 futbolcu antrenmanı bıraktı gitti. Saat 13.30’du maç 16.00’da 9 kişi bulamadım. Noterleri falan açtırdık, santraforu sol bek falan yaptık da maça çıkabildik. Başkası olsa 10–0 yenilirdi. Bu durumları bilmeden konuşuyorlar işte.
2010’da Diyarbakır’a gittim.2 maç yarıda kaldı. 16 maç sonra galip geldim. Ama 4 maç kalabildim anca orada. Para yok,o yok, bu yok.
—Diyarbakır demişken Diyarbakır’da 9 haftalık gibi kısa bir süre görev yaptınız. Daha sonrasında ise ayrılmanız da çok olaylı oldu. Bir açıklamanızda "yönetim beni vurdurtmaya kalktı"demişsiniz?
Öyle bir şey demedim. Çirkin şeyler yaşadık ama bu tarz bir şey yaşanmadı. Yönetim
15–20 kişi topladı aleyhime bağırttı… Bu kişilerin arasında takım kaptanı ve oyuncular da vardı. Zaten 4 maç kalmışım birinde galip gelmişim diğerinde hakem hatası var. O hakem yanıma geldi 1 ay uyuyamadım hocam o maçtan sonra dedi. Günah çıkarttı bana. Bu şartlarda başarı çok zordu. Mourinho bile gelse 1 puan alamazdı bu takımla…
—Bu kadar takımla çalıştınız ama hiçbirinden siz istifa etmediniz…
Benim de kaderim gönderilmek. Gazeteci de bunu düşünmeden “kovuldu “ diye yazıyor. Sende bir gün işinden gönderileceksin ya da yazdığın gibi kovulacaksın… Bunu yazarken oturup düşünmeli. Aslında biz spor medyasıyla aynı geminin içindeyiz. Birbirimize sahip çıkmalıyız. Ama artık “Şefaatinden vazgeçtim mezarımdan taş çalmasın yeter” diyorum.
—Kocaelispor’un eski futbolcususunuz. Hatta daha sonra teknik direktörlükte yaptınız. Eski Kocaelili olarak bu zor durumlarında neden yanlarında olup sahip çıkmadınız?
Kocaelispor 2.lig B grubundalar şimdi. Ben süper ligde çalışmak istiyorum.
Kocaeli’nde Süper ligde 18 hafta liderken çok eleştirilmiştim. Söylüyordum onlara “Çok arasınız bu günleri” diye. Şimdi arıyorlar tabi. Orada çok iyi dostlarım var. Sefa Sirmen’in yeri ayrıdır. Bende çok desteği ve emeği vardır. Saygıyla anıyorum her zaman. Kocaelispor yanlış yönetilmenin faturasını gördü. O zaman yanlış yönetiliyor denince eleştiriliyordum. Hatta mahkemelik oldum can ciğer arkadaşlarımla. Medya da abartarak yazdı tabi dediklerimi. Kulübün bugünlere geleceğini söylemiştim. Sonuç olarak iyi yönetilirseniz bu durumlara düşmezsiniz. Geçen sene Muammer Çelik varken yardımcı olayım geleyim dedim ama kendileri istemediler. Cihat Arslan ve Mert Korkmaz de benim talebelerim tecrübelerimi onlarla paylaşayım hem beni dinlerler dedim. Ben teklifimi yapıp borcumu ödedim. Aslına bakarsanız Cihat ve Mert’in de beni reddedeceklerini düşünmüyordum. Sonra onlarda başarısız oldu görevlerine son verildi.
—Bundan sonraki istekleriniz, hedefleriniz nelerdir?
Süper ligde çalışıp şampiyon olmak istiyorum. Bursaspor’a giderken de söylemiştim. Bursa en az Fenerbahçe Trabzon Beşiktaş Galatasaray kadar güçlü, seyirci potansiyeli yüksek bir takım.
Böyle takımlar yine var mesela Ankaragücü, G. Antep, Eskişehir, Gençlerbirliği, var. Antalyaspor çok iyi şeyler yapıyor. Kayserispor var ben o takımın nasıl şampiyon olmadığını hala anlamıyorum mesela.
—Aralarında şampiyonluk potansiyeli en yüksek, en parlak takım hangisi?
Şuanda hiçbirini göremiyorum. Bir ara Kayseri parladı, ondan sonra kayboldu. Trabzon ve Bursa camia olarak çok büyük bir camia. Mesela Anadolu takımları şampiyonluğa niye oynamaz şaşırıyorum. Ligden düşmemeye oynuyorlar. Kardemir Karabükspor’un antrenörü Yücel İldiz öyle değil mesela. Şansızlıklar yaşamasalardı ligin zirvesinde olacaklardı.
— Devre arasında yapılan transferleri nasıl buluyorsunuz?
Çok detaylı konuşmak istemiyorum ama sadece şunu söyleyebilirim 3 büyükler yanlış transfer politikası uyguluyorlar.
— Galatasaray’ın yeni transferi Kazım Kazım ile ilgili ne diyorsunuz?
Potansiyeli ve belli bir kültürü olan bir oyuncu. İngiltere’de yaşamış buranın kültürüne çok uzak bir insan Kazım. Orada normal olan şeyler burada normal görülmüyor. Aslında çok yetenekli bir futbolcu. Bütün dünyayı gezdim hemen hemen ama İstanbul gibi gece hayatı olan bir yer görmedim. Durum böyle olunca futbolcularda kendilerini kaybediyorlar. Profesyonel yaşantıdan çıkıyorlar, başarılı olamıyorlar. Başarılı olanlara bakın hiçbiri gece hayatına takılmazlar, mesela Alex…
— Peki son olarak futbol yaşamınızdaki en ilginç anınız neydi?
Kocaelispor’dayken UEFA’da çekilen kurada Sporting Lizbon ile eşleşmiştik
O sırada da Lizbon’a Bobby Robson transfer oldu. Takımda Figo, Ballack falan var. Uzay takımı yani.. Hollanda’da kamptayız bunlarında maçları var. Gordon Milne’de Beşiktaş’taydı. “Nasıl takımdır” diye sordum oda “ oraya turist olarak gidersiniz” dedi.”Hiç korkmuyoruz “ dedim. Maçı seyretmeye gittik. Maç başladı seyrettik, bitti uçağa bindik. Ağzımızı bıçak açmıyor bir takım var inanılmaz ama. Kimse konuşamıyor. Takımıma çok güveniyorum ama karşımızda da acayip bir takım var. Mehmet Sadık Efe( Kocaelispor’un eski yöneticilerinden)
bana dedi ki “Hocam bu takımı yenebilir miyiz? “ Ben de “Yeneriz” dedim oda şaşkınlıkla “Nasıl yani” diye sordu bende “Sporting Lizbon takımının uçağı düşerse ancak o zaman yenebiliriz “dedim.
GÜVENÇ KURTAR'IN ÇALIŞTIRDIĞI TAKIMLAR