Güncelleme Tarihi:
21 Ağustos 1999 Cumartesi günü yeni av sezonu açıldı. Birinci grup av hayvanlarından bıldırcın, üveyik dışında kalan, kınalı keklik ve tavşan avı 17 Ekim'de başlıyor. Çil keklik bu yıl da yasak kapsamına alındı! Avcılar yeni sezona tatsız girdiler. Deprem felaketinden haliyle etkilenmiş olmalılar ki, Ankara civarında yapılan kontrollerde, denetim ekipleri avcıya pek rastlayamamış, meraları bomboş bulmuşlar. Bütün av bayramları iptal edilmiş, besbelli avcının kalbi de deprem bölgesinde atıyor, yüreği dağlanmış kan ağlıyor. Elinde tüfeği önünde köpeği ile dağ bayır dolaşmayı içi almıyor, ayakları bir türlü derman bulmuyor.
Avcılık artık özlemini çektiğimiz kıvama gelmeye başladı, eli tüfekliler gerçek avcılar arasından şutlandı, öldürmek duygularına gem vuruldu, kalpler üretime ve korumaya çevrildi. Ankaralı avcı dostum Levent Sükan telefonla arayıp, yapılan denetimlerde suçluya rastlamamalarının keyfini dile getirdi. Haymana Avcılar Kulübü Başkanı Salih Yağız ile 2. Başkan Mehmet Sakarya'nın jandarma nezaretinde yaptıkları çağdaş denetimlerden söz etti. ‘‘Seni anlamaktaki gecikmenin arızasını, tez onaracağız. Meraklanma sen’’ diyerek benim de gönlümü almasını bildi.
CAYIR CAYIR YANARKEN
Avcılar yaban varlıklarına sahip çıktıkları gibi doğayı da üstlenmeye başladılar. Anız yangınlarından yakınıyorlar, ‘‘Her taraf cayır cayır yakılıyor. Muhtarlar, kaymakamlar ve jandarma niçin seyirci kalıyor? Suç ortada kapkara dururken, suçlular neden hak ettikleri cezaya çarptırılmıyor!’’ diye haklı olarak sitem ediyorlar. Anız yakmak 4 ayrı kanun ve yönetmelikler tarafından yasaklanmıştır. Suçluların gereğinde Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre cezaya uğratılacağının bilinmesine rağmen, vali ve kaymakamlara bu konuda defalarca gönderilen talimatlar neden sümen altı ediliyor, kapkara kül olmuş çevreyi seyretmek acaba kendilerine daha mı keyif veriyor? Bu sorumsuzluğu içime sindiremiyor, sporcu dostum Sn. Sadettin Tantan'dan yardım diliyorum!
Geçen haftaki yazımın başlığı, ‘‘Boş lafa, boş kağıt’’ olması gerekirken, harf kayması nedeniyle ‘‘Boşlara boş kağıt’’ olarak yayınlanmıştır, düzeltirim. Öte yandan adetleri milyonları bulan avcıları ve av sektörünün temsilcilerini, deprem felaketzedeleri için Türk medyasının başlattığı, ‘‘Bir tuğla da sen koy’’ kampanyasına katılmalarını tekrarlıyorum. Yapılacak bir kolon fişek karşılığı bağış tutarı, birlik beraberlik coşkusuyla çığ gibi kabaracak, çok insana derman verip, yaraları biraz olsun saracaktır. Adetleri 1400 olan kulüp başkanlarını bu insani ve vicdani göreve davet ediyorum. İstanbul'da en büyük hasara uğrayan semt adının AVCILAR olması bizlere manevi bir sorumluluk vermiyor mu? Kocaeli ve Adapazarı illerimiz, avcıların en yoğun olduğu bölgemiz değil mi? Madem ki böyledir, daha ne bekliyoruz? Önümüze çıkan, istenmeyen bu elim olayın acılarını paylaşarak, tanıtalım kendimizi, haydi avcılar gösterelim gerçek yüzümüzü.