Mail Büyükerman piyasada bizi zorlar

Hakkarili Yılmaz Erdoğan, ‘‘Islak saçlı, kem gözlü, kavim göçlerden bu yana ağlayan, cep kanyağı yakıcılığında ezgiler çalan, çaldıran’’ dediği İstanbul'un tutkunu. Pencerenin önüne yaptırdığı jakuzisinde dinlenirken sesleniyor gözlerinin önüne serili Boğaz'a ‘‘Sensiz bu şehir Faşistanbul’’diyerek.

Kızları tavlamak için tavla oynadım

Bütün oyunları bilirim, kahvede büyümüş adamım. Eskiden kız tavlamak için tavla oynardım. Şimdi tavlasız da tavlayabildiğim için pek oynamıyorum. En sevdiğim oyun doğal olarak briçtir. Bazen atyarışı oynuyorum, iki sene önce 300 milyon aldım, 192 bin liralık kuponla. Bir ara sette hastalık olmuştu, sahnede kameraman ‘‘2 geldi’’ diye sonuçları anında gösteriyordu. Bir ara Mükremin Ağabey diye bir at vardı, gelip benden izin aldılar. İlk zamanlar kötü koşuyordu, herkes ‘‘Abi yaktın bizi’’ diyordu, sanki ben koşuyorum.

Yılmaz'ın Cihangir'deki çatı dubleksi dairesine bekar evi demeye bin şahit lazım. Her yerler tertemiz, düzenli, yatak odası bile. Duvarlardaki değerli resimlerde toz kırıntısı bile yok. Mutfak tezgahında o kadar karışıklık olur artık. Özenle demlediği çayı bardaklara koyarken, tepsideki kırıntıları üfleyerek temizleyiverdi, oldu gitti işte. Çayımız hazır, sigara bol, hava desen yaz. Ne duruyoruz bir demet sohbet için?

HAKKARİLİ DELİ EMİN

- Yener ağabey, artık evrensel işler yapmak istiyorum. Bunun yolunu da sinema olarak görüyorum. Neresiyse gidilebilecek yer, oraya kadar, Hollywood'a kadar gideceğim. Onların ulaştığı çok yüksek bir teknik var, ama bireysel yeteneğin teknikle ilgisi yok. Senaristler beyinlerine iki çip takıp yazmıyor, o da benim gibi bir insan. Ondaki bilgisayarın aynısı bende de var. Bu anlamda kendimi onlardan geri bulmuyorum. İlk defa sana açıklıyorum, ağustosta ilk filmimi yapacağım. Adı ‘‘Vizontele’’ olacak. Hem yazıyorum, hem Ömer Faruk'la beraber yönetiyorum, hem de oynuyorum. 1974 yılında Hakkari'de benim çocukluğumun etrafında gelişen komik bir hikaye. Çok hüzünlü, çok da güldürücü bir komedi. Ben filmde Deli Emin'i oynuyorum. Dehadan sıyırmış, çok yüksek zekaya sahip bir deli.

Cumhurbaşkanlığı seçimi ve adaylar konusunda ne düşünüyor?

- Eskişehir Milletvekilimiz Mail Büyükerman ağabeyimiz çok entresan. Böyle bir cevherden haberimiz yokmuş şimdiye kadar. Bu piyasaya girse bizi zorlar. Koskoca Ecevit, onu Türkiye'nin en önemli illerinden birinden milletvekili yapmış ise Mail beyin mutlaka bazı fikirleri var, biz de bunlardan yararlanmak istiyoruz.

SAĞLAM BEŞİKTAŞLIYIM

Oyunlarla arası iyi olduğuna göre sporla arası nasıl?..

- Rüyalarıma giren tek şey var, futbol. Futbol aşığıydım, iyi de top oynardım. Yerim orta sahaydı, 6, 8 ve 10 numaraları giyerdim. Futbolcu olmamam benim içimde kalmıştır. Rüyamda bazen kendimi futbolcu görüyorum. Beşiktaş'ta oynamak isterdim, sağlam bir Beşiktaş'lıyım. Fatih Terim'in kamera karşısında değiştiğini söylüyorlar. Kameranın önündeki herkes oynar. Eğer oynamazsan ‘‘Bu adamda bir şey yok’’ derler.Dün onu yerden yere vuranlar, şimdi her sözüne atasözü muamelesi yapıyorlar. Bu Fatih Terim'in başarısı, yoksa adamı yerler. Ayrıca tartışılmaz bir başarı da var arkasında.

Tiyatrodaki ustam Ferhan Şensoy

Yılmaz Erdoğan, tiyatro oyunculuğuna ilk adımını Ferhan Şensoy'un tiyatrosunda atmıştı. Doğrusu Ferhan Usta da usta hani.

- Ferhan Şensoy benim ustam sonuçta ama, Nöbetçi Tiyatro'da oynarken benim için ‘‘Senden birşey olmaz’’ dediğini tavırlarından bile okuyordum. O tiyatrodaki hiç kimse benden bir şey olacağını düşünmüyordu. Zaten böyle dendiği için kendi tiyatromu kurup devam ettim. O günden bugüne kadar Ferhan Şensoy'la bir kere karşılaştık, gittim elini öptüm. Ben kişisel ilişkiyle mesleki ilişkiyi her zaman birbirinden ayırmışımdır. Dost olarak küstüğüm birisiyle sahnede çıkar şakır şakır oynarım.

İki sene Şensoy’un yanında çalıştım. Elbette etkilenmişimdir. İlk yazdıklarımda onun bariz etkisi görülür, ama niye onu taklit edeyim ki? Ayrıca bir insan, bir başkasını nasıl 15 sene taklit edebilir, ondan çok daha iyi bir noktaya gelebilir ki?