Güncelleme Tarihi:
İşte sorularımıza eğip bükmeden, açık yüreklilikle cevap veren Serdar’ın söyledikleri...
** Bursaspor’u şampiyonluğa ve dolayısıyla Süper Lige taşıyan ekipteydin ve gösterdiğin başarılı performansın ardından Beşiktaş’a transfer oldun. Şu an Gaziantepspordasın. Bu süreçten bahsedebilir misin bize?
8 yaşında Bursaspor altyapısında başladım, toplam 12 senem Bursaspor altyapısında geçti. 14-16 yaş grubu, genç takım ve PAF’da olmak üzere birçok kategoride oynadım. PAF’da sadece bir maçta 45 dakika yer aldım onun dışında bir daha hiç PAF’da maç oynamadım. 14-16 yaş grubunda Türkiye şampiyonu olduk orada gösterdiğim performansla A Takıma çıktım. 17 yaşında A takımla idmanlara çıkmaya başladığım zaman Hüsiyen Kalpar hocam geldi ve bana şans verdi. Profesyonel futbol hayatım böyle başladı. İlk senemde çoğu maçta görev aldım, ikinci senemde genelde ikinci yarı görev aldım. Raşit hocam ve Levent Kızıl yönetimiyle birlikte şampiyon olduk. Şampiyon olduğumuz sene özellikle ikinci yarıda oynadığım futboldan sonra Beşiktaş’a transferim gerçekleşti.
Gülşah Erkaya'nın röportajı |
** Genç yaşta Beşiktaş’a gidişinin sana hissettirdikleri ve ardından seni Gaziantep’e getiren süreci nasıl özetlersin?
Açıkçası şaşırmıştım ikinci ligden Beşiktaş gibi bir takıma gitmek kolay değildi benim için. Özellikle ailemden ayrılıyordum, 19 yaşına kadar ailemden ayrı kalmamıştım. Benim için ilk aylar oldukça zor oldu Beşiktaş’ta. Acaba burada oynayabilir miyim, gelmekte hata mı ettim diye çok düşünmüştüm ama çok iyi yapmışım. Beşiktaş gibi bir camiada forma giydiğim için gururluyum. Özellikle orada gösterdiğim performansla milli takıma kadar yükseldim. Araya giren sakatlıklar, performans düşüklüğü, zaman zaman iyi maçlar, zaman zaman kötü maçlar. Beşiktaş’ta da 3 yılım böyle geçti. Daha sonra İsmail Köybaşı transferiyle birlikte Gaziantepspor’un beni istemesi ve Beşiktaş’ta fazla forma şansı bulamamamdan dolayı burayı tercih ettim.
** Beşiktaş’ın en istikrarlı futbolcularından biriyken şu an Gaziantepspor’da sürekli forma şansı bulamamanı neye bağlıyorsun?
Ben buraya oynamak için geldim. İlk maçımızda Galatasaray karşısında yedek kaldım. Daha sonra Kayseri maçında 90 dakika oynadım. Ankaraspor maçında yetmiş dakika görev aldım. Ondan sonraki iki maçta da kadroya giremedim. Daha ligin ilk haftaları ve futbolda olan şeyler bunlar. Bizim futbolcular olarak görevimiz profesyonel düşünmek, oynayabildiğimiz kadar Gaziantepspor’a katkı sağlamak. Futbol içinde olan şeyler bunlar dediğim gibi fazla sorun etmiyorum, hocamızın takdiridir, saygı duyuyorum.
** Beşiktaş’a karşı bir kırgınlık var mı?
Hayır, asla benim Beşiktaş’a karşı bir kırgınlığım olamaz. Ben Beşiktaş’ta çıktığım her maçta elimden gelen en iyi mücadeleyi verdim. Beşiktaş’da bana çok şey verdi. Futbolda her zaman inişli çıkışlı dönemler vardır. Beni en çok etkileyen de sakatlığımdan dolayı 6-7 ay Beşiktaş’ta forma giyemememdi. O süre içinde oynasaydım belki daha farklı konumda olabilirdim. Ama dediğim gibi her şey kader kısmet ve daha yaşım çok genç. Hedeflerim her zaman büyüktür benim. Ne olacağı hiç belli olmaz.
** Beşiktaş’ın şampiyonluk yarışında şansını nasıl görüyorsun. Ve Gaziantepspor’dan alınan İsmail ve Tabata’nın takıma istenilen düzeyde verim sağlayamamalarını nasıl değerlendiriyorsun?
Beşiktaş’ın müthiş paralarla Gaziantepspor’dan futbolcu almasını Beşiktaş taraftarları ve kulüplerin nasıl karşıladığı hakkında yorum yapamam ama Tabata gerçekten yetenekli bir futbolcu. Tabi orada beklentiler büyük, sürekli başarı isteniyor. Gaziantep dendiği zaman en fazla tanınan futbolcu Tabata’ydı. Şimdi orada sorumlulukları oldukça arttı. İsmail ise oldukça genç ve yetenekli bir futbolcu. Hatta ben burada Gaziantepspor’la oynadığımız kupa maçında İsmail’e böyle devam edersen büyük bir kulübe gidersin demiştim nitekim de öyle oldu. Allah ikisinin de yolunu açık etsin. Zamanla çok iyi olacaklarına inanıyorum. Zamana ihtiyaçları var.
** İsmail ileri çıkmayı seven bir sol bek. Tabata ise ortanın önünde oynayan bir oyuncu. Mustafa hoca Tabata’yı ortanın gerisinde, İsmail’i de geriye yakın oynatıyor. Bundan kaynaklanıyor olabilir mi bu futbolcuların şu an itibariyle başarısız gibi gözükmeleri. Beşiktaş’ı iyi bilen bir futbolcu olarak sen nasıl değerlendiriyorsun?
İsmail’de benim gördüğüm kadarıyla ofansı gerçekten çok seviyor. Onun geliştireceği tek şey defansıdır bana göre. Çünkü İsmail, defansta çok açıklar veren bir futbolcu. Eğer solbekseniz ilk önce defans yapmak zorundasınız. Ofans ikinci plandadır, ilk önce görevini yapman gerekir. Tabata’da dediğiniz gibi burada serbest oynayan bir oyuncuydu. Orada belki bu yüzden zorluk çekiyor olabilir. Buradaki rahatlığı orada bulamamış olabilir, biraz da uyum sorunu vardır. Ama performanslarını yakalarlarsa katkı sağlarlar her ikisi de.
** Büyük takımdaki bir gencin psikolojisi nasıldır? Neler düşünür?
Benim Beşiktaş’ta Tigana gibi bir hocam vardı ve Tigana gençlere gerçekten özel bir önem veriyordu. Beni Bursaspor’dan aldıran hocamdı, üzerimde de bayağı durdu. Genç bir futbolcu bir iki maç kötü oynayabilir ama daha sonra yedek oturtulması bana göre yanlış. Sürekli üzerinde durulursa o tecrübe ve iyi psikolojiyle o genç futbolcu kazanılır diye düşünüyorum. Genç bir futbolcu maça çıkarken kötü oynarsam acaba yedek kalır mıyım diye düşünür, bunu ben de yaşadım. Ama dediğim gibi arkanızda iyi bir hoca olursa size sürekli şans verirse iyi bir grafik yakalarsınız ve bunu sürdürürseniz iyi yerlere gelirsiniz. Uyum süreci vardır biraz daha sabır gösterilirse bu dönem kolay aşılır.
** Peki Mustafa Denizli’nin gençlere yaklaşımı nasıl? Yeterince şans verip destek oluyor muydu?
Mustafa Denizli ile geçen sene, şampiyon olduğumuz sezon çalıştım. Genç oyunculara zaman zaman şans veren bir hoca. Tabi kendisine sorarsanız “iyi olanlar her zaman formayı alır” der ama ben sorarsanız aynı fikirde değilim. Maç 3-0 olmuş bitmek üzeri genç oyunculara şans vermek yerine tecrübeli oyunculara şans veriyordu. Beşiktaş’tan Gaziantep’e gelme sebebim de buydu zaten. Ben oynamak istiyordum. Genç bir futbolcu oynayarak ve sorumluluk alarak tecrübe kazanır, olgunlaşır.
**Ülkemizde milyonlarca lira verilerek yabancı futbolcu transferi yapılıyor. Yabancıların bu istilasının Tür Futboluna zarar verdiğine inanıyor musun?
İnanıyorum tabi ki bu olay milli takıma kadar geldi artık. Bu yabancı sınırı biraz düşerse iyi olacağı inancındayım. Bizim futbolcularımız Avrupa’daki futbolculardan çok daha yetenekli ama sadece aramızdaki fark onlar işlerini daha profesyonelce yapıyorlar Türk futbolcusu ise daha duygusal. Çok çabuk pes ediyorlar, arada mantalite farkı var. Ama yetenek olarak biz onlardan üstünüz.
**Bursaspor’da sağbek iken, Beşiktaş’ta ön libero mevkiinde oynadın. Kendini hangi mevkide daha başarılı buluyorsun?
Ben ön liberoya gerçekten çok alışmıştım. Daha sonra Ertuğrul hoca geldi sağbeke aldı beni. Orası da alışık olduğum bir mevkii ama uzun zamandan sonra ön libero gibi bir mevkiden sağbeke geçmek ister istemez insanı zorluyor. Ön liberoda bir futbolcu kendini gerçekten çok iyi geliştirebilir. Ama sağbekte tempolu olmanız gerekir. Kademe ve ofsayta çok dikkat etmelisiniz. Ön liberoda belli bir kare içerisinde oyun yönlendiriyorsunuz. Daha dinamik oluyorsunuz, topu daha iyi kullanıyorsunuz, daha çok mücadele ediyorsunuz. Sağbekte önünüzde doksan metre var gidip gelmek zorundasınız oyun içinde.
Ben orta sahanın her yerinde oynayabilirim. Ama şu an hocamın da üzerinde durduğu ön libero mevkii. Benim o mevkide daha iyi olduğumu söyledi. Ben de karar sizin demiştim. Kamp dönemim bu şekilde geçti ama henüz ön libero olarak resmi maça çıkmadım.
** Milli takımın çeşitli kademelerinde oynadın. Genç bir futbolcu olarak tekrar milli formayı giyme umudun var mı? Yoksa birçok futbolcu gibi sen de milli olmanın yolunun üç büyüklerden geçtiğine mi inanıyorsun?
Şimdi baktığınız zaman milli takımda oynayan futbolcular genelde üç büyüklerden seçiliyor. Anadolu kulüplerinden alınan futbolcular belki bir iki kere göz boyamak için alınıyor bana göre. Ama dediğim gibi üç büyükte oynuyorsan, iyi de performans sergiliyorsan gidiyorsun milli takıma. Basının da baskısı bu konuda çok büyük olduğu için zorunlu olarak milli takım yolu açılıyor. Anadolu’da ise o kadar çok iyi olman gerekiyor ki milli takıma gitmen için. Öyle bir şart var sanki. Çok iyi olacaksın ki milli takıma gideceksin. Halbuki Milli takımı takip eden hocalar baktığın zaman, bir oyuncunun kalitesi varsa bunu gidip milli takıma alması gerek. En azından şans vermeli. İsmail geçen sene Gaziantepspor’da başarılı maçlar çıkardı ama milli takıma gidemedi. Beşiktaş’a transferinin ardından daha maç bile yapmadan milli takıma çağrıldı. Dediğim gibi milli olmanın yolu genellikle üç büyüklerden ya da yurt dışında oynamaktan geçiyor. Yurt dışında oynayıp da milli olmayan futbolcu kalmadı. İyi ya da kötü, formda yada değil, hatta sakat olanı, kendi takımında oynamayanı, hepsi milli oldu.
** Senden Süper Lig’de oynayan futbolcular içinden bir takım kurmanı istesek?
Kalede Rüştü abiyi tercih ederim, gerçekten güven veriyor. Sağbekte Gökhan Gönül ya da Sabri’yi düşünebilirim. Stoperde Servet Çetin ve İbrahim Toraman… Solbekte İbrahim Üzülmez, ön liberoda Ayhan Akman. Onun önünde Arda olabilir. Golcü olarak ise Taner Güleri’yi ve İbrahim Akın’ı çok beğenirim. Semih Şentürk’te iyi bir golcü o olabilir. Aşağı yukarı böyle bir takım kurardım.
**Taraftarın sana karşı sert tutumunun ardında Beşiktaş’tan geldiğin için beklentilerin yüksek olması olabilir mi? Ya da seni kurtarıcı olarak görüyor olabilirler mi?
Olabilir tabi ki. Belki taraftar da böyle düşünmekte haklı olabilir. Başarı bekliyor sonuçta. Ama benim yaşadığım o olay farklıydı. Tek kişinin yaptığı bir şeydi. Ben çıkarken alkışladım ama yedek kulübesinin arkasında bir taraftar bana duymak istemeyeceğimiz şeyler söyledi. Ben genelde bu tarz polemiklere girmem. Eğer dönüp bakarsanız benim hiçbir hakemle ya da oyuncuyla kavga ettiğimi görmemişsinizdir. Bana o maçta haksızlık yapıldığına inanıyorum. Çünkü henüz ilk maçıma çıkmıştım. Bir futbolcunun ilk maçında yuhalanması çok enteresan bir durum. Ben bunları unuttum artık. Hocamla da konuştum böyle şeylere alışık olmadığımı ve ilk defa böyle bir durumla karşılaştığımı söyledim. Hoca da bunları aşmam gerektiğimi ve profesyonel futbolcu olduğum için böyle durumlara hazırlıklı olmam gerektiğini söyledi. Psikolojim bozuk olduğu için belki de beni kadroya almadı...
Röportaj: Gülşah ERKAYA
Fotoğraflar: Güven SERT