Güncelleme Tarihi:
Milli Parklar ve Avcılık Genel Müdürlüğü'nden bahsederken, ‘ahı gitmiş, vahı kalmış’ sözünü sık sık tekrarlamayı alışkanlık haline getirdim. Haksız da değilim hani, son iki yıldır teşkilatın ne doğaya ve hayvanlara ne de insanlığa yaptığı hiçbir olumlu hizmeti olmadı. ‘Dostlar alış verişte görsün’ hesabıyla birkaç panel dışında bol harcırahlı seyahatlerle geçirilmiş bir dönem yaşandı.
Bu durumu Orman Bakanı Sn.Arif Sezer'e şahsen ilettim. Her şeyin farkında olduğunu, bakanlık görevine devam etmesi halinde onarıma Milli Parklar'dan başlayacağını ‘dert çeker araçlar’ adıyla yazdığım, satın alınıp, amacından uzakta makam aracı olarak kullanılan Toyota arazi araçlarının usulüne uygun ihtiyaçlara sevki için yayınlattığını ifade etti. İyi hoş da sadece bakanlık bünyesindeki üst bürokratların altındaki araçları çekerek değil, bu talimatın tüm teşkilatı kapsaması gerekirdi. Bin adet arazi aracından beşini makam hizmetlerinden uzaklaştırmak göstermelik, cılız bir uyguluma gibi geldi bana!
FUZULİ MAKAM İŞGALİ
Yazımın başını okuyanlar yolcu olan Abbas kimdir? diye meraklanmasınlar, bu tabir gitme vakti gelenler için Anadolu yöresinde kullanılır. Duydum ki Milli Parklar Genel Müdürü Sn.Muzaffer Gültekin emeklilik öncesi senelik izin hakkını kullanıp, ardından iki yılını doldurmuş genel müdür olarak emekliliğini talep edecekmiş. Darısı diğerlerinin başına diyemiyorum. Çünkü onlar da emekli olmak için genel müdür olmayı düşleyeme kalkarlarsa, işte o zaman yandım keten helva! Sadece genel müdür kadrosundan emekli olabilmek amacıyla iki yıl bir makamı hiçbir görevi yerine getirmeden işgal etmenin, devlete hizmet anlayışı ve vicdan sorumluluğuyla ne kadar bağdaştığının takdirini sizlere bırakıyorum.
ÇAMURLU YOLUN YOLCULARI
Yeni av sezonunun açılmasına yaklaşık 3 ay kadar kısa bir zaman kalmasına rağmen ormancıları derin uykudan uyandırmak ne mümkün. Ağaçlar tüketildi. Orman içi piknik alanları kira ve özelleştirme adıyla yağmalandı! Yaban doğasının hayvancıkları ise bakımsızlık ve korumasızlıktan telef edildi. Bu yasal sorumluluklar yok edilince, haliyle teşkilatça yapılacak bir iş de kalmadı. Sn.Orman Bakanı'nın hiç vakit kaybetmeden siyasi telaşından uzaklaşıp acilen doğaya yüzünü çevirmesi, öncelikle merkez av komisyonunu toplaması kaçınılmaz olmuştur. Kendisne sunulan toz pembe artistik brifinglerin oyalayıcı ve boyalayıcı bilgilerine itibar etmeyip, ormanın derinliklerine kadar şöyle bir uzanması halinde; uçan kaçan hayvana, derelerinde yüzen balıklara elbette ki rastlamayacaktır. Ama soluk almak için para ödeyerek girip dinlenebileceği devletten menkul parkın gölgesinden, avcı gözüyle baktığında; yaşanan bu acı gerçeklerin suçlusu, siyasetçi, uzman ve avantacı kimliğinde, bu çamurlu yolun yolcusu, daha nice Abbaslar görecektir!