Güncelleme Tarihi:
Dergiye verdiği röportajda teknik adamlık ve hayat felsefesine ilişkin önemli ipuçları veren Denizli'nin açıklamaları şöyle:
"NE SİZİN PARANIZA NE DE BENİM EMEĞİME YAZIK OLSUN"
Rizespor'u bıraktığım zaman Türkiye’deki en iyi kontratlardan birisine sahiptim ama hedeflerimiz uyuşmuyordu. “Ne sizin paranıza ne de benim emeğime yazık olsun” diyerek sonlandırdım. O dönem en kötü Avrupa’ya iştirak edecek bir yapıyı orada oluşturmak istiyordum... Benim hayallerime ortak olunsaydı belki başka olurdu. Nihayetinde geride bıraktığım futbol kariyerini düşününce hedefim bir kulüpte o döneme kadar yapılmışların en iyisini ya da yapılamayanı gerçekleştirmektir. Benim çalışma motivasyonum budur, başka ne olabilir ki? Bunun koşullarını hazırlamadan da işin başına geçmem.
SÜRDÜRÜLEBİLİR BAŞARI NASIL GELİR?
Maalesef ülkemizde ilişkiler birbirlerine girmiş, karışmış ve bu kaotik yapı gelenekselleşmiş bir hal almış durumda. Başarının koşulları bu kaos hali yüzünden oluşmuyor. Cıvık cıvık ilişkiler yumağına dönüştüğü zaman işler karışıyor. İyi bir yönetici bu sağlıklı modelin farkına varır ve onu oluşturur. Aklın yolu birdir. Önce idari yönetim kendisini ortaya koyar, koşulları oluşturur; biz de bu ortamda çalışırız. İkinci olarak, inanmak önemlidir. Sevgi, saygıdan bile daha fazla önemlidir. İnanmak, başarmanın yarısı derler, tam öyle bence de. Önce inanç, sonra arkasından hedef birliği oluşur.
"BİZİM MANTALİTEMİZ KAYBETMEMEK ÜZERİNE KURULU"
Bizim ülkemizde mentalite “kazanmak” üzerine değil “kaybetmemek” üzerine kurulu. Kaybetmediğin zaman yoluna devam ediyorsun. Kazandığındaysa ne yaptığına pek bakılmıyor. Sıklıkla “Rakibe hiç pozisyon vermedik” denir ama kimse “Kaç pozisyon ürettin?” diye sormaz. Bu yeterli görülür. Takım defansif açıdan çalışıyorsa, tamam. Bu belki teknik adamın yararına ama futbol ve takım büyük resimde kaybediyor.
"İNSANLAR NASIL YEMEDİĞİNE DEĞİL NASIL ATTIĞINA BAKMAK İÇİN STADA GELİR"
İnsanlar nasıl gol yemediğine değil, nasıl attığına bakmak için tribünlere gelir. 1982 Brezilya’sını herkes hatırlıyor, üzerine sayısız yazılar yazılıyor, tekrar tekrar önümüze konuyor güzelliği... 2004 Yunanistan’ını ise pek kimse hatırlamak istemez. Ben bir yerde çalışmaya başladığım zaman, insanlar, “Bu bir Mustafa Denizli takımı” demeli. Hedefim yapılmamış olanı gerçekleştirmek. Büyüklerde bu Şampiyonlar Ligi başarısıdır, Anadolu’da ise şampiyonluktur. Elbette bunları yaparken amaç sadece kazanmak olan bir takım yaratmaktan ziyade, futboluyla da taraftara keyif verecek bir takım oluşturmak...