Engin KRATZER
Oluşturulma Tarihi: Mart 01, 2011 00:00
“Dünya klasmanında ilk 100’ün dışında iken çoğu tenisçi beni tanımıyordu ve bana karşı nasıl oynamaları gerektiğini bilmiyordu. Şimdi ise tanıyorlar ve ona göre önlem alıyorlar.”
MARSEL İlhan... Uluslararası arenada gelmiş geçmiş en başarılı tenisçimiz. Grand Slam turnuvalarında tur atlayan ve teklerde dünya sıralamasında ilk 100’e ilk Türk. Geçen yıl 87. sıraya kadar yükseldi. Herkes ondan 2011 yılında daha iyi dereceler yapmasını bekliyor. Ne var ki, yeni yılın başlangıcı hiç de iyi olmadı. Katıldığı 7 turnuvada tek bir galibiyet alamadı. Böylelikle dünya sıralamasında 122. sıraya kadar geriledi. Tabii böyle olunca tenis camiasında değişik yorumlar ortaya atıldı...
- Marsel’in zaten kapasitesi bu. 87. sıradan bir adım ileri gidemez.
- Çok fazla turnuva oynadı, yoruldu. Kendini fazla zorladı.
- Bu, gelip geçici bir durum. Marsel İlhan kısa sürede toparlanıp, ilk 50’ye hatta 30’a bile girer.
B ve C planlarım olacak
Ben herhangi bir yorum yapmadan, bu inanılmaz düşüşün sebebini direkt kendisine sordum. Marsel, umduğumdan çok daha pozitif bir tutum içerisinde, kendine özgü şiveli Türkçesi’yle nedenleri anlattı. Yeşilyurt Spor Kulübü’nde yaptığımız röportajda kendisine başka sorular da yönelttim. Hepsine çok güzel cevaplar verdi. Özellikle genç tenisçilerin mutlak okuması gereken bir röportaj gerçekleştirdiğimize inanıyorum...
Yeni sezona bu kadar kötü başlaman hepimiz için üzücü bir sürpriz oldu. Neden?Daha önce Grand Slam turnuvalarında ön elemelerde birkaç maç yapıp ana tabloya çıkıyordum. Bu, benim özgüvenimi artırıyordu böylece ana tabloda iyi oynuyordum. Ama bu sene ilk 100 tenisçi arasında olduğum için turnuvalara direkt ana tablodan başlıyorum. Ana tablodaki rakipler ön elemedeki tenisçiler gibi tecrübesiz değil. Gününde değilsen kaybediyorsun.
İlk 100’ün dışında iken çoğu tenisçi beni tanımıyordu bile. Bu da benim için büyük bir avantajdı çünkü rakibim bana karşı nasıl oynaması gerektiğini bilmiyordu. Şimdi ise beni tanıyorlar. Nasıl oynadığımı biliyorlar ve ona göre önlem alıyorlar. Roger Federer, Rafael Nadal, Novak Djokovic bana selam veriyorlar, çünkü tanıyorlar.
Taktik anlamda bu durumu nasıl aşmayı planlıyorsun?Oyunuma yenilikler katmaya başladım. Daha çok file önü oyunumu geliştiriyorum. Taktiksel anlamda B ve C planlarım olacak. Servislerimi daha değişken, forehand’imi daha etkili vurmaya çalışıyorum. İşin açıkçası gelecek için fazla kaygılanmıyorum. Sezon daha yeni başladı ve ben de geç form tutan bir sporcuyum. Genelde yılın başlarında böyle olurum.
2011’i ilk 30’da bitireceğim
Bu yıl hedefin nedir?Hedefim bu sene ilk 30 arasına girmek. Biliyorum, fazlasıyla iddialı bir hedef ama kendime inanıyorum. Çok çalışacağım ve mutlaka başaracağım.
Lüks içinde yaşıyoruz ama monoton bir hayatımız var
Profesyonel tenisçi olmak nasıl bir şey?Güzel bir duygu. Sürekli farklı ülkelere gidiyorsun. Büyük turnuvalarda bize her türlü lüksü yaşatıyorlar. 5 yıldızlı oteller, lüks arabalar... Öyle olmasına rağmen hayatımız otel, havaalanı ve tenis kortları arasında geçiyor. Aslında sıkıcı yani.
Dünya klasmanının en tepesindeki oyuncular nasıl?Geçen gün Robert Soderling ile antrenman yaptık. Böyle bir tempo farkı olamaz. Müthiş süratli vuruşları var, üstelik istikrarlı. Ayrı bir dünya. İlk 10’da olanların neredeyse hepsi mütevazı, karakterleri oturmuş ve profesyonel tarzları var.
Kız arkadaşın var mı?Yok. (Burada hemen antrenörü Can Üner devreye girip şöyle dedi: Başına bela mı alacaksın! Yılın 35 haftasında zaten yurt dışındasın. Facebook’ta zaten birkaç yüz tane kız arkadaşın var. Bırak onlar laptop’unda kalsın!”
Türkiye’den fazla tenisçi çıkmaz
Türkiye’de neden senin gibi başarılı tenisçiler fazla yetişmiyor?Türkiye’deki kulüpler biraz topa vuran çocuklara ücretsiz antrenör, kort ve malzeme desteği veriyor. Çocuklar bedava
yemek yiyor, okul masrafları ödeniyor, üstüne bir de maaş alıyorlar. Bu sistemle bizde fazla tenisçi çıkmaz.
Örneğin eski Sovyetler Birliği ülkelerinde sadece en zirvede olan tenisçileri federasyon veya sponsorlar sahipleniyor. Diğerleri ise kort kirası, raket, kıyafet ve top masraflarını kendileri ödüyorlar.
Antrenör ve sporcu iş ortağı gibi olmalı
Çocuklarını tenisçi yapmak isteyen anne babalara ne tavsiye edersin?Öncelikle sabırlı olmalılar. Çok uzun ve zorlu bir süreçten bahsediyoruz. Ben 24 yaşındayım, bazı şeyleri yeni öğreniyorum. Benim profesyonel tenisçi olma arzum kortta top topladığım yıllarda başladı. Çocuklar top toplarken çok şey öğrenir. Profesyonel kariyerde okul ikinci planda kalacak. Bu noktada kararsız olmak tenisi de, okulu da olumsuz etkiler. Antrenörlerin de öğrencilerini sahiplenmeleri gerekiyor. Onları iş ortağı gibi kabul etmeliler.
Geçen yıl 190 bin dolar kazandım ama 300 bin dolar masraf yaptım
Yılda ne kadar masrafın var? Bunun ne kadarını sponsorlar karşılıyor?Yaklaşık 300 bin dolar. Sponsorlarım, benim ve ekibimin bütün masraflarını karşılıyor. Yani, uçak, otel, yemek, antrenör, kondisyoner, menajer, idman partneri, çalışma kampı gibi. Üstüne bir de maaş veriyorlar.
Peki geçen yıl turnuvalardan ne kadar kazandın?190 bin dolar.
Fenerbahçeliyim
Türkiye’de takım tutuyor musun?Koyu Fenerbahçeliyim... Yoğun çalışma tempomdan dolayı her zaman takip etme şansım olmuyor ama fırsat buldukça
Fenerbahçe’nin maçlarını seyrederim.
Djokovic söz verdiDünya starı tenisçilerle ilişkilerin nasıl?Geçen hafta Dubai’ye giderken
Atatürk Havalimanı’nda Novak Djokovic’i gördük. Masamıza geldi, muhabbet ettik. Bir dahaki turnuvada beraber antrenman yapma sözü aldım.
Marsel İlhan’ın sponsorlarıTurkcell (Ana sponsor; ekibin aylık ücretleri, kamp ve antrenman partneri giderleri)
Tenis Federasyonu (Her konuda destek ve ulaşım masrafları)
Yeşilyurt Tenis Kulübü (Aylık maaş, sigorta, antrenman, kort tahsisi, top)