Metin Sertoğlu: Yasal dönem

Güncelleme Tarihi:

Metin Sertoğlu: Yasal dönem
Oluşturulma Tarihi: Mart 27, 1999 00:00

Metin SERTOĞLU
Haberin Devamı

Denizlerde ve içsularda ticari amaçlı su ürünleri avcılığını düzenleyen 1999-2000 av dönemine ait 33/1 numaralı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Sirküleri, 21 Şubat 1999 tarihinde resmi gazetede yayınlandı. 1 Nisan 1999 ile 31 Ağustos 2000 tarihleri arasını kapsayan sirkülerle, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü'nce bir takım yasak, sınırlama ve yükümlülükler getirildi.

Tarım Bakanlığı Su Ürünleri Genel Müdürlüğü, her yıl yaptıkları ciddi araştırmalar sonucunda bu kararları alıp, ilan ediyorlar. Peki bu yasaklara uyuluyor mu? İşte çarpıklık burada başlıyor. Zira programlı bir biçimde kaçak balıkçılık, durmak durulmak bilmiyor. Böylece avlanan balıklar tezgaha konmadan, el altından turistik otellerin ikram büfelerinde baş köşeye oturtulurken, vergi kaçakçılığına da çanak tutuluyor. Yasaklara aldırmaksızın Trol ve Gırgır tekneleri denizlerimizde cirit atıyor, yüksek voltajlı lambalarla donatılmış irili ufaklı tekneler, kıyı sularımızı bayram yeri gibi aydınlatıp balıkları ağlara dolduruyor. Bu yıl yasaklanan ‘‘Eğri Bıçak burnundan, Sivrice koyunun batısında kalan derin su kısmının’’ tekrar ışıklı avcılığa açılması için gırgırcılar teşkilata baskı yapıyor, balıkların yumurta dökme zamanıymış kimin ne umurunda! Her yıl olduğu gibi Çeşme burnundan Kaş'a kadar olan sahil şeridi Ege'ye mi, yoksa Akdeniz'e mi dahil edilmiş, yine belli değil! Anlaşılan turistik tesisleri adına Muğla Koruma Kontrol Baş Mühendisliği tarafından kurtarılmış bölge ilan edilmiş!

AKYA BALIĞINA HÜCUM!

Nisan ayına girişle birlikte Karadeniz'li balıkçılar tarafından; hızlı bir şekilde (Latincesi Seriolo-Dummerll) olan kuzu veya Akya olarak anılan, daha ziyade Fethiye civarında yumurta bırakmaya gelen 6 ila 20 Kg. arasındaki bu balıklara hücum başlatılıyor. Su Ürünleri Koruma Teşkilatı etkisiz kalırken, tek korkuları Sahil Güvenlik Teşkilatı oluyor. Onlar da hangi göreve koşturacaklarını bilemiyorlar, düşmana mı, kaçakçıya mı, deniz trafiğine mi? Akşama kadar turlayıp, yorgun argın limana bağlanıyorlar. İşte kaçak balıkçılık da bundan sonra başlıyor! Hantal Sahil Güvenlik botu demir alıp açılana kadar, balıkçılar da sabahın köründe ağları toparlayıp malı götürüyor! Ancak bu yıl durum biraz daha farklı. Yeni, süratli, küçük botlar ile, helikopterler devreye sokuluyor. Kaçak balıkçılığa pek fırsat verilmeyecek gibime geliyor.

Karadeniz ve Marmara denizinden sonra, Ege ve Akdeniz'de de, devletin yanlış ve yanlı politikası sonucunda, su ürünlerimiz tükenme noktasına gelmiştir. Zira devlet teşviki ile donatılan 12 bin civarındaki irili ufaklı balıkçı tekneleri, senede 650 bin tona yakın su ürününü avlamakta iken bu rakamın yarısı kadar bile üretime fırsat verilmemektedir. Borç batağı içindeki tekne sahipleri, gırgır ve trollerle kıyılara kadar yaklaşıp, denizlerin dibini kazırken, denetimler de pek caydırıcı olmamaktadır. Büyük balık küçük balığı yutar da büyük balıkçı küçük balıkçıyı yutamaz mı? Nitekim büyük teknelerin siyasi etkisinde kalan, Tarım Bakanlığınca önümüzdeki sezon küçük balıkçı tekneleri ‘‘tratalara’’ avlanma yasağı getirilmek isteniyor. Küçük balıkçı da büyük balıkçılığa yutturuluyor. Amatör balıkçılar ise kader kurbanı, kendi nafakasını denizlerden ziyade balık hallerinde, pamuk eller cepte arıyor!



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!