Güncelleme Tarihi:
Yurtdışında kendine yer edinmek için uğraşanlar, Türkiye'de bir sektör yarattılar: Dış ülkelere açılma sektörü. Bir kolu şarkıcılar, bir kolu oyuncular. Ama bunun bir de futbolcusu var, modacısı var, hatta ünvan alarak yurtdışına yerleşenleri var...
Dikkat ettiyseniz, son zamanlarda ülkemizde meşhur olan herkesin ilk sözü, ‘‘Tek hedefim yurtdışına açılmak’’ oluyor. Bunun sebebi de aslında çok basit: Genel olarak dünya çapında bir star olma hayalleri kuruyorlar. Tarkan'ın dünyaya açılmasıyla başlayan bu furya, hızla büyüyerek ve yaygınlaşarak bugüne geldi. Şimdi, sanatçılar için hedef, Avrupa'da ve Amerika'da isim yapmak. Oyuncular Hollywood düşleri kurarken, şarkıcılar da müziğin dünya çapındaki sesleriyle aynı sahneleri paylaşma hayalleri içindeler. Spor dünyasında bile var bu çekişme. Şöyle ki, basketbolcular NBA hayalleri kuruyorlar, futbolcular da en iyi yabancı takımlara transfer düşleri... Hayal dediysek, bunu başaran pek çok isim de var tabii ülkemizde. Zaten onların sayesinde bu hayaller bir sektör haline geldi. Artık giden gidene. Kimi yabancı şehirlerde klip çekerken, kimisi de oraya yerleşip çalışmalarını sürdürüyor...
Şarkıcılar işi götürdü
Dışa açılma sektörünün ilk temsilcileri, tabii ki şarkı söyleyenlerden oldu. Türkiye'de büyük bir hayran kitlesine sahip olan Tarkan, yaklaşık beş yıl önce terk-i diyar eyleyip, okumak için Amerika'ya yerleşti. Ama ne yerleşme... Orada okula devam ederken, bir yandan da müzik çalışmalarına devam etti. Hem Amerika'da, hem de Avrupa'da adını duyurdu. Biz de Türk milleti olarak göğsümüz kabararak izledik onun başarılarını. Çıkmadığı ülke televizyonu kalmadığı gibi, konser vermediği yer de kalmadı. Yani, Tarkan bu işte başı çekti. Ardından Mustafa Sandal geldi. Sandal, ‘‘Araba’’ şarkısını Fransız'larla işbirliği yaparak orada da sattı. Bütün Fransız'ların diline dolanan bu şarkıyı, ‘‘Aya Benzer’’ izledi. Oralara gitti, konserler bile verdi. Ama en çok ilk şarkısı ‘‘Araba’’yla tutuldu. Sezen Aksu da son yıllarda çok moda olan bu dışa açılma olayının bir kolunu tuttu. Yunanistanlı dostlarıyla verdiği konserler, birlikte söylediği şarkılar çok sevildi. Aksu'nun Yunanistan'a gittiği kadar, onlar da buraya geldiler. Kendiliğinden bir müzik-dostluk elçisi haline geldi Aksu. Sonrasında, müziğin genç seslerinden Pınar Aylin, ‘‘Yalan Rüzgarı’’ dizisinin Michael Damian'ıyla birlikte bir ‘‘Bekletme’’ şarkısında düet yaptı. Yakışıklı Damian ile Aylin'in şarkısı, çok tuttu, çok sevildi. Dünya listelerinde yer bulamasa bile, Türkiye'de geçen yazın şarkısı olarak yer buldu kendine.
Ancak bu sektördeki en büyük gelişme, dünyanın en yakışıklı ve en karizmatik erkek şarkıcısı olarak bilinen Ricky Martin'in, Sertab Erener'le düet yapması oldu. İkisi de aynı müzik şirketine bağlı olan sanatçılar, geçtiğimiz sene ‘‘Private Emotion’’ isimli şarkıyı birlikte söylediler. Şarkı, Martin'in albümünde de yer aldı, hatta klibi bile çekildi. Son olarak ise, fantazi müzik dalında iddialı olan Emrah, ‘‘Ya Hey’’ isimli yeni şarkısının klip çekimleri için Paris'i seçti. Eyfel Kulesi'nin altında yapılan çekimlerde, bütün hünerlerini sergileyip kendini gösterdi.
Bu arada, Türkiye'de çekilen kliplerde de bir yabancı manken kullanma modasıdır sürüyor: Özellikle erkek şarkıcılar, yanlarında bilumum yabancı kadın mankenlerle dans ede ede klip çekiyorlar. Bu furyanın son temsilcisi ise, şu sıralar çok tutulan ‘‘Yalanın Batsın’’ şarkısının klibinde zenci bir erkek mankenle dans eden Hande Yener oldu...
Modacılar, sporcular ve ünvanlılar
Modada Türk isimlerinin dünya çapında yer etmesi, aslında Cemil İpekçi'yle oldu. İpekçi'nin kreasyonları dünya jet-setinin üzerinde görülmeye başlanınca, ardı arkası kesilmedi bu durumun. İngiltere'de Hüseyin Çağlayan adı yeri göğü inletti. Defilelerinde kullandığı dekorlar, dünya basınının ilgisini çekti. Modanın Viyana ayağını ise, Atıl Kutoğlu tuttu. Klasik çizgilerde tasarladığı gece kıyafetleri, Viyana sosyetesinin pek hoşuna gitti. Bu arada, Paris'te ve Japonya'da da Dice Kayek rüzgarları esiyor. Minimalist tarzın temsilcisi Dice Kayek, defileleriyle çok gündemde... Fransa deyince, Fransız Büyükelçimiz Sönmez Köksal'la evlenerek Paris'e yerleşen Filiz Akın'ı unutmamak gerek. Bir zamanlar Türk sinemasının en güzel kadını olarak kabul edilen Akın, şimdilerde dünyada zarifliği ve hanımefendiliğiyle tanınan bir büyükelçi eşi. Ondan evvel, ünvan alarak yurtdışına açılan isim ise, Güngör Bayrak oldu. Bir Fransız kontuyla evlenerek ‘‘Kontes’’ ünvanını alan Bayrak, uzun müddet orada yaşadı. Şu sıralar bu durumun son örneğini, Yunanlı doktor sevgilisiyle birlikte olan Nükhet Duru veriyor. O, bu ilişkiden bir ünvan kazanamıyor ama olsun, dostluklar pekişiyor.
Bu arada, mankenlikten ünvanlı olan Didem Erol da, ünlü doğu sporları ustası Jackie Chan'le bir filmde oynamak üzere. Hem de Hollywood'da çekilecek olan bir filmde. Aslında kimin oynayacağı şu sıralara bir muamma halinde çünkü, manken Tülin Şahin de aynı rolün ona da teklif edildiğini söylüyor. Dışa açılma sektöründe kim öne geçecek, hep beraber göreceğiz. Ama bu, Erol'un ilk yabancı filmi değil. Çünkü genç manken daha önce David Carradine ile birlikte ‘‘Verici’’ isimli filmde rol almıştı...
Tabii ki sektörün genişlemesi her alana yayılıyor: Şöyle ki, spor dünyasında da dışa açılımlar hız kazanmış durumda. Basketbolculardan Efesli Hidayet Türkoğlu NBA'e geçiş yaparken, aynı takımdan İbrahim Kutluay da Yunanistan'a transfer oldu. Futbolcularda ise durum daha değişik: Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim ve yardımcısı Müfit Erkasap, İtalya'nın Fiorentina takımına geçtiler. Ve böylece, bu ikili dış ülkelere açılan ilk Türk antrenörler olarak tarihe geçtiler. Galatasaray'ın golcüsü Hakan Şükür de İtalya'nın İnter takımına transfer oldu. Aynı takımdan Arif, Fenerbahçeli Tayfun ve Boliç de, İspanya yolunu tuttular...
Sporda atılım hali
Türkiye’de dışa açılma sektöründe şarkıcılar kadar sporcular da önü çekiyorlar. Fatih Terim, yurtdışına açılan ilk Türk antrenör ünvanını alırken, futbol camiasından birçok isim de yabancı klüplerle anlaşıp transfer oldular. Aynı şekilde, basketbol dünyasından da birçok isim, dış ülkelere açılarak oralardaki takımların oyuncusu oldular. Tabii ki, en çok sözü edilen, NBA’e transfer olan Hidayet Türkoğlu oldu...
Sektöre konser katkısı
Tabii ki dış ülkelere açılmanın en güvenli ve en kolay yolu, oralarda konser vermek oluyor. Müziğin her dalından birkaç kişi, muhakkak senede bir ya da iki kez konser vermek için yurtdışına gidiyor. En fazla gidenler ise, Nadide Sultan, İbrahim Erkal, İbrahim Tatlıses, Muazzez Abacı, Haluk Levent, Aydın ve Muazzez Ersoy. Bu arada, Güher-Süher Pekinel kardeşler de, yurtdışında yaşayıp, konserlerini de orada veriyorlar. Bir de olaya Yılmaz Erdoğan unsuru ekleniyor: O da stand-up şovlarını Amerika dahil dünyanın dört bir yanında sergileyerek ününe ün katıyor...