Malkoçoğlu'nun torunları at üstüne ok atıyor

Güncelleme Tarihi:

Malkoçoğlunun torunları at üstüne ok atıyor
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 28, 2010 13:50

Türkler'in dünyaya kazandırdığı ve tarih boyunca vazgeçemediği bir savaş ve spor stili olarak yaptığı okçuluğun bir dalı olan “at üzerinde ok atma”, Kayseri Atlı Okçuluk Spor Kulübü'nce yeniden canlandırılıyor.

Kulüp Başkanı Sami Genel, ata sporunun yeniden canlandırılması için yaptıkları çalışmalarla ilgili yaptığı açıklamada, Türkler'in at üstündeki savaşlardaki başarısının tarih boyunca vurgulandığını, at üstündeyken ok atma üzerine bir savaş taktiği geliştirdiklerini belirterek, “Çinli bir prensin, Çin kralına yazdığı mektup var. Prens mektubunda, 'Türk'leri yenmemiz mümkün değil. Çünkü bunlar kaçarken de savaşıyor' diyor. Yani Türkler savaşırken, at üstünde ileri doğru, sağa, sola ve kaçarken arkaya doğru da ok atabiliyorlardı” dedi.

Atlı okçuluğun, 16'ncı yüzyıla kadar Türkler'in savaşlarında sürekli kullandığı bir taktik olduğunu vurgulayan Genel, şu bilgileri verdi:

“Ancak, savaşlarda ok ve yay kullanılması, ateşli silahlar çıkınca sona erdi. Avrupalılar, ok ve yayı bizden çok daha önce terk ettiler. Türkler, tüfek icat olduktan sonra da uzunca bir süre ok ve yay kullandı. Tüfek tek atımlıktı ve atıştan sonra tekrar doldurulup ateşe hazır hale getirilmesi zaman alıyordu. Bir Osmanlı askeri, 3 saniyede bir ok atabiliyordu.

Atlı okçuluk, zamana yenik düştü. 200 senedir atlı okçuluk, Türkler tarafından terk edildi, unutuldu. Yer okçuluğu da Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadar gelebildi. Hatta ilk spor kulübü İstanbul Okmaydanı'ndaki Okçular Tekkesi'dir. Uzun yıllar Okçuluk Spor Kulübü olarak hizmet verdi, dünya rekorları kırıldı. Hiçbir ülkenin okunun ulaşamayacağı menzillere ulaşıldı.”

Genel, Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla kurulan Okçuluk Spor Kulübü'nün, Atatürk'ün vefatıyla kaderine terk edildiğini savunarak, “Ancak son 20 yıldır geleneksel okçuluğa bir dönüş var. Şu anda dünyada 20 ülke atlı okçuluk sporunu canlandırdı ve yapıyor. Bunun uluslararası boyutu var. Şu anda bu işi yapan yabancılar da, okçuluğun Türkler'e has bir savaş taktiği ve spor dalı olduğunu biliyorlar. Bizim bu işte geri kalmamıza hayretle bakıyorlar” diye konuştu.

Sami Genel, 2007'de Sivas Atlı Spor Cirit Kulübünü kurduklarını ve burada at üzerinde ok atmayı başlattıklarını belirterek, “Türk Cumhuriyetleri de dahil, atlı okçuluk yapan 5 kişi varız. Bu bizim için bir yüz karası. Ata mirası at ve oktan bu kadar uzak kalmamız doğru değil. Bizim geleneksel sporumuz tekrar canlanmalı. Bu nedenle Kayseri'ye geldik. Arkadaşlarla tanıştık ve kulübümüzü kurduk” dedi.

TÜRKLER'DE OKÇULUK

Türkler'in eskiden kullanıkları yayların, 70 libre (Yarım kilogramlık ağırlık ölçü birimi) ya da 80 libreden aşağı olmadığını ifade ederek, şunları söyledi:

“Bizim gibi spordan uzak insanların kullanabileceği yaylar da değil. Bizim kullandığımız yay, biyo kompozit yaylar. Bu yaylar, öküz boynuzu, içi laminant ağaç, dışı tutkal ve tendon mikseri dediğimiz malzemelerden yapılıyor. Bu yaylar, 61 libre yani 30 kilo civarında bir çekiş kuvveti gerektiriyor. Bizler ancak bu yayları kullanabiliyoruz. Yaylar, kabza, sal, kasam ve kasam başı ile kirişten (has ipekten olursa, çile deniyor) oluşuyor. Bu malzemeler tutkalla birbirine yapıştırılıyor. Bu yaylar çok zahmetli yapılıyor ve zaman alıcı bir uğraş. İyi bir yayın yapımı yaklaşık 2 yıl sürüyor.”

Giydikleri kıyafetlerle ilgili bilgiler de veren Genel, “Kıyafetlerimiz, 16'ncı yüzyıl klasik Osmanlı kıyafeti. Yaptığımız spor, ata sporu olunca, atalarımızın giydiği kıyafetleri yaptırıp giymek istedik. İçlik (gömlek), kaftan, potuk (pantolon) ve çizmeden oluşuyor. Ayrıca ok kılıfı (tirkeş) ile yay kılıfı (sadak) ve “zihkir” denilen okçu yüzüğü var” diye konuştu.

Genel, zihkirin, Fatih Sultan Mehmet'in meşhur gül kokladığı tablosunda da baş parmağında takılı olduğuna işaret etti. Zihkirin aynı zamanda, bütün Osmanlı savaşçılarının devamlı yanında taşıdığı bir alet olduğunu dile getiren Genel, “Bu, ok atarken kullanılıyor. Ok yaya konulduktan sonra kirişe takılır ve zihkir aracılığı ile yay gerilir” dedi.

Kulüp binasına ve atlarını barındırabilecekleri bir alana ihtiyaçları bulunduğunu belirten Genel, “At üzerinde ok atmak için atın da eğitimi gerekiyor. At eğitiminin, at binme eğitiminin bir an önce başlaması lazım. Bu konuda başta Valimiz ve Belediye Başkanımız olmak üzere herkesten yardım bekliyoruz. Bu tesislere kavuşursak ata sporumuzu Kayseri'den tüm dünyaya tanıtma fırsatı bulacağız” diye konuştu.

2009 yılında Sivas'ta uluslararası bir organizasyon yaptıklarını ve 7 ülkeden 25 sporcunun katıldığını ifade eden Sami Genel, “Dünyada Türk okçuluğunu yeniden uluslararası platforma taşıdık. Geç kalındığı zaman kendi yarışma stillerimiz, başkaları tarafından sahipleniliyor. Örneğin Almanlar, Türkler'e has kabak okçuluğunu aldılar, şimdi çok sevilen bir spor dalı olarak yapıyorlar. Bu oyunun aslı, 8 metre yüksekliğindeki bir direğe asılan kabağı, atla dört nala giderken ok atıp vurmaktır. Osmanlı'da zamanla, bu kabak yerine, içinde altın ya da para kesesinin bulunduğu vazo konulmuş. O vazoyu vuran okçunun hediyesi de bu kese içindeki altın ya da paralarmış. Almanlar bunu bizden alıp, kendileri bir spor dalı olarak uyarlamışlar” dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!