Metin Sertoğlu: Kendinde hak görenler

Güncelleme Tarihi:

Metin Sertoğlu: Kendinde hak görenler
Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2000 00:00

Metin SERTOĞLU
Haberin Devamı

9 Eylül olaylarından sonra İstanbul'u terk edip Yunanistan'a yerleşen bir çok okurum var, kendilerinden sık sık mektup alıyorum. Bunlar arasında Niko Constantin adında fanatik bir avcı okurum var ki, almış kalemi eline yazıyor da yazıyor! Hoş sohbetle başladığı mektubunun sonlarına doğru lafı döndürüp dolaştırıp İsa peygambere getirip, bendenizi de Hıristiyan olmaya davet ediyor. Yaşı hayli ilerlemiş olmasına rağmen hala İstanbul için yanıp tutuştuğu besbelli. Son mektubunda yarım asır öncesi başından geçen ilginç bir olayı anlatmış. İstiklal Caddesi'nde esnaflık yapan bay Niko, av teskeresini yenilemek için evraklarını tamamlayıp Beyoğlu Emniyet Amirliği'ne götürmüş. Aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen bir türlü teskeresine kavuşamayan Niko, nedenini öğrenmek için binbir güçlükle Amir beyin karşısına çıkmayı başarmış. Amir kendisine asık bir surat, sert bir ifade ile adını soyadını sormuş! Soyadının Constantin olduğunu işitince; oturduğu yerden fırlayıp, ‘‘Defol karşımdan git, soyadını değiştir de gel karşıma’’ demiş! Çaresiz Niko araya hatırlı dostları koyarak av teskeresini almış almasına da, ancak teskeresine soyadının İstanbullu olarak yazılmasına karşı koyamamış.

KIRSALDA GEZİNTİ!

Günümüzde kimsenin adına sanına bakan yok, yasal ve bağış olarak toplam 70 milyon lirayı bastıran, av teskeresini alıyor. Ama iş, bu yıl için ödenmesi gereken 5 milyon liralık avlanma bedeline gelince çoğunluk yan çiziyor. Teskereli 2 milyona yakın avcı varken, sadece 20 bini Orman İdaresi'ne bu yasal yükümlülüğünü yerine getiriyor. Soran sorgulayan olmayınca da kendini uyanık sanan eli tüfekliler kanun ve yönetmeliklerin boşluklarından faydalanmayı kendilerinde hak görüyor. Şöyle ki; av teskeresi yerine, hiçbir masrafı bulunmayan, bir defaya mahsus verilen, ‘‘Tüfek sahiplilik belgesi’’ ile avcılık yapılıyor! Bu belgeye sahip kişiler, yasanın verdiği yetkiye dayanarak kılıflı tüfeğini aracının bagajında taşıyıp, kırsal kesimlerde çıplak dolaştırıp atış talimleri yapabiliyor! Adamın avcılık yaptığını tespit etmek ne mümkün! Avlanıp vurduğu hayvanları haliyle, beraberindeki teskereli arkadaşlarının torbasına dolduruyor. Bu tür avcılığın adı da kırsalda gezinti oluyor! Kasaba ve köylerde ise durum daha farklı, her ne şekilde olursa olsun, belge melge hak getire! Kamyonetler dolusu kayıtsız, faturasız pompalı yarı otomatik av tüfekleri, ‘‘tüfek affı çıkacak’’ aldatmacası ile ucuz fiyatla, peynir ekmek gibi teneşire vade satılıyor!

İçişleri Bakanı Sn.Sadettin Tantan'ın bu fırsatçılara geçit verdirmeyip, aldıracağı önlemlerle kaçak tüfek satışını, kırsal alanlarda bulundurma belgesi ile tüfek taşınmasını, dolayısıyla kaçak avlanmaya çanak tutulmasını acilen durdurtması gerekiyor! Bulundurma ruhsatlı bir tabancanın mekandan veya işyerinden diğer bir yere nakli, Emniyet makamlarından alınacak izinle nasıl oluyorsa, aynı uygulama yasaları ayrı da olsa, av tüfekleri için konamaz mı? Bu konuda evvelce alınmış Milli Güvenlik Kurulu kararları üzerini küllendirmeye kalkışanlardan bunların bir gün hesabı sorulmaz mı?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!