Oluşturulma Tarihi: Ocak 29, 2004 23:26
Avrupa’nın en büyük uzay parkında Galaxie Express ile yolculuk güneş sisteminde muhteşem bir gezinti sunuyor.
22 000 metrekarelik bir alana kurulu uzay parkı aslında üzeri kapalı dev bir lunaparkı andırıyor. Projektör ve monitör kuleleri arasında hidrolik raylar üzerinde uzay simülatörleri ve son görüntüleme teknikleri yer alıyor. Ziyaretçiler gürültü patırtılı bir hayal dünyasında buluyorlar kendilerini.
Almanya’nın Bremen kentinde kurulan parkta örneğin ‘Galaxie Express’ olarak adlandırılan bir roller coaster (lunapark treni), büyük dönemeçli raylı bir yapı üzerinde hareket ediyor. Gerçi çatının 14m yükseklikte kurulmuş olması nedeniyle araç çok fazla mesafe alamıyor ama bu önemli değil zaten. Çünkü ziyaretçiler ekranlı bir kask giyiyorlar. Gösteriyi büyülten ekran, güneş sisteminde muhteşem bir gezinti sunuyor.
Ziyaretçiler ilk dönemeçte Uluslararası Uzay İstasyonundan geçtikten bir müddet sonra Mars’ta güçlü bir fırtınaya yakalanıyor ve sonunda asteroit kuşağındaki göktaşı çarpışmalarından kıl payı kurtularak uzay serüvenlerini tamamlıyorlar. Süratli tren yolculuğunun filmi Josef Kluger’a ait. Teknik açıdan bir sorun çıkmadı diyor uzman. Vagonun ani düşüş hareketini saatte 30km’lik bir hızla Mars’a yönlendirmek zor değil. Kullanıcının bedenini yanıltmak kolay. Bir kez harekete geçtiğinde sadece yön değişikliğine reaksiyon göstermeye başlıyor. Vagon, dik bir şekilde aşağı doğru seyrederken, filmde sonsuz bir düşüş sahnesi yaratılabiliyor ve bu sahne vagonun yeniden yükselmesine dek vagonun hızıyla uyumlu bir şekilde sürdürülmekte. Fakat yeni bir dönemeçte bu sahnenin değiştirilmesi gerekiyor. Sonuçta tüm dönemeçler birbirinden farklı. İlk vagon dönemeçten sonra hızlandığında, son vagon daha büyük bir hızla onu izliyor.
Teknik bir kez işlemeye başladığında ise gezi rotası yeni bir filmle değiştirilmekte. Daha uzun uzay yolculuklarında vagonlar aynı güzergahta iki kez dönüyorlar.
Bu birimin hemen yanında yer alan Planet Quest birimi, bildik korku tünelinin uzay versiyonu. Vagonlar ziyaretçileri yabancı uygarlıklara taşıyor. Yolculuk sırasında karanlığın içinden yükselen ışıklı dev yaratıklar yolcuların üzerine saldırıyor. Ve vagon ‘gerçekten de’ medüzümsü bir uzaylı tarafından yutulmakta.
Uzay tünelindeki gösteri tünelin içine yerleştirilmiş perdelere yansıtılıyor. Üçboyutlu gözlükler sayesinde yolcular olayların içine giriyor. Vagon dönemeçten geçerken projektör de aynı zamanda dönüyor. Bu sistem sayesinde yolcular sanki tüm açılardan aynı sahneyi izliyormuş gibi hissediyorlar.
Bunlara benzer daha birçok çeşitli birimler var ama peş peşe binildiği zaman tüm eğlence 20 dakikada bitiyor.
Bu nedenle ziyaretçiler yeni bir birime yönelmeden önce görevlilerce oyalandırılıyorlar. Ziyaretçiler kötü Borg’un uzay gemisine binmeden önce ayrıntılı bir ön gösteri izliyorlar ekranda. Örneğin zemin sallanmaya başlamışken uzaylıların ne şekilde yaklaştıklarını öğreniyorlar. Bu şekilde bekleme süreleri de küçük bir eğlenceye dönüşüyor.
Oyalama faslı uzay gemisine bindikten sonra da sürüyor. Soğuk hava akımı ve 800 farklı tüyler ürpertici sesler gibi eski moda efekt teknikleriyle ziyaretçi hareketten önce ‘Borg’a dönüştürülüyor.
Fakat uzaydaki gerçekleri, hatta bilimsel araştırmaları yansıtması beklenen ‘Space Center’ planlara uygun bir şekilde hazırlanamadığı için ziyaretçilerin pek ilgisini çekmiyor. Uzay sondaları, uydu, kara delik ve pulsarlarla yetinmek istemeyen işletmeciler uzay merkezini, uzay kahramanları ve uzay gemilerini çeşitli efektler eşliğinde sunuyorlar. Bilimsel araştırma konuları daha sonra eklenecek.
Uzay parkı şu sıralar 22 euroya ziyaret edilebiliyor. Resmi açılış Şubat ayında yapılacak.