Derimizde görülmez veri ve bilgisayar aktiviteleri yer alırken, yaşamsal fonkiyonlarımız, sağlık monitörleri ve tişörtlerimize dokunan cihazlar yardımıyla sürekli takip edilecekÉ Her şey ses ve hareketle çalışacak, gözlüğümüzdeki minik ekrandan her şeyi okuyacağız.
HAL’ı anımsıyor musunuz? Hani şu 1968 yapımı 2001 Space Odyssey filmindeki yapay zekaya sahip bilgisayarı! Hepimizi hayretler içinde bırakmıştı. Uzay aracı Discovery mürettebatının her birinin nerede olduğunu, ne yaptığını ve ne hissettiğini bilirdi. HAL, ana bilgisayara bağlı olan ve aynı anda her yerde olabilen kırmızı gözleri sayesinde, nesnelerini merak, empati ve kibirle izlerdi.
Giyilebilir PC
Şimdi teknolojideki gelişmeler de bu Hal’ı yaratmaya yöneldi bir kurgubilim gerçekleşmeye başladı: Massachusette Teknoloji Enstitüsü’nün (MIT) İnsan Tasarım Ekibi’nde bulunan araştırmacılardan Steven Schwartz, Uluslararası Uzay İstasyonu için büyüyen realite sistemlerini ve ilk ilkel giyilebilir bilgisayarı geliştirdi.
Schwartz, PC’lerin gelecek kuşaklarının, HAL’ın bildiği herşeyi bileceğini ancak insanlardan uzakta bulunmayacağını söylüyor. Bir kutunun içine tıkılmak veya bir cihaza kabloyla bağlanmak yerine, bilgisayarlar giysilerimizin kumaşlarının içine, oradan da gündelik hayatımıza girecek. Schwartz, ‘‘Gün boyu bilgisayarım için endişelenmeyeceğim çünkü benim bir parçam olacak’’ diyor.
Neler geliyor?
Bilgisayarlarda bu gelişme, PC’lerin nerede bitip insanların nerede başladığını ayırt etmenin mümkün olamayacağı döneme yöneliyor.
Giysiler gibi, teknoloji ve ağ giyeceğiz; biz uyurken bilmemiz gerekenleri İnterneti tarayarak veya gerçek yaşamdaki olayları inceleyerek bize anlatacak özel yazılım temsilcilerimiz olacak.
Derimizde görülmez veri ve bilgisayar aktiviteleri yer alacak.
Yaşamsal fonkiyonlarımız sürekli, sağlık monitörleri ve tişörtlerimize dokunan cihazlar yardımıyla takip edilecek;
Süpermarketlerde yapacağımız alışverişlerde, ürünler otomatik olarak taranacak ve tutar, giysilerimizin kollarına dokunmuş bilgisayarlardaki özel kimlik kartlarımızdan düşülecek.
Zaten şu anda cep telefonlarını, avuç içi bilgisayarları (PDA) ve Mp3 çalarları vücudumuzun her yerine asıyoruz. Ancak teknoloji durmaksızın küçülüp güçlendikçe bu cihazlar da seçilemeyecek kadar ufalacaklar.
1960’larda dev bilgisayarlar cam bölmelerin arkasında saklanırken bügün cebe girecek kadar küçüldüler. ‘The Age of the spiritual machines: When computers exceed human intelligence’ (Ruhsal makineler çağı: Bilgisayarlar insan zekasını geçtiğinde) kitabının yazarı Ray Kurzweil ise, ‘‘2010 yılına kadar, PC’ler o denli küçülecek ki biz bile onları göremeyeceğiz’’ diyor.
Yeni hayat
Schwartz’ın son projesi MIThril, insanların ve PC’lerin birbirinden ayrılmaz hale geldiklerinde hayatın neye benzeyeceği konusunda bize ipuçları veriyor.
Kişinin giysisinin içine dokunan kişisel bir bilgisayar ağı olan MIThril, sahibinin davranışlarını gözlemleyecek ve alışkanlıklarını kaydedecek. MIThril, özel bir ajanda yaratarak kullanıcının nerede olacağını
haber verecek. Farzedin ki bir partiye gideceksiniz. Randevu takvimin yapılacaklar listesinde belirli olduğundan MIThril bunu bilecek. Sistem sahibinin bisikletle gideceğini öğrendiği zamansa partiye gidilecek en iyi yolları araştıracak.
Tüm bu bilgileri topladıktan sonra MIThril, henüz sorulmadan kişinin gözlüklerinde bir haritayı ekrana getirirecek.
MIThril gelecekte,
geliştirilmiş bir işlemciye sahip bir bilgisayar;
vücuttaki ağlarla bağlantı kurmayı sağlayan bir Eternet kartı ve modem; ve
kişinin nerede olduğunu gösteren GPS yeteneğine sahip bir kamera da taşıyacak.
Tüm bu aksesuvarlar, kullanıcı dışında kimsenin farkına varamayacağı bir şeklide yeleğin içine yerleştirilecek. Düşük voltajlı kablosuz ağ, sistemin gözlük aracılığıyla verdiği görüntüsünü ve cepteki girdi cihazını vücuttaki ana bilgisayara bağlayacak.
Bu ve benzer gelişmekte olan sistemler, Carnegie Mellon, IBM, ve Xerox Palo Alto Araştırma Merkezi’nde gerçeğe dönüşmeden önce önemli araştırma ve tasarım engellerinin ortadan kalkması gerekiyor. Klavye, mouse ve görüntünün, akıcılıkla ve kolaylıkla kullanımının nasıl sağlanacağı; ve ağ akımının, gizli kablo veya deri aracılığıyla vücudun tamamına nasıl iletileceği akıllarda soru işaretleri oluşturuyor.
Bilgisayardaki Ben
Tüm bu engellere karşın görünmez bilgisayarcılıktaki başarılar boş ümitler uyandırıyor. PC’leri insanlarla birleştirmede esas olan yazılım ajanlarını veya temsilcilerini ele alalım. Temsilci, kişinin takvim, banka hesabı, kredi kayıtları, ilişkileri, sevdikleri, sevmedikleri gibi özel bilgileri saklayan ve ters giden birşeyler olduğunda haber veren üstün teknolojili kişisel hizmetçilerdir.
Otomatik olarak uçak bilet ücretlerinde pazarlık yapan, İnternette satılan ürünlerde en iyi fiyatları bulan ve bir proje için istenilen bilgileri sağlayan birkaç tane prototip temsilci programları daha şimdiden var.
YARININ PC BEN VE ÖZELLİKLERİ
Tanıdığımız bilgisayarlar giderek bambaşka bir biçime dönüşüyor. Burada tanımladığımız PC Ben’in bilgisayar teknolojisiyle nasıl iç içe yaşayacağını görüyoruz. Bilgisayarla insan birbirne karışıyor. İşte jogging , alışveriş yapan, gezen bilgisayar adam.
Cüzdan:
Kredi kartı büyüklüğündeki cüzdan, takvim, mali kayıtlar, arkadaşlar ve aile hakkında kişisel bilgileri saklayacak. Hatta, PC Ben’in süpermarkette satın aldığı ürünlerin okunmasını sağlayarak kapıdan doğrudan çıkmasına yardımcı olacak.
Hayat Tişörtü:
Elektrotlar ve iletken bantlar, kalp ritmini, nefes alıp vermeyi ve ciğerlerin durumunu izler. Gelecekte bedenimize yerleştirilmiş algılayıcılar, bilgileri doğrudan iç organlardan tişörte aktarabilir. Tüm bu veriler PC Ben’in evindeki veya ofisindeki bilgisayarına iletilirler.
Gözlükler:
Metin, göz camlarına veya doğrudan retina üzerine yansıtılır. Örneğin, PC Ben’in PDA’sı, sürekli günlük programlarını kontrol eder ve ileri teknolojileri kullanarak nereye gitmesi gerektiğini gösterir.
Saat:
Telefon, sesli mesaj, GPS cihazı ve bir ajandadan oluşan saat, PC Ben’in gün içinde nerede olduğunu takip eder. Sesli bir uyarı sistemi, PC Ben’i uyararak yönlendirir.
Vücut Ağı:
Deri, PC Ben’in üzerinde bulunan cihazları çalıştıracak düşük değerli elektriği iletmek için iyi bir yoldur.
Koşu ayakkabıları:
PC Ben’in ayakkabısının tabanında bulunan bir algılayıcı, PC Ben’in yürüyüş hızını tespit eder. PC Ben koştuğunda taban otomatik olarak ritmi arttırır; yavaşladığındaysa azaltır.
MIT’in yazılım temsilci ekibi tarafından geliştirilen Expert Finder (EF) (uzman keşfedici) yazılım temsilcisi, kişinin uzmanlık alanı konusunda bilgi sahibi olur ve İnternette gezinerek cevap bulunamayan konuları aydınlatır.
Bunu yapmak için temsilci, diğer EF’lerle konuşarak onların kullanıcılarının profillerinin dökümünü çıkarır. Bu profilleri inceledikten sonra, kişinin sorununu çözmesine yardımcı olacağını düşündüğü insanların bir lisetesini çıkarır.
Karınla randevun var!
Diğer bir MIT temsilcisi olan Letizia ise sizden bir adım önde giderek, ilgilendiğiniz alanla ilgili başka web siteleri de sunar. Bulduğu zamansa, Letizia siteyi neden seveceğinizi size anlatır ve istenirse oraya yönlendirir.
Şu anda görünmez olan bu temsilciler, ileri düzeyde aktif hale getirilmiş proglamlama kodlarından ibaretler. Ancak gelecekte temsilciler, PDA’lara, akıllı kartlara ve belki de giysi halindeki bilgisayarların görüntülerine yerleşecekler.
Örneğin, çalışma arkadaşlarınızla birlikte en sevdiğiniz bara gittiğinizi farkeden ancak karınızla planladığınız Sevgililer Günü yemeğine 15 dakika geç kaldığınızı bilen temsilciniz, bir anda gözlükleriniz önünde belirerek sizi lokantadaki romantik randevunuza yönlendirebilir.
Kaliforniya’daki Alien Teknoloji firmasının gündelik eşyalara ekledikleri veya yerleştirdekleri radyo frekanslı (RF) barkodlar sayesinde temsilciler, süpermarketlerde de işe yarayabilirler.
Sonsuz bilgi havuzu olan yazılım temsilcileri, RF barkodlarını tarayarak seçtiğiniz markaları görüntüler ve tercihleriniz konusunda daha fazla bilgi verir. Temsilci, elde bulunan ve geniş bir arama sonucu edinilen bilgiler yardımıyla sahibini indirim zamanlarından haberdar eder. Ayrıca, satın alınan ürünlerin barkodlarını okur ve ederi, marketin çıkış kapısındaki kırmızı ışığın içine yerleştirilmiş yazılım temsilcisine iletir. Bu eder, daha sonra müşterinin giysisinin yakasına veya koluna dikilmiş kredi kartından düşülür.
Sesle iletişim
Yazılım temsilcileri, insan ve teknolojinin birleşmesi gerçekleşmezse, asla potansiyellerini gerçekleştiremeyecekler. PDA’nın cepte veya işlemcinin tişörtte saklanması mümkün olsa da, klavye ve mouselar gibi arabirim aletleri konusunda yapılması gerekenler var.
Klavye, giysinin içine yerleştirilse de kişi yine de tuşlara basmak zorunda. Ses girdi ve çıktılarının yerleştirilmesi de mümkün, ancak bu, sokakta dolaşarak orada olmayan biriyle konuşmayı gerektiriyor. Bilgisayarlara el hareketlerini öğretecek araştırmalar yapılıyor. Arabirimleri gizlemenin en iyi yolu ise, bilgisayarı, bir sonraki hareketinizi bilecek kadar akıllandırarak arabirimlere ihtiyacı en aza indirmeden geçiyor.
MIThril’in yanıtı, cep telefonu hücreleri gibi küçük kızılötesi uyarı sistemlerini şehir içinde yaygınlaştırıyor. Bu sistemler, kişinin yeleği içindeki kameralar ve GPS sistemleriyle iletişime geçerek vucüttaki bilgisayarlara nerede olduğunu ve ne yaptığını söylüyor. Ardından da bilgisayarların, kişinin bir sonraki hareketinin ne olacağına karar vermesini bekliyor.
Carniege Mellon tarafından geliştirilen başka bir yaklaşım, düşünme gücünü dış bir ağa yönlendirir. Aura denilen bu sistemde insanlar, çok küçük PDA’lar veya çiple geliştirilmiş kimlik kartları içinde kişiye özel kimlik belirleyiciler taşıyacaklar.
Bu belirleyiciler insanları, sokak lambalarından, hava alanlarından, lokantalardan ve hatta ofislerden yayılan kablosuz web sitelerinden durmadan akan bir Ağa bağlar. Bu Ağ, bir tür izleme sistemi olurken insan da hedef olarak seçilir.
Örneğin, Aura’nın ‘‘acele’’ olarak belirlediği bir e-posta, ağ tarafından kredi kartı büyüklüğünde bir evrak halinde görüntülenir. Carnegie MellonHuman computer Interaction Enstitüsü başkanı Dan Siewiorek, ‘‘Bu sistem her zaman nereye gideceğimi önceden bilerek beni yönlendiriyor’’ diyor.
Bedenin gücü
İnsanın vücuduna yerleştirilmiş bir PC’nin nasıl çalıştırılacağı üzerine birçok teori var. MIThril’in oraya koyduğu başlangıç çalışmaları donanımın doğrudan giysiler içine dokunmasını öngörüyor. Ancak, donanım bilgi aktarımı için büyük miktarda akım gerektirmediğinden derinin doğal iletkenliği bir alternatif olarak göz önünde bulunduruluyor.
IBM’in Almaden Araştırma Merkezi’nin üst düzey yöneticisi Daniel Russell, düşük güçlü kablosuz bağlantının en iyi çözüm olacağı görüşünde. IBM bağlantının, pirinç büyüklüğünde ve kulağa saklanan bir pil yardımıyla cep telefonunu çalıştırdığını açıkladı.
Görüntüyle ilgili sorunlar da var. İlk giyilebilen bilgisayarlar, başın üzerine yerleştirilen hantal ve rahatsız ekranlardan oluşuyordu. Başlıkların yeni evrimindeyse, ekranı doğrudan retinaya aktaracak lazer ekran kullanılarak büyük bir atılımın gerçekleştirilmesi bekleniyor.
Gözün önünde bulunan çok küçük bir cihaz, metni veya grafikleri kişinin göz bebeğine gönderir. Bu cihaz görüntüyü engellemez ancak az da olsa materyalin üzerine bindirme yapar. Sonuç, ayarlanabilir kontrast oranı ve aydınlık açısından başarılı bir görüntüdür. Düşük yoğunluklu görüntü, göze zarar vermeyecek kadar az güç kullanır.
Ancak, baş üzerine yerleştirilen bir ekran giyen bir kişinin göze çarpmaması çok zordur ve bu da birçok insanın bunu giymeyeceği anlamına geliyor. Araştırmacılar, moda hakkında fikir öne sürmenin, özenle yapılmış bir bilim olmadığını düşünüyorlar. IBM’den Russell, ‘‘Walkmanler piyasaya ilk sürüldüğünde, herkes kimsenin bunları kullanmayacağını söyledi. 200 yıl önceyse, erkekler beyaz pudralı peruklar takıyor ve ipek çoraplar giyiyorlardı. İnsanların ne giyeceği konusunda ne benim ne de başkasının bir fikri yok’’ diyor.
Bu anlayışa karşın araştırmacılar, bu yüzyıl sonuna doğru başlıktan tamamen kurtularak, görüntü cihazını normal büyüklükte bir gözlüğün içine tıkmayı umuyorlar.
Tıbbi algılayıcılar
HAL, insanların duygularını anlamak için hileli psikiyatrik çözümlemeler kullanıyordu. Ancak bilgisayar ve insan bir oldukları zaman bunlara gerek kalmayacak. Kalp ritmini ve nefes alıp vermeyi görüntüleyen ağ, çözümü kendisi bulacak.
Bu aynı zamanda, Kaliforniya’daki Vivometrics’in geliştirdiği LifeShirt (hayat tişörtü)’ün altında yatan fikiri de oluşturuyor. Dağcıların ve araba yarışçılarının kullandığı yıkanabilen bu tişörtün kumaşının içine dikilen elektrotlar ve iletken bantlar, kalp atışlarıyla nefes alıp vermeyi görüntülüyor. Vivometrics’den Bill Cary’ye göre bu uzun sürmeyecek. Cary, ‘‘Sağlıklarına düşkün müşteriler bu tişörtü giyerek İnternete bağlanıp veri yükleyebilir veya bir uzmandan tavsiye alabilirler’’ diyor.
‘Aura’ yönlendiriyor
Tıbbi algılayıcılar yavaş yavaş geliştikçe, imkanlar da gelişecek. Mesane fonksiyonlarından kalp kapakçıklarına ve kan basıncına kadar her işlevi görüntüleyen bu implante edilmiş algılayıcılar, Michigan’daki DARPA tarafından geliştirilmekte.
Sonuç olarak bu ufak cihazlar bulgularını vücut dışına-örneğin tişörtteki bilgisayara iletirler. Kronik bir hastalığınız varsa, içte bulunan bir algılayıcı bu hastalığı izler ve vücudunuzdan ağa ve oradan da doktorunuza iletilecek bir dizi istatistik geçer. Acil bir müdahale anındaysa doktorunuza, hatta bir kurtarma birimine acil çağrı gönderir. Yazılım temsilciniz de doktorunuzla bir randevu ayaralayabilir.
Bilgisayarlarla bu kadar içiçe geçtikçe, bilgisayarlar her gün üzerimize giydiğimiz giysiler haline gelecekler. Bilgisayarınız tatlı bir yüz, içten bir ses veriyor ve
film izlerken sessiz olma zerafetini gösteriyorsa, ona bir isim bulmamak veya bir arkadaş olarak görmemek zor olacaktır. Hatta sizin nerede son bulup bilgisayarın nerede başladığını söylemek bile zor olacaktır. Ne yaparsanız yapın ama asla bilgisayarınıza Hal adını vermeyin!
Kaynak:
Populer Science, Mart 2002