Güncelleme Tarihi:
Golcü futbolcu Futbol Federasyonu'nun TamSaha Dergisi'nie verdiği röportajda Sivasspor'un büyük paralar harcanarak kurulmamasının oyuncuları stresten uzak tuttuğunu, bu sezon hem ligi hem de kupayı kazanarak tarihe geçmek istediklerini söyledi. Yıldız gündeminde transferin değil, Milli Takım kadrosunda banko oyuncu olmanın bulunduğunu vurguladı.
Mehmet Yıldız'ın röportajı şöyle:
-Sivasspor başarısıyla bu sezon yine gündemin üst sırasında. Geçen sezon elde ettiğiniz başarının üzerine koyarak bu yıl da zirveye ortak oldunuz. Nedir Sivasspor'un başarısının sırrı?
"Sivasspor'un başarısı üç tane ayak üzerine oturmuş durumda. Bunlardan birincisi futbolcular arasındaki arkadaşlık ve takımdaşlık duygusunun üst düzeyde oluşu. İkincisi, teknik direktörümüz Bülent Uygun'un bizlere verdiği özgüven. Üçüncüsü ise iyi bir yönetim anlayışı. Bundan yaklaşık iki buçuk sene önce küme düşmeme mücadelesi veren bir takımken, Bülent Hocanın göreve gelmesiyle birlikte müthiş bir çıkış yakalayıp zirve rekabetine ortak olan bir takım kimliğine büründük. Bunda oyuncuların bir arada geçirdikleri sürenin uzunluğuyla birlikte pekişen arkadaşlık ve isabetli transferlerin de rolünün olduğunu düşünüyorum."
-Bülent Uygun, Sivasspor'a teknik direktör olmadan önce, takımın Turkcell Süper Lig'e yükseldiği dönemde menajer olarak görev yapıyordu. Bu durum, takımı ve kulübü daha iyi analiz etmesine imkân tanımış olmalı.
"Tabii ki. Bülent Uygun, menajerlik döneminde bile bir teknik adam gibi çalışıyordu. Futbolcuları her idmanda izliyordu ve onların becerileriyle ilgili çok iyi fikir sahibi olmuştu. Kimin neyi yapıp neyi yapamayacağını öğrendi. Söylediklerim yanlış anlaşılmasın, Bülent Hoca kesinlikle teknik direktörün işine karışmak gibi bir hareket tarzına sahip olmadı. Ancak, izledikleri kafasında iyi yer etmiş olacak ki, göreve geldikten sonra ufak değişikliklerle birlikte takım yükselişe geçti."
-Bugüne kadar birçok teknik adamla çalıştın. Bülent Uygun'un oyunculara yaklaşım tarzında bir farklılık var mı?
"Kendisi bir futbolcudan nasıl verim alabileceğini ve onların ne istediğini çok iyi biliyor. Birisine istediği zaman izin verebiliyor ya da "Bugünlük antrenmana çıkmayabilirsin" diyebiliyor. Başka teknik adamlar bu tür izinleri kesinlikle vermez ya da oyuncuyu kadro dışı bırakır. Ancak Bülent Hoca bu konuda çok anlayışlı. Biz de futbolcular olarak onun bize olan güvenini kesinlikle suiistimal etmiyoruz. Bu karşılıklı güven ortamında futbolcular becerilerini sahada daha rahat gösterebiliyor."
-Sivasspor'un kaptanısın ama aynı zamanda en çok pazarlanan futbolcusu durumundasın. Her transfer döneminde en çok spekülasyon senin hakkında yapılıyor. Bu konu, seni olumlu ya da olumsuz şekilde etkiliyor mu?
"Evet, bu durum beni rahatsız ediyor ama performansımı etkilediğini düşünmüyorum. Sonuçta, Sivasspor'un sözleşmeli futbolcusuyum ve kulübün başarısı için ter döküyorum. Bir futbolcu transfer dönemlerinde formdan düştüğü zaman bu direkt transferle ilişkilendirilir. Bu durumla ben de karşı karşıya kaldım. Özellikle de geride bıraktığımız geçici transfer döneminde ismim epeyce çok yazıldı-çizildi. O arada oynadığım maçlarda yeterli performansı sergileyemedim. İnsanlar da bunu transfere bağladı. Bir futbolcunun her maç aynı performansla oynaması mümkün değil. Şüphesiz iniş çıkışlar olacak. 2.5 yıldır oynadığım Sivasspor'da kaçırdığım maç sayısı dördü, vasat oynadığım maç da beşi geçmez. Fakat bu transfer döneminde benim de farkında olduğum bir düşüş oldu. Herkes bilsin ki, bunun transfer söylentileriyle bir alakası yok. Her şey doğal akışı içerisinde gelişti. Bu düşüş 3 ay önce veya sonra da yaşanabilirdi."
-Galatasaray'la oynadığınız kupa maçında Emre Aşık'la girdiğiniz diyalog görüntülere yansıdı ve bu konu çok yazılıp çizildi. Olanları bir de senden dinlemek isteriz. Sözlerinden dolayı pişman mısın?
"Maçın atmosferi içerisinde bir pozisyon gelişti. Emre Aşık'la bir mücadele içine girdik. Hakem Galatasaray lehine faul verdi. Sonrasında Emre'nin arkamdan bana yönelik bazı sözleri oldu. Karşılaşmanın stresi içinde söylememem gereken bir söz söyledim. "Pişman mısın?" sorusuna gelirsek, ağzımdan o tür bir kelime çıktığı ve ismim bu şekilde gündeme geldiği için üzgünüm. Emre'nin orada beni çok ağır bir şekilde tahrik etmesine rağmen tepkimi o biçimde göstermemem gerekiyordu."
-Geçmişte başka takımlar da Sivasspor'un bugün gösterdiği başarının benzerini yakalamış ancak daha sonra sonunu getirememişti. Bu stresin önüne geçmek için neler yapıyorsunuz?
"Hiçbir zaman geriye düşeceğiz diye bir düşünce ya da korku içinde olmadık. Biz her maça üç puan alabilmek için çıkıyoruz. Bizim için önemli olan şu; maçı kazandıktan sonra akşam başımızı yastığa koyduğumuzda rahat uyuyabiliyor muyuz? Ne kadar direnirseniz direnin zirvede olmak ister istemez sizi strese sokuyor. Yalnız bizim diğer takımlardan bir farkımız var. Biz milyon dolarlarla para harcayıp şampiyonluk için mücadele edenler gibi değiliz. Biz kendimizi bildiğimiz için hiçbir zaman o tür bir strese girmedik. Girmediğimiz için şu anda lider durumdayız."
-Sivasspor'un bütçe yapısının dört büyük kulübünkinden farklı olduğunu biliyoruz. Düşük bonservis bedeliyle yetenekli futbolcuları keşfedebiliyorsunuz. Bir Kamanan, bir Bilica örnekleri var önümüzde. Oyuncu seçimleri nasıl yapılıyor?
"Bülent Hoca, yardımcılarını her hafta çeşitli ülkelerden oyuncuları izlemeleri konusunda görevlendiriyor. Bu futbolcular bir kere değil, en az 3-5 defa izleniyor. Bir kez iyi oynayan futbolcu hep iyidir diyemeyiz. Bunun yanında bir kez kötü oynayan futbolcuyu da birkaç kez izlemek gerekir diye düşünüyorum. Büyük paralar harcamadan iyi transfer yapabilmek, hocamızla yönetimin becerisidir kanısındayım."
-Aranıza yeni katılan oyuncular sanki yıllardır Sivasspor'da oynuyormuş gibi takıma adapte oluyor. Onları takıma ve şehre alıştırmak için ne gibi yardımlar yapıyorsunuz?
"Bizim takımda öyle bir ortam var ki, bunu orada bulunmayan birine anlatmak zor. Bilica, Kamanan, ara transferde gelen diğer oyuncu Murat Erdoğan, bu sayede sanki yıllardır buradaymış gibi performans gösterebildiler. Yerli ve yabancı oyuncular her anlamda eşit şekilde kaynaşabildiği için adaptasyon konusunda hiç sorun yaşamıyoruz. İnsanlar Sivasspor'u ve Sivas'ı hâlâ yeterince tanımıyor. Sivas'ta sosyal hayat diğer şehirlere oranla eksik olabilir ama arkadaşlık ortamımız bu açığı kapatabiliyor."
-Murat Erdoğan'ın takıma nasıl bir fayda sağlayacağını düşünüyorsun?
"Bülent Hoca bugüne kadar hiç boş transfer yapmadı. Murat ağabeyin de kalitesi belli. Hep birlikte izleyip göreceğiz."
-Sivasspor'un başarısının şehre gözle görülür bir etkisi oldu mu?
"Arada bazı takımlara gidip gelsem de 10 senedir Sivas'la iç içeyim. Sivasspor'un Turkcell Süper Lig'e çıktığı son dört senede şehirde ciddi bir yükseliş var. Dört sene önce Sivas'a gelip bir daha gelmeyen birisi şimdi tekrar gelse farkı daha iyi anlayacaktır. Sivasspor'un bu anlamda şehre katkısının büyük olduğunu düşünüyorum."
-Geçen sezon çok da uzun sürmeyen bir Intertoto Kupası maceranız oldu. Bu sizin ilk Avrupa kupaları deneyiminizdi ve belki de tecrübesizliğiniz nedeniyle istediğiniz gibi oynayamadınız. Büyük ihtimalle gelecek sezon da Avrupa'da olacaksınız. Sizden daha iyi bir performans bekleyen taraftarlara ne söylemek istersin?
"Takımda daha önce 1-2 futbolcu dışında Avrupa kupası deneyimi yaşamış oyuncu yoktu. Zaten sezonu erken açtığımız için tam kadroyla çalışamadık. Bu sezon ligi daha iyi yerde bitirip, geçen sezonki tecrübemizi oraya yansıtacağımızı düşünüyorum."
-Türkiye Ligi'nde senin oyun stilinde fazla oyuncu göremiyoruz. Kendini geliştirmek için neler yaptın ya da halen yapıyorsun?
"Şu sıralar gol vuruşlarımı ve maç içinde gol bölgelerine doğru yaptığım koşuları geliştirmek için çaba sarf ediyorum. Bunun için de her gün idmanlardan sonra sahada kalıp kendim çalışıyorum. Bunun da faydasını görmeye başladım. Gücümün de Allah vergisi olduğunu düşünüyorum. Bazı insanlar güçlü olabilmek için günlerce, aylarca çalışsa da buna ulaşamaz."
-Transfer dönemi geride kaldı ama bu konudaki düşüncelerini herkes merak ediyor. Oynamayı hayal ettiğin bir lig veya takım var mı?
"Şu anki tek düşüncem Sivasspor'un ligi en üst sırada tamamlaması için arkadaşlarımla birlikte mücadele etmek ve belki de tarih yazmak. Şimdi iki kulvarda yarışımızı sürdürüyoruz. İki kupayı birden almak istiyoruz. Anadolu'dan bir şampiyonun daha çıkabileceğini göstermek amacındayız. Bunun için var gücümüzle çalışacağız. Önümüzdeki bütün maçları kazanmak istiyoruz."
-Kamanan'la olan uyumunuzla ilgili neler söylemek istersin?
"Kamanan'la birlikte fazla maça çıkmadık. Bu nedenle göze batacak kadar güzel oynamadık ama birbirimize alıştıkça ortaya daha iyi işler çıkacağına eminim. Kamanan'ın iyi bir futbolcu olduğunu tüm Türkiye gördü. Birbirimizin neler yapacağını anladığımız zaman her şey daha iyi olacak."
-Sivasspor'da oyuncular arası değişimlerde sanki eksiklik hissedilmiyor. Bir gelen diğerinin yerini dolduruyor. Bunu nasıl açıklarsın?
"Bizim takımın iskelet bir kadrosu var. Oyuncular bir çarkın dişlileri gibi. Bu dişlinin çıkan yerine girenler en az onlar kadar iyi performans sergilediği için takımımız şu anki durumunda. Örneğin, Kocaelispor maçında ben cezalıydım, Balili oynadı ve gol attı, Kamanan attı, sonuçta maçı 2-0 kazandık. Hayrettin'in uzun bir sakatlık dönemi oldu. Onun yokluğunda o pozisyonda Murat Sözgelmez ve Faruk oynadı. Sonuçta ligin en az gol yiyen takımlarından bir tanesi olduk."
-Ligdeki performansını henüz milli maçlara yansıtamadığını görüyoruz. Milli arenada senin başarılı futbolunu ne zaman izleyebiliriz?
"Aslında bu konu benim için transferden bile öncelikli olan ve üzerinde en çok durduğum konu. Milli Takım'da direkt oynayıp faydalı bir oyuncu olabilmek en büyük hedefim. Ancak Milli Takım ortamının havası bir başka. Bir kulüp takımı gibi değil. Orada bir ülkeyi temsil ettiğinizin bilincindesiniz. Ligde yapacağınız bir hatayı belki sonraki maçta telafi edebilirsiniz ama milli görevin hassasiyeti çok daha yüksek. Maçlarda fazla oynayamamanın verdiği sıkıntı strese neden oluyor. Bunu da bir şekilde aşacağım, sonuçta profesyonel bir futbolcuyum."
-İspanya ile oynanacak Dünya Kupası eleme grubu maçları bu ay sonunda başlıyor. Bu karşılaşmalarla ilgili görüşün nedir?
"İspanya son Avrupa Şampiyonu. Onlarla yapacağımız iki maçtan en an birini kazanmamız gerekiyor. Takımımızda bunu başarabilecek güç ve kalitede futbolcular bulunuyor. Amacımız iki maçtan da galibiyetle ayrılıp Dünya Kupası'na gitmek. Oynamak isteyen takımlara karşı biz de daha iyi performans sergiliyoruz, bunu bizim avantajımız olarak görüyorum. İspanya karşısına sakatlarımız iyileşmiş biçimde çıkarsak, daha güçlü olacağız. Ben 2008 Avrupa Şampiyonası kadrosunda değildim. Ama Dünya Kupası'nın kadrosunda olmak istiyorum. Bu yüzden de takımımızı finallere taşıyacak maçlarda ilave motivasyonla oynayacağım. Ayrıca yakın tarihte oynanacak iki maçtan ilkinin deplasmanda olması da bizim için bir artı."