Güncelleme Tarihi:
Yeni yılla birlikte Red Bull ailesine katılan Ayşe Begüm Onbaşı, hakkında bilinmeyenleri anlattı.
Jimnastik yapmaya kaç yaşında başladın? Kendin mi merak sarmıştın, yoksa ailen mi yönlendirdi?
Spor hayatım bale ile başladı. Fakat ben o kadar küçükmüşüm ki bale yaptığımı dahi hatırlamıyorum. Bundan dolayı ailem beni hobi gruplarına dahil edebilmek için kurslara yollamış. Jimnastiğe ise 5 yaşında Akhisar Belediyesi'nin verdiği kurslarla başladım. Bir süre sonra Akhisar'daki tesis bize yeterli gelmediği için Manisa'daki şu an çalıştığım spor salonunda çalışmalarıma devam ettim.
Daha küçük yaşlardayken jimnastiğin seni zorladığı olmuş muydu, “vazgeçme” gibi kırılma anları yaşadın mı?
Hiçbir zaman böyle bir duyguyla karşılaşmadım. Çünkü yaptığım sporu seviyorum ve ondan vazgeçmek düşüncesi bile çok kötü.
Katıldığın uluslararası turnuvalar içinde senin için en unutulmazı hangisi?
Aslında şu ana kadar benim için iki tane unutulmaz yarışma oldu, ikisi de Dünya Şampiyonası. 2014'te yapılan şampiyonada tek bayanlarda daha önce yapmadığım bir hatayı yapıp altın madalyayı kaçırmıştım. 2016'da yapılan şampiyonada tek bayanlarda ülkemize altın madalya getirmenin gururunu yaşadım.
Branşında dünya çapında başarılı bir sporcu olacağına ne zaman inanmaya başladın?
Aslında ilk defa yurtdışı yarışmalarına katıldığım zaman anladım. Çünkü bizim ekibimizde eğer yurtdışına yarışmak için çıkabiliyorsanız, bu branşta başarılısınız demektir.
Kendi deyiminle tam bir madalya canavarısın. Peki, sence başarının sırrı ne? Jimnastiğe uygun bir vücudun mu var, yoksa jimnastiğe aşık olduğun için mi fark yaratıyorsun? Yoksa başarının tek sırrı çok fazla çalışmak mı?
Bana kalırsa başarılı olmak için sadece yetenek veya sadece çalışmak yetmiyor. Bir branşta hem yeteneğiniz varsa hem de çok çalışıyorsanız başarılı olursunuz. Ama bu branşa aşık olursanız fark yaratırsınız.
Videolarını izlediğin, kendisinden çok etkilendiğin (bu yola çıkarken örnek aldığın) bir jimnastik efsanesi var mı?
Aslında daha jimnastiğe başlamadan önce olimpiyatlarda izlediğim ritmik jimnastikçiler gibi evdeki kurdeleleri sallar, topları havaya atıp yakalamaya çalışırdım. Annemin söylediğine göre 2004 yılıymış, yani 3 yaşındaymışım... Annem beni izleyip alkışlardı. Ben de mutlu olup onlar gibi selam vermeye çalışırdım. Fakat kendi branşımı çok seviyorum.
Senin için dönüm noktası neydi? Güney Kore’deki şampiyonluğun ardından özellikle sosyal medya üzerinde epey popüler olmuştun mesela.
Evet bu doğru. Fakat benim için dönüm noktası bu değil. 2013 yılında düzenlenen, yılın ilk yurtdışı yarışması olan Fransa Aqua Cup, hem benim hem şu anki trio arkadaşlarım hem de antrenörüm için tam anlamıyla bir dönüm noktası oldu diyebilirim.
Büyük turnuvalar öncesinde kendini zihin olarak nasıl hazırlıyorsun? Bu dönemde sıkça dinlediğin şarkılar, ya da kendini rahatlatmak için izlediğin filmler, diziler var mı? Ya da bir totem mesela?
Benim de totemlerim var. Hem de birden fazlalar. Mesela iki sene uğur getirdiğine inandığım için aynı çorabı yarışmalarda giydim. Şans adında minyatür bir kuzum var ve her yarışma çantamın içinde bulunur kendileri... Ve bunun gibi şeyler. Ama en önemlisi, kendimi zihin olarak hazırladığım totemim; otelden ayrılmadan önce aynanın karşısına geçip kendime moral vermek...
Kendini sürekli fit tutmak için büyük çaba harcıyorsundur. Mesela nelerden feragat ediyorsun?
Aslında yiyemediklerimi değil de yiyebildiklerimi saysam daha çabuk biter. Genellikle protein ağırlıklı besleniyorum. Sebze ve yegane meyvem olan zeytin yemeyi de eksik etmiyorum. Ama bana yememen gerekenler nedir diye soruyorsanız nokta atışı yapıyorum: Çikolata! Çünkü en sevdiğim fakat yediğim zaman anında dengemi değiştiren bir abur cubur.
Ailen, arkadaşların elbette seninle gurur duyuyordur. Peki, sokaktaki insanların tepkisi nasıl oluyor, yavaş yavaş tanınmaya başlamışsındır? Bununla ilgili ilginç bir anın var mı?
Evet var. Ben ve arkadaşım markete girdiğimizde bir kadının fısır fısır: "Bak bu Sena Bengü değil mi?" dediğini duyduk. Bir süre sonra kadın yanıma gelip: “Ay canım sen şu dünya şampiyonu olan Sena Bengü'sün değil mi?" deyip boynuma atladı. Ben de kadının hayallerini bozmamak adına, "Evet ben oyum" dedim. Sanırım kadın beni hala Sena Bengü olarak biliyor.
Kariyerinde en büyük desteği kimden gördün?
Kesinlikle ailem ve antrenörümden.
Jimnastik dışında hangi sporlarla ilgileniyorsun?
Başka bir spor yapmaya fazla vaktim olmuyor açıkçası. Fakat takip ettiğim sporlar var. Atletizm ve yüzme bunların başında yer alıyor.
Kendine koyduğun bir hedef var mı? Yer almayı kafaya koyduğun bir turnuva, almayı hedeflediğin bir ödül gibi…
Her yarışma bizim için bir hedef niteliğinde. Fakat bu seneki en büyük hedefimiz Avrupa Şampiyonası. Oradan da aynı Dünya Şampiyonası gibi elimizden gelenin en iyisiyle dönmek istiyoruz.
Seni örnek alan genç kızlar muhakkak vardır. Onlara cesaret vermek, bu spora teşvik etmek için neler söylersin?
Sporla uğraşmayan insanlar, kesinlikle spora yönelmeliler. Çünkü bu sayede sadece sporda değil hayatta da ilerleme kaydettiklerini fark edecekler. Ayrıca, jimnastik sporu çok güzel, zevkli bir spor... Mutlaka yapmalarını tavsiye ederim. Eğer herhangi bir sıkıntıdan dolayı jimnastiğe başlayıp devam edemeyen kızlar olursa, diğer sporlara yönelebilirler. Çünkü jimnastik, yüzme ve atletizm tüm sporların kaynağı niteliğinde. Herkese spor yapmalarını öneriyorum.