Güncelleme Tarihi:
Sergen Yalçın ve Hakan Şükür Mehmet Demircan'a milli takım ve menajerlik sistemini değerlendirdiler. Ama değerlendirmelerinde öyle sert sözler kullandılar ki, hepsi gündem yaratacak cinsten...
***
SERGEN YALÇIN: Terim döneminde ne yaptık? Bundan kötüsü olabilir miydi? Fatih hocayı kötü lanse etmek için söylemiyorum. Hep başarılı olunmaz, bu doğal. Fakat hep Terim, hep Denizli. Artık yeter! Alttan gelen bir sürü hoca var. ‘Adam gibi biri’ni bulup getirsinler Milli Takım’a...
HAKAN ŞÜKÜR: Futbol Federasyonu Başkanı olsam, en basiti; birileriyle restoranda yemek yerken seçmem Milli Takım hocasını! Zorlanırım elbette. Çünkü en iyisini seçsen de; birileri öküz altında buzağı arayacak. Kim gelirse gelsin, buna hazırlıklı olalım. Ama şunu yapalım: Seçtiğimiz adamın arkasında duralım.
MEHMET DEMİRCAN: Milli Takım’a dönelim. 3 ay oldu, hocamız yok. Maç yok, ama 7 Şubat’ta kura çekimi var 2012’nin. Yerli mi yabancı mı tartışmaları sürüyor. Sergen Yalçın veya Hakan Şükür, Futbol Fedarasyonu Başkanı olsaydı kimi getirirdi?
SERGEN YALÇIN: Bu soruya cevap veremem.
ZAFER BÜYÜKAVCI: Yabancı yanına yerli konsepti doğru mu?
SY: Bence değil. Diyorlar ki kariyerli yabancı teknik direktör. Ne yapacaksın kariyerli yabancı teknik direktörü? Veya getirdiğin teknik adama kaç para vereceksin? Bugün Hiddink gelse kaça gelir?
MD: 8 Milyon Euro.
HAKAN ŞÜKÜR: 8’e gelmez.
SY: 10 milyon Euro ver getir, ne yapacaksın?
MD: 2012’ye katılacağım.
SY: Ne yapacaksın 2012’de?
MD: Şampiyon olacağım mesela.
SY: Bunlara gerek yok. Bu ülkede bir sürü teknik adam var. Getir adam gibi birini.
MD: Mesela?
SY: Kimi koyarsan koy. Yeter ki adam olsun. Etrafta ‘teknik direktörüm’ diye gezinenlerden değil de adam olanlardan birisini koy.
HŞ: Sergen doğru söylüyorsun ama bu sistemsizlik içinde o yerli teknik direktörü tokatlarlar. 3 maç sonra gönderirler. Adamın da değeri düşer.
Bizim hocalar nasıl kariyer yapacak!
SY: Evet, ama hep aynı isimler dönüp dolaşıp duruyor: Fatih Terim, Mustafa Denizli... Artık yeter! Aşağıdan gelen bin tane adam var.
MD: Adam gibi biri gelsin diyorsun.
SY: Ya düzgün birisini koy yani. Şimdi Fatih Terim döneminde ne yaptı Milli Takım? Bundan daha kötüsü olabilir miydi? Takım kendi kendine sahaya çıksa bu sonuç olurdu zaten. Bunları, Fatih Terim’i kötü lanse etmek için söylemiyorum. Tabii ki çok başarılı, değerli birisi, ama her yerde başarılı olacaksın diye bir kural yok ki. Başarısız da olabilirsin ve bu çok doğal. Rijkaard bile Hollanda’da küme düşürmüştü çalıştırdığı takımı.
MD: Genç, adam gibi adam biri gelsin diyorsun.
SY: Sağlam duruşu olabilecek adam gibi birini göreve getirsinler. Gerekirse iki teknik adam olsun. Fakat Yılmaz Vural-Abdullah Avcı ikilisi olmaz elbette. Çünkü genç jenerasyondan, birbiriyle anlaşabilecek birileri olsun. Yabancı birilerini de koyacaksan ‘kariyerli’ açıklamasını yapma. Çünkü senin teknik direktörlerin kariyerlerini İspanya’da Hollanda’da yapmadılar. Fatih Terim ve Mustafa Denizli kariyerlerini oralarda mı yaptı? Ülkemizde teknik direktörler nerede kariyer yapacak, nasıl başarılı olacak? Yabancı ülkede mi çalışacaklar mesela! Bu mantıksız bir açıklama. Kulüpler, Milli Takım’ın üzerinde
HŞ: Şimdi Sergen’e sorduğun soruya yanıt veriyorum. “Ben, Futbol Federasyonu Başkanı olsam...” En basiti; birileriyle restoranda yemek yerken seçmem Milli Takım hocasını! Fakat bu sistemsizliğin içinde ‘başarısız olursa beni de mahveder’ düşüncesiyle zorlanırım elbette ben de. Çünkü ben ne kadar iyi futbolcu olsam da, ne kadar iyi olanları seçtiğime inansam da; birileri öküz altında buzağı arayacak.. Ve mutlaka senin için ‘iyi değil’ diyenler çıkacak. Kim gelirse gelsin, buna hazırlıklı olalım. Ama şunu da yapalım: Seçtiğimiz adamın arkasında duralım. Bu ülkenin takımı, hepimizin takımı çünkü
ZB: Belki de dünyada sadece Türkiye’de milli takımın seyircisi yok!
HŞ: Ben de onu söyleyecektim. 3 tane büyük takımımız var. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş. Bu takımlar, Milli Takım’ın önüne geçmiş durumda. Neden? Çünkü müthiş bir vitrin oluşturmuş, büyük yıldızlar getirmişler. Fakat bunun ülke futboluna katkısı olmamış. Hatta senin yerli yıldızlarına zararları dokunmuş. Yabancılar yüzünden onları oynatamamışsın. Düşünün, bu ülkede milli takıma yükselmemiş bir futbolcuya 40 trilyon para veriyor Fenerbahçe. Oysa ki milli takım bir kriter olmalı. Obama’yı getirsen, yönetemez!
ZB: Nasıl bir kriter?
HŞ: Kazakistan maçından sonra Levent Kızıl’a da söyledim. Milli takımda oynamak cezbedici olmaktan çıkmış durumda. Artık ‘asıl hedef milli takım’ diyenler yok. Şimdi ‘asıl hedef Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş’ diyorlar. Kimse birbirini kandırmasın. Federasyon Başkanı’nı suçlamak değil bu, ama net olarak prim-mrim vermişsen çıkıp oynanıyor. Avrupa Şampiyonası’na bakın. Hangi maçta iyi futbol oynadık? Bir sistemimiz var mıydı? En iyi oynadığımız maç, Almanya maçıydı. Onda da kadro sakatlar ve cezalılar nedeniyle kulübeden oluşmuştu. Herkes iyi olsa, o takım sahaya çıkmazdı. Sahanın en iyisi de Uğur Boral’dı, ama Roberto Carlos gidene kadar kadroya giremedi Fenerbahçe’de. Uğur 300 bin Dolar alıyorsa, Carlos 5 milyon Euro alıyor. Kariyer için mi para harcayacağız, ülke futbolu için mi?
ZB: Türkiye’ye geldikten sonra Milli Takım’a çağrılan oyuncu yok neredeyse!
HŞ: Evet. Bakın göreceksiniz; Dos Santos milli takıma gidebilmek için ikinci yarının sonlarında gösterecek kendini. Adam, akıllı.
ZB: Ne olacak, nasıl düzelecek bu işler!
HŞ: Bırakın futbolu! Aynı durumu siyasete getirin. Kim abi dünyanın en güçlü ülkesi? Amerika... Obama’yı getir, Türkiye’yi yönetsin! Yönetsin göreyim abi, bakalım nasıl yönetecek! Her kafadan bir ses çıkan bir ülkede kolay mı bu iş!
1-2 OLAY ANLATIRIM, SOKAĞA ÇIKAMAZLAR
ZB: Yıllardır Galatasaray’ın mali durumunun kötü olduğu söylenir. Peki bu kadar transfer nasıl yapılıyor?
HŞ: Ben sana 1-2 olay anlatırım, ismi geçenler sokağa çıkamaz. Yok yok, çıkarlar. Çünkü düzen bu ve onlar yine kendilerini haklı çıkartırlar. Sen bunları yazarsın, onlar kahraman olur.
ZB: Galatasaray’da bir iddia var: Cevat Güler ile şampiyon olunurken, bir başkası almış teknik direktörlük primini!
HŞ: Demek ki o yapmış şampiyon! Konuşmayalım bunları. Ben çok iyi biliyorum geçmişi de bugünü de...
ZB: Tamam da ‘borç çok’ diyoruz; Keita, Elano geliyor.
HŞ: En fazla ne yapar bu kadro? Türkiye’de şampiyon olur. Bunlara ne kadar harcadın? 17 milyon Euro. Türkiye’de şampiyon olmak için bu kadar para harcamaya gerek yok. Ben kulüpleri değil, Türk Futbolu’nu konuşuyorum. Keitalar’ı, Elanolar’ı getirirsin; sonra da Milli Takım bu gruptan çıkar mı diye düşünürsün. Oyuncular memnun. Çünkü kontrat bedelleri sağlam. Yerliler de iyi kazanıyor. Yeter ki onlar kazansın, para ülkemizde kalsın. Yabancılar, Monaco’da falan bir bankada teminat istiyor. Adam İstanbul’da yabancı kartla yapıyor alışverişini, para bu ülkede kalmıyor.
GALATASARAY 26 FUTBOLCU ALDI. KİM HESAP SORDU?
SY: Neden hep Brezilya’dan adam alıyor Fenerbahçe.
MD: Menacer Figer’den dolayı olabilir! Hatta Aykut hoca birini beğenmiş, ama kulüp, ‘bunu alırsanız diğerini de alacaksınız’ şartını koşmuş diyorlar!
HŞ: Biz niye bunu yapamıyoruz? Corinthians, Carlos’u alırken biz de “Vederson’u da alacaksın” deseydik! Veya bonservis alabildik mi Carlos’tan?
MD: Bildiğim kadarıyla hayır.
HŞ: Bin tane oyuncu sayarım, gelirken de giderken de para ödediğimiz. Kim hesabını sordu? Ben Galatasaray’dan ayrıldığım sene 26 futbolcu transfer edildi.
SB: Hakan 26 futbolcu etmez mi!
MD: Galatasaray’ın en kötü dönemiydi.
HŞ: Öyle ama kim sorguladı bu paraların hesabını? Herkesin birbirine açığı var.
SY: Herkes kendi dümenine oturmuş gidiyor. Bu işten ekmek yiyenler, para kazananlar. Herkes herşeyi biliyor, ama kimse konuşmuyor. Sorulduğu zaman da “Aaaa! Hayatta olmaz böyle bir şey” diyorlar.
1 liralık adamı 8’e sat, yalıda yaşa!
HŞ: Menacerspor’un etkisi çok Türk Futbolu üzerinde. Bu 2-3 kişi tarafından daha söylendi. Bugün yetkisi olan da var, olmayan da. Yalılarda oturanlar menacerler de var.
MD: Yalılar mı?
HŞ: Yalılar tabii. Ben bir çok menacer tanıyorum çok büyük paralar kazanıp yalılar da oturan.
MD: Ben tanımıyorum.
HŞ: Ben bir ara söylerim o menacerleri. İçlerinde ‘yönetici kasaları’ olanlar bile var.
MD: Sergen, senin menacerin kimdi futbolculuk döneminde?
SY: Yoktu.
MD: Hakan senin menacerin?
HŞ: Benim de yoktu.
ZB: Galatasaray’dayken vardı sanki?
HŞ: Hayır hayır, yoktu.
SY: Bizim dönemimizde ‘menacerlik sistemi’ bu kadar oturmamıştı. Aslına bakılırsa oyuncular için önemli bir sistem. Biz, boş mukaveleye imza atardık.
HŞ: Ama bu sistemde de bedava oyuncular için 8 milyon Euro ödeniyor!
2009'UN EN ÇOK OKUNAN HABERLERİ