Güncelleme Tarihi:
Mart ayının sonunda İzmir'de ve Adana'da av ve yaban hayatı panelleri düzenlendi. Doğrusu bu konularda giderek artan ilgi umut vericidir. İzmir toplantısı Orman Bakanlığı APK Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştı. Benim de hazır bulunduğum bu toplantıya Prof. Uçkun Geray başkanlık etti. Atıcılık ve Avcılık Federasyonu ile birlikte ülkemizde yaban hayatı ve avcılık konularında ciddi çalışmalarıyla bilinen Av ve Yaban Hayatı Vakfı, Doğal Hayatı Koruma Derneği, Avcı Eğitim Vakfı gibi saygın sivil toplum örgütleri ve uzman kişiler katıldılar.
Sessizlik ve ilgisizlik
Bu sayede hiç olmazsa konuşmacılar ve dinleyiciler arasında gereksiz atışmalar ve uygarlık dışı dalaşmalar olmadı. Katılımcılardan birkaç kişi hala bozuk plak gibi federasyonun parçalanması, kamu arazilerinin özel avlak yapılması görüşlerini tekrarlamalarına sahne olan toplantıda, Avcılıktan Sorumlu Milli Parklar Genel Müdürlüğü sessizliğini ve ilgisizliğini hiç bozmadı.
Adana paneli ise; valiliğin himayesinde yıllardır Turacın katledilmesine, sulak sahalarda Mekelerin canlı canlı boyunlarından tutulup, fırıldak gibi döndürülmesine, baraj göllerinde sürat motorlarıyla ördek avı yapılmasına seyirci kalan Seyhan Avcılar Kulübü tarafından düzenlendi. Silah tacirlerinin temsilcilerinin perde arkasından yönettiği amigoların, avcıların usulsüz hareketlerine dikkat çeken tek konuşmacıyı yuhalamak için salona doldurulduğu bu toplantıda, olanların hangisini anlatalım? Yasa dışı avcılığı heyecanla savunan Kulüp Başkanı Dr. Cüneyt'i mi? ‘‘Anadolu Pars'ının önemi yoktur, Almanya'da avcılığın kuralı önce vurup, sonra bakmaktır’’ diyen profesör mü ? Yoksa, çağrılı olmadığı için toplantıda bulunmayan bir saygın sivil toplum örgütünün, devleti temsil görevi yapan bürokrat başkanı hakkında hakarete varan ileri geri konuşmaları ve bunlara seyirci kalan Orman Bakanlığı yetkilileri mi ?
Ya yıllardır yaban hayatını koruduğu izlenimini verdiği için kamuoyunda puan toplayan ve bizlerin de takdirini kazanan bir eski siyasi müdürün orada olmasına ne buyurulur? Acaba oradaki görevi, toplantı sonunda karşı görüşte olanları zorla susturmaya çalışarak hazırlanan bildiriye, ‘‘Avlakların köy tüzel kişiliklerine devri’’ parlak fikrinin girmesini sağlamak mıydı?
Zorbalar işbaşında
Milli park girişleri mafya bozuntularına verilip, nice aklı başında insanın çektikleri fotoğrafların karşılığında para vermedikleri için dayak yemelerine yol açan bu uygulamanın, şimdi de gerçek avcıların her gittikleri yerde köy zorbalarından kötek yemeleri mi sağlanmaya çalışılmaktadır? Yoksa, kestane ağaçlarını köylüye veren partisinin genel başkanına yaranmaya, hem de Seyhan Avcılar Kulübü'ne tahsisi istenen ormanlık alanın verilmesine öncülük etmek miydi? Bildiriye giren, ipe sapa gelmez fikirler yanında, kamu arazilerinin avlak olarak kişilere tahsisine ilişkin paragrafları da dikkate aldığımızda yine takke düşmüş, pırıl, pırıl kel görünmüştür. Ve gerçek avcılar, hala başlarında dolaşan felaketin pek farkında değildirler. E, GÜZEL...