Güncelleme Tarihi:
Futbolculuk kariyerinde Schalke, Bayern Münih, Real Madrid ve Galatasaray gibi kulüplerde forma giyen, şu anda TFF Milli Takımlar Sorumlusu olarak görev yapan Hamit Altıntop, bu akşam oynanacak Almanya - Türkiye maçı öncesi Almanya'nın önde gelen haber portalı t-online'a bir röportaj verdi.
Kariyerinde Schalke, Bayern, Real Madrid ve Galatasaray formaları giydin. Baskı hangi tarafta daha yoğun, bu kulüpler mi Milli Takım mı?
Tabii ki Milli Takım'da. (gülüyor) Milli takımlarda yılda sadece 10 maça çıkılıyor. Bunlardan önce 3 gün birlikte antrenman yapabişliyorsunuz. Doğrudan sonuç alınması gereken maçlar oynuyorsunuz. Türkiye gibi futbol tutkusu yüksek bir ülkede temsiliyet duygusu çok üst seviyede. Bu da baskıyı beraberinde getiriyor.
Bu baskıyla nasıl başa çıkıyorsun? Böylesi bir baskı özellikle gençleri çok etkileyebilir...
Bugün genç oyuncuların eskisinden çok daha yoğun bir yönlendirme desteğine ihtiyaçları var. Baskı ortakımdaki duruma göre kimin bu göreve hazır olduğu kolaylıkla ortaya çıkıyor. Hiçbir oyuncunun kendine olan inancını kaybetmesine izin veremeyiz. Buna çok dikkat ediyoruz. Takıma çok yakınım, tüm antrenmanları izliyorum.
Şu anda resmi olarak Türkiye Futbol Federasyonu yönetim kurulu üyesisin ve milli takımdan sorumlusun. Görev tanımın ne?
Almanya'da aldığım ve bugünkü kişiliğimi şekillendiren eğitimlerim de dahil olmak üzere edindiğim tecrübelerle Türkiye'de bir şeyler inşa etmeye yardımcı olmak benim için çok önemliydi. Aynı zamanda özellikle genç oyuncuların sistemi öğrenme sürecini hızlandırmak için de çalışıyorum. Konu sadece oyunu oynamak değil ayrıca dış temsil, medya ve sponsorlarla iletişim, özel hayatınızdaki sağlamlıkla ilgili. Kulüp takımları yeterli değil. 20'li yaşlarda, iyi eğitimli, çok para kazanan ve kamuoyunun gözü önünde olan gençlerden bahsediyoruz. Bununla baş etmeyi öğrenmeniz gerekiyor. Bu yaşlarda attığınız adımlar sadece fiziksel olarak değil, zihinsel olarak da sağlıklı bir yaşam sürmenizin ve çukura düşmemenizin temelini atıyor.
Genç yaştayken 'kariyerimden sonra' kelimesi çok uzak gelebiliyor. Bu yüzden oyuncuları bilinçlendirmek ve sağlıklı bir geçişin önünü açmak için çalışıyoruz.
Türkiye EURO 2024'e katılmaya hak kazandı. Mevcut takımda sana güven veren şeyler neler?
Açık, aç ve öğrenmeye hazır bir takımımız var. Bunun başarıyı getirip getirmeyeceğini henüz bilmiyoruz ama iyi futbol oynamak için elimizden gelen her şeyi yaptığımıza dair çok iyi bir his var içimde.
Uzun vadeli başarı için takımda eksik olan ne var?
Deneyim, özgüven ve tutarlı şekilde en üst seviyede oynama kararlılığı. Bunların üzerinde çalışıyoruz ve oldukça iyimserim. En iyi zamanımızın önümüzde olduğunu düşünüyorum.
Bu başarıyı Almanya'da yetişmiş 7 oyuncudan oluşan bir kadroyla başarmak istiyorsunuz. Bu görüş hakkında düşüncen ne?
Bu, takıma katılan herkesin uluslararası düzeyde kendini kanıtlaması için bir fırsat. Özellikle son iki yıldız iyi bir iletişim, bilinçli ve net bir yaklaşımla insanları bizimle çalışmaya ikna etmeyi başardık.
Geçmişte oyuncuların Türkiye için oynama kararını aile veya çevresinin etkisi olmadan bizzat kendilerinin vermesi gerektiğini söylemiştin. Bu mümkün mü?
Hayır, mümkün değil. Ben sadece ideal olanı anlattım. Kariyerleri hakkında önemli karar vermek üzere olan 18-19-20 yaşlarındaki gençlerden bahsediyoruz. Kişisel inanç da tıpkı oyundan alınan keyif gibi belirleyici olmalı. Ama bugün daha çoğalan sorunlar görüyorum. Genç futbolcular menajerlerinin aklına uyarak daha fazla 'sayılarla' ve 'imaj' gibi kelimelerle karşı karşıya kalıyor. Birçoğu için bu şeyler arkalarındaki kişilerden daha önemli. Özellikle bu yaşlarda futbolun coşkusuna odaklanmalılar.
Bu senin için bir iş haline mi geldi?
Hayatta rol yapmaktan daha stresli bir şey yoktur. Şimdi siz gençken birçok insanın sizi göndermek istediği yöne göre bunu yapmaya yönlendiriliyorsunuz. Bu konuda yapacak çok işimiz olduğunu anladık ve kabul ettik. Bunun üzerinde çalışıyoruz. Okullar, üniversitelerle iş birliğini geliştirmek için Milli Eğitim Bakanlığı ile daha yakın çalışıyoruz. Amaç yetenekli gençleri hem akademik hem de sportif açıdan desteklemek.
Alman pazarından daha bağımsız şekilde ilerlemek mi istiyorsunuz?
Elbette. Bu şu anda emekleme aşamasında olan ve zaman alan iddialı bir proje ama topa ilk dokunuştan elit seviyeye kadar yeteneklerin desteklenmesini sağlamak istiyoruz. Gençlik çalışmalarının iyi olduğu Almanya, Belçika ve Hollanda'ya ziyaretler yaptık. Fransa'da başka bir model var ve bunun etkisini gördüler. İngiltere yaptığı yatırımın karşılığını alıyor. Biz de benzer bir etki umuyoruz.
Peki Süper Lig'deki kulüplerin buna katkısı ne olacak? Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor büyük kulüpler...
Şüphesiz ki oradaki iletişimin de gelişmesi gerekiyor. Artık temel atıldı ve bunun üzerine inşa etmemiz gerekiyor. Tabii ki büyük kulüplerin kendi çıkarları var ama bizim görevimiz ortak bir seviye bulup onu birlikte geliştirmek.
Daha önce olmayan özgünlükle çalışıyoruz. Bizim kozumuz dürüst çalışmak. Türk futbolunun ilerlemesi için gece gündüz çalışıyoruz.
Montella, Eylül ayında Kuntz'un yerine göreve geldi. Bu nasıl oldu?
Stefan Kuntz ile 2 yıl boyunca çok iyi çalıştık. Onun Almanya U21 Takımı'ndaki başarılarından, iletişiminden ve çalışma yöntemlerinden etkilendik. Yeni federasyon yönetimimizde beklentiler farklı yönde gelişti. Ben de federasyon yönetim kurulu üyesi olarak şunu söylemek zorunda kaldım: Biraz daha cesaret ve yeni bir ivme lazım.
Löw'ün Almanya'da 15 yıl görev yaptığı gibi bir süreklilik ve tutarlılıktan hala çok uzaktayız. Bazı kararlar bizim için kısa sürebiliyor ama uzun vadede hedefimiz tek bir antrenörle çalışmak. Kuntz'a çalışmalarından ötürü minnettarız. Sonraki adıma geçebilmek için bir değişiklik istedik. Bunu da kendisine açıkça ilettik ve ayrılmaya karar verdik.
Kuntz, verdiği röportajda 'İster sadakat, ister estek, ister saygıyla ilgili olsun. Arkamda hiçbir desteğim olmadı.' dedi. Bu eleştirisini anlayabiliyor musun?
Burada biraz dikkatli olmak gerekiyor. Sağlam bir takım biraktı ve bunun için ona hakkını veriyoruz. Biz de ona bunu söyledik ama aynı zamanda beklentilerimizin değiştiğini ve değişimi antrenör değişikliğiyle sağlamamız gerektiğini de kendisine anlattık.
Bu fikre nereden vardınız?
Bütün güzel gelişmelere rağmen bir şeyin eksik olduğunu ya da beklentilerimizin dışına çıktığı izleniminden yola çıktık.
Yani tam olarak ne oldu?
Japonya'ya karşı aldığımız 4-2'lik yenilginin ardından Kuntz'un basın toplantısına bakın. Memnuniyetsizlikten bahsetti ve oyuncuların %100'lerini vermediklerini, her şeylerini röportajda değil sahada vermeleri gerektiğini söyledi. Takımdaki havanın olumsuza döndüğü izlenimini edindik.
Türkiye'deki spor ve kamuoyu baskısını yanlış mı değerlendirdi sence?
Bu, Kuntz'a sorulması gereken bir soru. Söyleyebileceğim tek şey, çok umut verici ve başlangıçta oldukça başarılı olan ortak bir yol izledik ancak olası bir olumsuz durumu fark edip harekete geçmek de benim ve bizim sorumluluğumuz. Ama yine de bir şeyi açıklığa kavuşturmak istiyorum: Aldığımız bu karar kişisel olarak benim için çok zordu. Tabii ki daha sonra kendinize 'Gerçekten doğru zaman mıydı?' sorusunu sorma riskiniz hep vardır. Ama biz bu riski aldık çünkü bize doğru göründü.
Â