Güncelleme Tarihi:
Milli Parklar Genel Müdürlüğü sayısını hatırlamakta zorlanacağım bilimsel adı altındaki toplantılarına bir yenisini daha ilave etti. 27-28 Ekim tarihleri arasında Ankara'da bir araya gelindi. Prof. Sn. Uçkun Geray'ın başkanlık ettiği toplantıya ayrıca Orman Fakültesi'nden dört öğretim üyesi de katılırken, Milli Parklar Genel Müdürü Sn.Hüsrev Özkara ve kurmay ekibi, sessiz sedasız bir şekilde birleşimin ev sahipliğini yaptı.
Resmi kuruluşların dışında iki ayrı vakıf başkanları Büyükelçi Süha Umar ve M.Emin Bora, BAM Avcılık Derneği'ni temsilen Mahmut Kulein, Erenköy Avcılık ve Atıcılık Derneği Başkanı Tekin Aykut ve İzmir'den davetsiz gelen bir misafir her kim ise! (çağrılmadık yere davulcuyla zurnacı gider, özdeyişini hatırlattı) sivil toplum örgütleri adına hazır bulundular. Gündem değiştirilerek, TBMM'ye gönderilen yeni Avcılık Kanun Tasarısı üzerine görüşmeler başlatıldı. Sn.Uçkun Geray'ın hatalı olduğu kadar da taarflı yönetimi bir takım usulsüz konuşmalar ile yerli yersiz sataşmalara çanak tuttu. Her zaman olduğu gibi federasyondan ve şahsımdan başka yazacak ve konuşacak bir takıntısı olmayan Mahmut Bey yine kendinden menkul kel alaka laflarla insanları bıktırdı. Ben de kendisine, ‘‘Bu toplantıya Alman Başkonsolosluğu'nun katılıp harcırahınızı aldığınızı, ayrıca konsoloslukça bu hizmete bir de şoför tahsis edildiğini söylediniz. Hangi ülke adına burada bulunuyorsunuz’’ diye sordum. Lafı evirdi çeviri, ne söylemek istediği pek anlaşılamadı. Belki bu konuda Alman Başkonsolosluğu tarafından bir açıklama yapılır.
SUSURLUK BENZETMESİ
Şahsımın TC Devleti'nin bir Federasyon başkanı olarak bu toplantıda bulunduğunu söylememin ardından bir çatlak ses de silahçıların temsilcisi olarak tanıdığımız vakıf başkanı M.Emin Bora'dan çıktı! ‘‘Devlet lafını etmeye devam ederseniz ben de size Susurluk derim, yüzünüz kızarır’’ dedi. Benden daha atik davranan Büyükelçi Süha Umar derhal özür dilemesini, aksi halde toplantıyı terkedeceğini söyledi. Başkan beyefendi hiç istifini dahi bozmadan, sanki bu devletin bilimadamı değilmiş gibi! Süha Bey'in salonu terkedişine seyirci kaldı. Hayretime giden durum ise dergi ve kitap satmak için hergün devletin kapısını çalacaksın, devletin aracı ile ülkeyi dolaşacaksın, oturup çorbasını çayını içip karnını doyurduktan sonra yine devletin salonunda devletin masasında devletin suskun memurları önünde, ‘‘Devleti çete yapacaksın!’’ Bu şaşkına ne söylenir. Haram olsun bu devletten yediğin nimetlere, içtiğin sulara, gezdiğin meralara ve avladığın hayvanlara denir.