Güncelleme Tarihi:
Korkuyorum Sn. Fikret Ünlü'ye nazar değecek diye. 22 senelik federasyon başkanlığım döneminde, 17 spordan sorumlu bakanla çalıştım. Her birisinin ayrı ayrı özellikleri ve güzelliklere vardı. Yürekleri hep spor için çarptı. Henüz çok kısa bir dönem olmasına rağmen Sn. Fikret Ünlü daha şimdiden ustalarından icazeti aldı. Ben bu işe siyasi gözlüklerinden ziyade, sporcu, hem de keskin nişancı gözüyle bakıyorum.
Şöyle spor alanlarına yüzümü çevirdiğim zaman Sn. Ünlü ile hep göz göze geliyorum. Bir bakıyorsunuz, havuzda ‘kelebek’ yüzüyor, bir bakıyorsunuz, Ağrı Dağı'nın, Erciyes'in yamaçlarında ise ‘‘kayak kayıyor.’’ ‘Boğaz Köprüsü’nü karşıya geçemezsiniz' diyorsunuz, neredeyse Asya Maratonu'nda ipi göğüsleyecek. Ekrana bakıyorsunuz, Atina'da haltercilerimize moral veriyor. Öte yandan, dünya güreş otoritelerini karşısına almış, sporun genel tanıtımını ve güreşin tarihçesini, eline tutuşturulmuş bir kağıt olmadan anlatıp, cihan şampiyonu olmuş gibi binlerce izleyiciden ayakta alkış topluyor.
GÜRÜLTÜYE PABUÇ ÇIKARMAZ
Geçmişte kendisiyle ava giderdik. Nişancılığını gören, kendisini kırk yıllık avcı sanır. Hele dağda, bayırda peşine düşenin vay haline. Yorulup, soluklanmak nedir bilmez. Bakanlığı da böyle yürütüyor. Deprem bölgesine ilk önce varıyor, en kritik toplantılarda çanak tutulan soruları cesurca cevaplıyor, bu hizmet koşturmacasını kesinlikle kendine siyasi malzeme yapmıyor. Futbol işine gelince; bunaltılıyor ama renk vermiyor. Kendisi de bu açmazın farkında. Eminim, kayakçılıktaki kıvraklığını, futbolda gösterse, sorun kalmayacak ama siyasette kıvırmasını pek bilmiyor. Ben kendisini iyi tanırım, kararlarını sağlam vermeye meraklıdır. ‘‘Hayır’’ dediğinde mümkün değil ‘‘evet’’ demez, gürültüye de hiç pabuç bırakmaz! Ayrıca, Türk sporu da sadece futbol anlamına gelmez, varsın başkan Ulusoy kendisiyle küskün kalsın, diğer 37 federasyon başkanından gelecek hizmetin onuru, kızgın yüreğini doyasıya serinletir!
Biz, amatör sporcular olarak onun gösterdiği istikamete doğru koşmakta kararlıyız. İşini bilenler, bakandan yana bir sorun görmeyecek, aksine hep destek bulacaktır. Ancak uyutmaya kalkışanlara hatırlatırım, hiç de derin uykusu yoktur. Bakana yağ çekip, ‘‘Bitirilecek bir işi var galiba?’’ sorusunu aklından geçirenler şunu bilmelidir ki, spor teşkilatında işler eş dost ilişkileri ile fazla yürümez. Her aldığın kuruşun, her gittiğin müsabakanın bir dönüşü, bir hesabı vardır. Elbette ki, yüz akıyla dönenler ödüllendirilir, ama hüsrana asla kıyak yoktur. Bu bir fahri onur ve gönül hizmetidir, bunların örtüşmesinden gönül huzuru ortaya çıkar. Bu huzurun getirdiği gururu milletimizle paylaştırmak da devletin temsilcisi Spor Bakanımıza düşer.