Güncelleme Tarihi:
Geçtiğimiz yılın Kasım ayında aramızdan ayrılan dünya futbolunun gelmiş geçmiş en büyük ismi Diego Armando Maradona’nın çalkantılı hayatı ölümünün ardından da peşini bırakmıyor. Geçtiğimiz günlerde, Maradona’nın 16 yaşındaki Kübalı bir kızı istismar ettiği iddiaları dünya basınında büyük yankı uyandırdı.
30 Ekim 1960 yılında Arjantin’in başkenti Buenos Aires’in yoksul gecekondu bölgesi Villa Fiorito’da dünyaya gelen dünya futbolunun “hırçın” sol ayağının hayatı, yoksulluktan zirveye, birçok skandalla ve trajik pek çok hikâyeyle dolu. Maradona’nın otobiyografisini kaleme alan Arjantinli gazeteci Daniel Arcucci’nin “Maradona hakkındaki iyi ve kötü her şey abartılıyor. Oyuncu olarak o bir numaraydı. Kariyeri çok başarılı olabilir ama özel hayatında tüm kuralları çiğnedi” saptaması, futbolcunun durumunu özetler nitelikte.
Hafta başında The Telegraph’da yayımlanan haberde, dünyaca ünlü futbol efsanesi Diego Armando Maradona’nın Küba’da uyuşturucu tedavisi gördüğü 2000 yılında, 16 yaşındaki Kübalı Mavys Alvarez’e yönelik cinsel ve psikolojik istismarda bulunduğu ileri sürüldü.
Küba'da uyuşturucu tedavisi gören Maradona, Alvarez ve arkadaşlarıyla...
‘SÜREKLİ UYUŞTURUCU KULLANMAMI İSTİYORDU’
20 yıl sonra gelen iddiaları Miami merkezli televizyon kanalı America TeVe’de açıklayan Alvarez, Maradona ile yıldız isim 40 yaşındayken, Küba’ya uyuşturucu tedavisi için geldiği dönemde tanıştığını söyledi. Maradona’nın kendisini uyuşturucuya alıştırdığını, cinsel istismarda bulunduğunu ve estetik ameliyat yapmaya zorladığını söyleyen genç kadın, Maradona ile yakınlaştıkları süreci şu sözlerle anlattı:
“Maradona’nın arkadaşları tarafından onun otel odasına götürüldüğümde, hayatımda ilk kez bir otele girmiştim. O dönemde Kübalıların otellere girmeleri yasaktı. Bu nedenle İtalyan gibi davrandım. Otel odasının kapısında beni Maradona’nın menajeri Guillermo Cóppola karşıladı. Duştan yeni çıkmıştı ve üzerinde havludan başka bir şey yoktu. Çok korkmuştum. Ancak birkaç dakika sonra Maradona geldi. Sürekli konuşarak beni rahatlatmaya çalıştı. Ondan hoşlanmıştım. Hiç rahatsız edecek bir harekette bulunmadı. Ertesi akşam beni ailemle birlikte yemeye davet etti.”
Alvarez’in söylediğine göre, Maradona kendisiyle tedavi gördüğü dönemde yakınlaşmış. “Tedavi için kaldığı rehabilitasyon merkezine beni de götürdü” diyen genç kadın, “Maradona ile yaşam çılgıncaydı. Her gece partilere ve gece kulüplerine gidiyorduk” ifadesini kullanıyor.
Maradona’nın kendisini uyuşturucuyla tanıştırdığını söyleyen Alvarez, çarpıcı iddialarda bulunuyor: “Sürekli uyuşturucu kullanmam konusunda ısrar ediyordu. Kendisini yalnız hissediyordu. Ben de onu memnun etmek için uyuşturucu kullanmayı denedim.”
‘BENİ DÖVÜYORDU’
İspanyol gazetesi Marca ise, Alvarez’in Maradona tarafından fiziksel şiddete de maruz kaldığını yazdı. İlişkilerinin bir süre sonra farklı bir boyuta taşındığını söyleyen Alvarez, Maradona tarafından şiddete maruz kaldığını şu sözlerle açıkladı: “Bana vurduğu doğru; bu birçok kez yaşandı. Bir keresinde yemekteyken beni iterek dışarı çıkarttı, arabaya bindirdi ve saçımdan sürükleyerek eve soktu.”
Alvarez ayrıca, Maradona’nın kendisinden eğitimini bırakmasını, göğüslerini estetik ameliyatla büyütmesini ve çocuk doğurmasını istediğini söyledi. Bir süre sonra ailesi ile görüşmesinin de yasaklandığını belirten Alvarez, “Annemi görmeme bile izin vermiyordu. Annem ağlayarak kaldığımız evin kapısını çalıyordu; beni görmekte ısrar etti ama o sırada Diego ağzımı kapattı ve kapıyı açmadı” açıklamasında bulundu.
Maradona tarafından dönemin Küba Devlet Başkanı Fidel Castro ile tanıştırıldığını belirten Alvarez, Maradona’nın isteği üzerine Castro’nun kendisine ayrıcalık tanıyarak, 2001 yılında Maradona'nın jübile maçını seyretmesi için Arjantin'e gitmesine izin verdiğini söyledi. Alıkonulduğunu ve ailesinin izni olmadan Arjantin’e götürüldüğünü belirten Alvarez, orada bulundukları üç ay boyunca bir otele kapatıldığını ve dışarı çıkmasının yasaklandığını söyledi.
Maradona’nın bir süre sonra kendisinden vazgeçtiğini belirten Alvarez, “Ondan ayrıldıktan sonra uyuşturucu tedavisi gördüm ama bu sefer de alkole sığınmıştım” açıklamasını yaptı. Programın sunucusunun ayrılığın ayrıntılarını sorması üzerine genç kadın, başka kadınlarla birlikte seks partisine katılmayı reddettiği için terk edildiğini ifade etti.
KORKTUĞU İÇİN 20 YIL SUSTU
İlişkilerini belgeleyen kayıtlarla beraber Arjantin Savcılık Ofisi’ne sanık olarak başvurduğunu açıklayan Alvarez, Maradona'nın yakınlarından ve arkadaşlarından “Arjantin’deki İnsan Kaçakçılığı ve İstismar” suçuyla davacı olduğunu duyurdu.
Arjantin Savcılık Ofisi yargıcı Julian Ercolini, Alvarez’in ailesinin rızası dışında Arjantin’e götürülüp götürülmediğinin araştırılacağını açıkladı. Alvarez, Arjantin’e girmesine izin veren görevliler hakkında da soruşturma başlatılmasını istiyor. Alvarez’in avukatı Gaston Marano ise o dönem, Arjantin ve Kübalı makamlar arasında gizli bir anlaşmanın olduğunu ileri sürdü.
En merak edilen soruların başında Alvarez’in neden 20 yıl beklediği geliyor. Avukat Marano, genç kadının Fidel Castro ve Maradona’dan korktuğu için bu zamana kadar konuşamadığını söyledi ve şu ifadeleri kullandı: “Konuşmak için ikisinin de ölmesini bekledi.”
BARCELONA’DA UYUŞTURUCU İLE TANIŞTI
Tüm futbol otoritelerince tüm zamanların en iyi futbolcularından biri olarak gösterilen Maradona’nın hayatı pek çok skandalla altüst oldu. Uruguaylı yazar Eduardo Galeano’nun Gölgede ve Güneşte Futbol da belirttiği gibi, “Maradona'nın en iyi futbolcu olmak gibi bir günahı vardı.”
Alvarez’in ortaya attığı önemli iddiaları düşünürken, bir taraftan da Maradona’nın hayatında yaşanan altüst oluşları hatırlamak yerinde olur. Maradona “aziz”den “günahkâra” nasıl dönüştü?
Arjantin’in gecekondu mahallesinde büyüyen, çok genç yaşta yıldızı parlayan Maradona’dan herkesin büyük beklentileri vardı. 21 yaşında Boca Juniors’a transfer olduğunda dünyanın gözü adeta onun üzerindeydi. Latin Amerika’nın yeni yıldızı doğuyordu…
1982’de Barcelona’ya rekor bir transfer ücretiyle gittiğinde kendine verdiği sözü tutmuştu: doğduğu gecekonduya bir daha dönmeyecekti. Artık tüm sahne ışıkları onun üzerindeydi. Fakat Maradona böyle bir ilgiye ve beklentiye psikolojik olarak hazır değildi. Barcelona’daki kariyeri boyunca kendinden bekleneni verememenin getirdiği stres nedeniyle gece hayatıyla ve tüm kariyerini etkileyecek kokainle tanıştı. Katalan ekip için artık sorun halini almaya başlamıştı.
Bardağı taşıran son damla Kral Kupası’nın final maçında yaşandı. Athletic Bilbao ile oynan maçın son düdüğüyle birlikte, Maradona’nın uçan tekmeleri havada uçuşuyordu. Maçı izleyenler arasında Kral I. Juan Carlos’da vardı; yaşanan bu olayın ardından Maradona apar topar İtalya’nın Napoli takımına satıldı.
NAPOLİ: CANAVARIN MİDESİ
Maradona’nın Napoli’de geçen yılları onun hayatının hikâyesidir. Napoli’ye ayak bastığında kendisini 85 bin kişilik taraftar kitlesi ve Napoli’yi elinde tutan The Camorra ailesi lideri Carmine Giuliano karşıladı. Barcelona’da kokainle tanışmıştı ama Napoli’de uyuşturucu her yerdeydi ve artık bir canavarın midesindeydi. Kadınlar ve uyuşturucu ile etrafı çevrelenmiş halde futbola konsantre olmaya çalışsa da bunu ilk yılında başaramadı.
Fakat 1986 yılında rüzgâr tersine döndü ve Maradona’lı Napoli, İtalya ligi Serie A’da kupa kaldırdı. Napoli şehri Maradona’ya adeta tapıyordu. Bütün kapılar ona açılıyor, mafyanın kendine tanıdığı güvenli ortamda “sınırsızca” yaşıyordu. Kadınlarla yaşadığı skandalların ise üzeri örtülüyordu. Bir dönem birlikte yaşadığı Cristiana Sinagra’dan evlilik dışı bir çocuğu olmuştu ama Maradona çocuğun kendisinden olmadığını söylüyordu.
Aynı yıl Dünya Kupasına katılan Maradona, bu turnuvada adeta devleşti. İngiltere ve Arjantin arasında savaşa neden olan Falkland Adasının rövanşı çeyrek finale taşınmıştı. Arjantin nefesini tutmuş Maradona’ya kenetlenmişti. Maradona’nın kaderi 51. dakikada değişti, tanrının eli devreye girdi ve Buenos Aires’in yoksul gecekondu bölgesinde doğan bu adam tanrısal bir ikon haline dönüştü. Artık o bir ulusal kahramandı. Napoli’de geçirdiği 5 yıllık dönemde ligi adeta ele geçirdi. UEFA kupasını kaldırdığında ise dünya onun etrafında dönüyordu.
BİR PENALTI HERŞEYİ DEĞİŞTİRDİ
İtalya’da düzenlenen 1990 Dünya Kupası ise felaketi olacaktı. Yarı Finalde İtalya’ya karşı kullandığı penaltıyı gole çeviren ve İtalya’nın turnuva dışı kalmasına neden olan Maradona, birden karalama kampanyalarıyla karşı karşıya kaldı. İtalyan basını onun uyuşturucu bağımlısı olduğunu, mafyayla kurduğu ilişkiyi, kadınlarla yaşadıklarını gündeme getiriyordu.
1991’de mafyaya yönelik yapılan bir operasyonda adı geçince, uyuşturucu bulundurmak ve kullanmak suçuyla 20 yıl hapsi istendi. Arıdan yapılan uyuşturucu testi de pozitif çıkınca, 15 ay sahalardan uzaklaştırıldı. Kadınlarla yaşadığı sorunlu ilişkiler, vergi borçları ortaya seriliyordu. Benzeri görülmemiş bir düşüştü. Pembe dizi gibi başlayan hikâye gerilim filmine dönüştü. Eduardo Galeano’nun o döneme ilişkin yaptığı tespit her şeyin özetidir: “Oynadı, kazandı ama çişini yapınca kaybetti.”
‘HATALARIMI BİLİYORUM VE ONLARI DÜZELTEMEM’
Maradona belki gelmiş geçmiş en iyi futbolcuydu ama bunun bedelini çok ağır ödedi. İtalya’da yaşadıklarından sonra asla toparlanamadı. İsyankâr, hilekâr, kahraman ve tanrı olarak anıldıktan sonra futbolcu Maradona ölmüş, geriye onun efsanesi kalmıştı.
25 Kasım 2020’de (60) anemi ve depresyon nedeniyle kaldırıldığı hastanede, beyin damarlarında oluşan pıhtılaşma nedeniyle hayatını kaybeden efsane futbolcunun sağlam karakteri, sarsılmaz iradesi, cesareti ve insanüstü özellikleri yoktu. Tam tersine hataları, olumsuzlukları ve eksiklikleriyle tanındı. Ne kadar “Tanrının eli” olarak da anılsa, içinde yaşadığı toplumun değerlerinden ayrı değildi.
Bugün yaşasaydı Küba’da olanlar için Mavys Alvarez ne derdi? Affı olmayan hatalarını kabul eden ve “kendi kabuslârıyla yaşayan” Maradona, Sırp yönetmen Emir Kusturica’nın “uyuşturucu kullanmasaydın ne kadar iyi olurdun?” sorusuna gözyaşlarını tutamayarak şu yanıtı vermişti:
“Olduğumdan çok daha iyi hale gelebilirdim. Evet, bu gerçekten doğru. Ben futbol için doğdum. Kim olacağımı biliyordum. Ama daha sonra olanlar… Bugün bile içimde kendimi suçlu hissettiğim öyle çok şey var ki. Çünkü insanlar benim çok iyi olduğumu söyleyebilirler. Ama içimdekileri bilemezler. Ben yaptığım hataları biliyorum. Ve onları düzeltemem…”
**The Telegraph’da yayımlanan "New video bolsters claims Maradona flew 16-year-old girl out of Cuba and kept her 'locked in hotel'" ve Marca’da yayımlanan“Maradona's Cuban ex-girlfriend reveals abuse she suffered during relationship” başlıklı haberlerden derlenmiştir.