Metin Sertoğlu: Hezeyan

Güncelleme Tarihi:

Metin Sertoğlu: Hezeyan
Oluşturulma Tarihi: Şubat 14, 2001 00:00


Metin SERTOĞLU
Haberin Devamı

Milli Parklar Genel Müdürü Hüsrev Özkara, şahsına ve teşkilatına yönelttiğim somut kanıtlara dayalı eleştiriler için bir dostumuza dertlenmiş. Makalelerim için ‘‘Yazmayla kağıtlar tükenmez, ne yazarsa yazsın umrumda değil’’ demiş. Sn. Nami Çağan'ın da kendisine, benim hezeyan içinde olduğumu söylediği dedikodusunu yapmayı da ihmal etmemiş! Hemen sözlüğü açıp baktım. Hezeyanın karşılığı, saçmalama, sayıklama ve sabuklama olarak yazılmış! Şaşırıp kaldım, Sn Bakan neden şahsıma bu ifadeyi kullansın! Kendilerinden hiçbir talebim olmamış, Ankara Kolejli bir ağabeyi olarak da, saygı ve sevgide bir kusurum olduğunu sanmıyorum. Başarılı hizmetlerine alkış tutmak da görevimiz olduğuna göre, neyin hezeyanı içinde olduğumu anlayamadığım gibi, teşkilatı ve görevlileri hakkında yaptığım haklı eleştirilerin, siyasi sözlük karşılığının ‘‘hezeyan’’ olduğunu da sanmıyorum.

KANATLANAN MİLLİ SERVET

Silivri civarına sıf bana inat, birilerine ise kıyak, hem de gelecek sezon avcılardan para istemeye yüzümüz olsun, aldatmacasıyla salınan 1000 civarı çil keklik ve sülünler için, bu iş kış kıyamette yapılmaz, bir teki dahi sağ kalmaz demiştim. Nitekim tasamda ne kadar haklı olduğum meydana çıktı. Ricamız üzerine salınan hayvanların peşine düşen İstanbul Atıcılık ve Avcılık Kulübü Başkanı Sn. Fikret Kurtuluş ve arkadaşları, beraberlerinde usta köpekleri ve köylerden aldıkları kılavuz avcılarla, yörenin en ücra köşelerine girmişler, ne hazindir ki bir tek çil kekliği ve sülünü görememişlerdir! İfadelerine göre; çevrede uçan bol miktarda (avcı kuşlara) doğan, şahin, çaylak ve kartala, yerde taze çakal ve tilki izlerine, yolunmuş çil tüylerine ve boş avcı kovanlarına rastlamışlardır. Ayrıca çillere yem olarak konulan yemliklerden yaban domuzlarının afiyetle karınlarını doyurduklarını yine taze izlerinden gözlemişler.

BELGELİ FERYATLAR

Öte yandan 3 adedi, Gaziantep Hayvanat Bahçesi'ne satılırken, bilgisizlik ve sorumsuzluktan 3 adedi de öldürülen yaban koyunlarını dile getirdim. Alınan narkotik tüfeklerdeki usulsüzlüğü yazdım. 30 milyar liraya yağma ettirilen, tabiatı koruma ve SİT alanı ‘‘Akgöl’’ sazlarının, 1998 yılında olduğu gibi bilinen ve tanınan sicili bozuk kişilere peşkeş çekilip, ciddi rant ikram edildiğini ihbar ettim. Kandırılıp bu sazları kesen köylülerden ve bazı orman teşkilatı mensupları da dahil 35 kişinin Ereğli Ağır Ceza Mahkemesi'nde halen yargılandıklarını hatırlattım. Bütün bunları kafadan uydurmayıp, yapılan belgeli ihbarları değerlendirip, tüyü bitmemiş yetimin hakkını korudum. Doğaya sahip çıkıp, yaban varlıklarına kucak açtım. Genel Müdür Hüsrev Özkara'nın dediği gibi yazmakla sayfalar tükenmez ama, bu işin suçlularını tüketecek biri bir gün mutlaka ortaya çıkar! Şayet yazılanlar Genel Müdür'ün, Sn Bakan'ın ifade ettiğini söylediği gibi bir ‘‘hezeyan’’ ise, bu benim değil; toplumun, doğanın ve yaban varlıklarının hezeyanıdır. Benim görevim ise kalemi elime alıp, sesimi duyuracağım yere kadar, avazım çıktığı kadar feryat etmektir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!