Güncelleme Tarihi:
1-) Galatasaray çarşamba günü Şampiyonlar Ligi’nde Porto deplasmanına çıkacak. Nasıl bir maç bekliyorsunuz ve sarı kırmızılılar ne yapmalı?
Galatasaray'ın son 5 maçlık grafiğine baktığın zaman skor olarak müthiş gelgitler yaşıyor. 4-0 kaybediyor, 3-0 kazanıyor, arkadan gidiyor tekrar 3-0 kazanıyor, dönüyor Şampiyonlar Ligi’nde 3-0 kazanıyar, zorda olsa Erzurum. Enteresan sonuçlar var. Porto farklı bir atmosferi olan bir maç. Ama son 5 hafta görüntüsünü ele aldığımız zaman Galatasaraay’ın çok umut verici futbol oynadığını söylemek çok zor. Yani Galatasaray ligdeki görnütüsünü asgari 2’ye katlamak mecburiyetinde. Bunu yapabilir mi? Lokomotiv maçında tam olmasa da çok net bir skorla ve zaman zaman iyi oynayarak, ki bu bile ona yetti. Burada da böyle bir tablo oluşabilir.
2- F.BAHÇE’nin Rizespor karşısında aldığı yenilgi için neler söyleyebilirsiniz?
SÖYLENECEK çok fazla bir şey yok. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Fenerbahçe, geçen hafta Beşiktaş maçında 1 puan aldıktan sonra hocası, takımının oyunundan memnun olduğunu söyledi. Ama gözüken o değil. Fenerbahçe’de takım dili yok, bütünlük yok. Kopuk kopuk parçalardan oluşan bir takım görüntüsü var. Bu parçalar kopuk olsa da büyük takımlarda yüksek bireysel performanslı yıldızlar çıkar, Fenerbahçe’de o da yok. Rize, değişen hocasıyla, özellikle ilk yarıdaki isteğiyle iyi oynadı ve neredeyse kaleyi bulan tüm şutlarında golü buldu. Bir büyük takım 10 dakikada üç gol yiyorsa, bireysel ve takım olarak üretkenliğini ortaya koyamıyorsa hakikaten
söylenecek fazla bir şey yok. Fenerbahçe’nin görüntüsü bu. Sezon başından beri değişen bir şey yok. Büyük takım gayet tabii toparlar ama bu uygulamalarla Fenerbahçe’nin işi çok zor olur. Fenerbahçe kısacası acemiler mangası gibi. Fenerbahçe kaybetmez mi, tabii ki kaybedebilir ama bu görüntü Fenerbahçe görüntüsü hiç değil. Sezon başından beri hiç değil. Fenerbahçe, elindeki parçalardan en iyi bütünü oluşturamıyor. Fenerbahçe’nin işi neden zor? Hocası büyük baskı altında, futbolcusu büyük baskı altında, yani Fenerbahçe’de kendini rahat ve güvenli hisseden futbolcu sayısı her geçen hafta düşmekte. Fenerbahçe ilk 7 haftada neredeyse ‘Ben yarışta yokum’ diyecek duruma geldi. Neticede büyük takımlar bu krizleri aşar ama Fenerbahçe bunun en zor haftalarını yaşıyor.
3-) Galatasaray’da Emre Akbaba 4 ay yok. Emre’nin olmaması takımı nasıl etkiler, Galatasaray yokluğunu arar mı?
Galatasaray Emre’nin yokluğunu fazla aramaz. Çünkü Emre daha Galatasaray’da daha olmazsa olmazlardan biri değil. Evet, faydalı işler yapmaya çalışıyordu. Ama daha forma giyeli kaç maç oldu Emre’nin. Bu sakatlık başta Emre’ye sonra da gayet tabii ki olumsuz yansır. Üzücü bir sakatlık. Pozisyonu gördüm, sakatlandı, oyunu devam edemez düşüncesini taşırken sonra baktık tekrar oyuna girdi. Yani bu sakatlığın bu kadar uzun sürmesi ikinci girişinden sonra mı, yoksa başta mı onu bilemiyoruz. Ama dediğim gibi böyle gençlerin çıkış arayanların bunları yaşaması hepimiz için üzüçü. Ama Galatasaray’da şu anda hakiketen olmazsa, ahlar vahlar çekilecek kategoriye daha ulaşmadı. İleride ulaşır. Belki Fatih hoca belki Porto maçında Emre’siz bir takım düşünüyor olmasilir de.
5-) Beşiktaş’ta Şenol Güneş’in varlığı her zaman sorgulanıyor. Son olarak ağabeyi topa girdi, “Beşiktaş’tan ayrılacak” dedi. Sizce neden kaynaklanıyor bunlar?
Ağabeyi neye istinaden öyle konuştu ben bilmiyorum ama Şenol hoca biliyor. O da diyor ki, biz ağabeyimle bu konuda hiç konuşmadık. Herhalde kahvede sohbette söyledi bunları diyor. Ben de aynı kanaatteyim yani Şenol hoca eğer bir karar verecekse onu kendisi açıklar. Başkasının araya girip bir şey söylemesine gerek yok. Ayrıca Şenol hoca sorgulanmıyor, her teknik adam gibi bazen eleştiriliyor, Sorgulamak başka bir şeydir eleştirmek başka bir şeydir. Eleştiriler doğaldır ama sorgulanıyor dediğin zaman devam etmesi ile ilgili bir takım düşünceler ortaya çıkar ki ben şu anda öyle bir şey. Eleştiri, kim var eleştirilmeyen? İşler çok iyi giderken de teknik adamlar eleştiri alabilir. Bunlar doğaldır.
6-) Bazı otoriteler bu sezon ligdeki futbol kalitesinin geçen sezona oranla düştüğünü savunuyor. Size göre nasıl, haklılar mı?
Kalite ile ilgili bir şey söylemek için Mustafa Denizli olmaya gerek yok. Futbolu izleyen herke kalitesiz bir lig olduğunu görüyor. Dolayısıyla geçen sene de yüksek değildi çok zorlu maçlar oynanıyordu. Bu haftalar Avrupa’nın en gollü ligi olarak geçiyor. Kalite farklı bir şey, heyecan, keyif mücadele farklı bir şey. Geçen sene de çok yüksek değildi, taraftarların istediği gol sayısı, daha keyeifli maçlar vardı. Bu sene o görüntü yok. Herkes aynı fikirde. Sadece otoriteler değil. Maalesef bir düşüş var. Belki bu düşüşün ana nedenlerinden biri felsefe kaybetmeme üzerine. Çünkü Türkiye’de kaybedenler, maçı değil yerini de kaybediyor. Kaybetmeme felesefesenini ağır oludğu maçzlardda kalite de otomatiklahn düşüşor.
7-) Kasımpaşa lige 4’te 4 ile başladı, son 3 maçta ‘0’ çekti. Alanyaspor tam tersi. Kayserispor da Fenerbahçe galibiyetinden sonra çıktığı 3 maçı kaybetti. Bu dengesizliklerin mantıklı bir izahı var mı?
Esasında bir istikrar göstergesi. Yani galibiyette devamlılık, mağlubiyette devamlılık! Hep söylediğimiz bir şey var, ligin ilk 8-9 haftası yanıltıcı dönemlerdir. Burada çok farklı anormal sonuçlar yaşayabiliriz. Galibiyet serileri de mağlubiyet serileri de bazen süreklilik kazanabiliyor. Bu bizde daha uzun oluyor. özellikle mağlubiyet serileri. Galibiyet serileri çok az takımda süreklilik gösterirken mağlubiyet serileri daha uzun oluyor. Söylediğiniz takımlar hakikaten bu sezonun en ilgi çekici sonuçlarını alan takımlar. İstikrar derken latife ediyorum ama bunu gösterdiler zaten. Arada beraberlik de yok. Araya bir beraberlik dahi almıyorlar. Mantıklı bir izahı yok. Lig 2-3 hafta sonra şekillenmeye bayşlar, takımlar da pozisyonlar da.
8-) Geçen hafta Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında sezonun ilk derbisi oynandı. Sizce nasıl bir derbi oldu? Futbol kalitesi vs...
Beşiktaş’ın çok tedirgin bir maç başlangıcı oldu. Bu Fenerbahçe’yi oyunun ilk bölümünde üstün kılan bir başlangıçtı. Daha sonra ferdi bir beceriyle gelen Beşiktaş golü oyuna denge getirdi. İkinci yarıda karşılıklı geçti diyebiliriz. İlk yarıda Fenerbahçe’nin yakaladığı ciddi gol pozisyonları oldu. A,Ayew, Hasan Ali’nin direkten dönen topu ve Aatıf’ın pozisyonu var bu bölümde. Beşiktaş ikinci yarıda daha göründü ama neticede golü yiyen taraf da onlar oldu. Beklediğimden kötü maç oldu açıkçası. Daha iyi bir kalite bekliyordum. Tam olmadı.
9-) EURO 2024’ün ev sahipliğini alamamamızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Değerlendirme yaptığın zaman biz ülke olarak hazır mıydık, hazırdık. Finans olarak UEFA’ya destek verdik mi, verdik. Organizasyonu sağlayacak olan ulaşım, otel ve en önemlisi stadyum konuları bunların hepsi grafik olarak dünya standartlarında. Buradaki olumsuzlukla ilgili beni en çok üzen gelecek olan misafir kapasitesini var mıydı. Bugün itibariyle belki soru işareti, ama neticede böyle bir organizasyonu üstleniyorsak, o tarihe kadar bu eksikliği de gidererek. Kısacası ortada bir beklentimiz vardı. Biz kendimizi yüzde 100 alırız diye hazırlamıştık, o bizim için hayal kırıklığı oldu. Yani defalarca düzenleyen Almanya ile defaladca talip olan Türkiye, UEFA tarafından tercih edilmesi gereken ülkeydi. Her konuda garantisi devlet tarafından verilen bir organizasyondu, yani beklediğimizin gerçekleşmemesi bizdeki büyük hayal kırıklığı oldu.
10-) Biraz da İngiltere’den söz edelim. Manchester United şimdiden şampiyonluk yarışının çok gerisinde kaldı. Bu, kadroyla alakalı bir durum mu yoksa sorun Mourinho’da mı?
Çok geride kalan bir kadrosu yok esasında. Mourinho Chelsea’den ayrılırken de aynı sorunlar yüzünden gitmişti. Takımla ciddi sorunlar yaşadı ve en sonunda futbolcular neredeyse kazan kaldırıyordu. Dolayısıyla o filmin tekrarı gibi geliyor bana. Son West Ham maçını da izledim. Yani orada işler yarıda kesilecek gibi. Yürümeyecek gibi. Oradaki rekabet, aynı şehrin diğer takımı şampiyon oluyor. Büyük umutlar başarılar kazanmış olan daha köklü takım. Çok farklı sonuçlar alıyor. Dolayısıyla bu hayal kırıklığına kimse fazla tahammül edemez.