Güncelleme Tarihi:
Son 20 yılda Porto’nun gölgesinde kalsa da Benfica daha önce yedi kez Şampiyon Kulüpler finali oynamış köklü bir kulüp.
1-BAŞBAKAN BABAMIZ
Antonio de Oliveira Salazar aslında hukuk öğrenimi almış bir iktisatçıydı. Koyu bir Katolik olarak muhafazakâr değerlerin savunuculuğunu üstlenerek girdi siyasete. 1928’de maliye bakanlığına getirildi. Sevilen bir bakan olarak da 1932’de başbakanlık koltuğuna bir oturdu pir oturdu. 1968’deki ölümüne kadar kalkmak bilmedi. Salazar dönemi Portekiz’in dünya sahnesindeki yerini de tamamen değiştirdi. Bu küçük ülke Asya ve Afrika’daki denizaşırı sömürgelerini korumak için uzun yıllar boyunca yüz binlerce askeri seferber etti. Salazar, 1950’den itibaren ülkeyi ağır ağır da olsa izolasyondan çıkarma çabasındaydı. Açılım vardı ama Salazar Fado, Futbol, Fiesta’yla ülkeyi kontrolü altında tutuyordu. Ancak futbol, milli değerleri pompalamaktan ziyade Portekiz halkını uyutma yollarından biriydi. Benfica’nın yükselişi de bu döneme denk geldi. 1960’larda Benfica, Şampiyon Kulüpler Kupası’nda beş kez final oynayıp üç kez kazanarak zirve yaptı. Ama Salazar’ın 1968’deki ölümünden sonra Avrupa arenasında bir daha asla aynı seviyeye çıkamadılar.
2-IŞIK SAÇAN STADYUM
Benfica ve Portekiz diğer iki büyük kulübü Sporting ve Porto 1950’lerden itibaren lig maçlarını büyük seyirci kitlesi önünde oynamaya başladı. Lizbon’daki 40 bin kişilik Luz (Işık) Stadyumu da bu dönemin başında, 1954’te inşa edildi. Bunun için gerekli devlet destekleri seferber edildi. Benfica her maçını 40 bin seyirci önünde oynuyordu artık. Ancak Benfica’nın Avrupa’daki başarıları sayesinde kapasite sürekli arttırıldı. 1960’larda önce 70 bine çıktı. 1985’te ise stadyumun üçüncü katı inşa edilince kapasite 120 bine çıktı. Bu, Avrupa’nın en büyük stadı anlamına geliyordu. 2000’lerin başında ise yıpranmış stadı yenileme çalışmasından vazgeçildi ve bunun yerine Euro 2004’te de kullanılacak Yeni Luz Stadı inşa edildi.
3-KARA PANTER
Portekiz futbol simsarları 1950’lerde yeni yetenekler keşfetmek için ülkenin Afrika’daki sömürgeleri Angola ve Mozambik’i mesken tutmuştu. İşte bir simsarlardan biri, eski Benfica oyuncusu Carlos Bauer bir gün heyecanla teknik direktör Guttmann’ın tıraş olduğu berberden içeriye dalıverdi. Mozambik’te müthiş bir cevher keşfetmişti: 8 çocuklu dul bir kadının oğlu olan Eusebio. Guttmann da tavsiyelere uydu ve Eusebio’ya imzayı attırmak için 20 bin dolar verip önce annesini ikna etti. Sonra da Kara Panter lakaplı oyuncunun müthiş gol serüveni başladı. Eusebio, Benfica’yı sürüklemekle kalmadı aynı zamanda Portekiz Milli Takımı’nın da yıldızı haline geldi.
4-KARTAL UÇUŞU
Portekiz’in de bir kartalı var. Benfica’ya Kartallar denmesi boşuna değil. Ta 1904’te çizilen ambleminde bile kartal sembolü kullanılmış. Kulübün kurucuları kartalı layık görmüşler ve sonraki yıllarda amblemin tasarımı bir sürü değişiklik geçirse de kartal hep muhafaza edilmiş. Bugün de bazı maçlar öncesi takımın sembolü seyircilerin alkışlarıyla yeşil çimlerden bir uçuşa çıkabiliyor. Yeni Luz Stadı’nın dış cephesinde de devasa bir kartal sembolü seyircileri karşılıyor. Altındaki E Pluribus Unum (Birlikten kuvvet doğar) sözü de eşlik ediyor.
5-MACAR BÜYÜCÜ
Benfica’nın başkanı Mauricio Vieria Brito, kahve tüccarı zengin bir aileden geliyordu. 1950’lerin sonunda Portekiz’deki Benfica hakimiyetini Avrupa’ya taşımaya niyetlendi. Bunun için takımın çehresini değiştirecek bir teknik adama ihtiyaç vardı. Bu ismi de 1959’da rakip Porto’nun avucunun içinden kapıverdi: Macar Yahudisi Bela Guttmann. Guttmann, 1950’lerde Avrupa’yı kasıp kavuran Macar ekolünün bir temsilcisiydi. Ama bunun dışında da ilginç bir kişilikti. 2. Dünya Savaşı’nda Nazi temerküz kampından kurtulmuş, sonra da futbol bilgisiyle tüm dünyayı dolaşmıştı. Benfica’da da sihrini konuşturması için bir sezon yetti. Takım 1960’ta lig şampiyonu ertesi yıl Avrupa şampiyonuydu.
6-EFSANE MAÇ
Şampiyon Kulüpler Kupası’nı ilk beş sezon İspanyol Real Madrid takımı kazanmıştı. 1961’de bu hâkimiyete son veren de komşu Portekiz’den Benfica oldu. Ertesi sezon bu iki takım bu kez finalde karşılaştı. Amsterdam’daki finalin ilk yarısı Real 3-2 öndeydi. Puskas üç golle yıldızlaşmıştı. Ancak Real’in yaşlı yıldızları ikinci yarıda tempoya dayanamadı. Eusebio önderliğindeki genç Benficalılar maçı 5-3 kazandı. Maç sonunda Eusebio çekinerek de olsa çocukluk idolü Real’li Di Stefano’nun formasını alacaktı.
7-ANTRENÖRÜN LANETİ
Benfica 1962’de ikinci kez Avrupa şampiyonu oldu ama üçüncüsü için hâlâ bekliyor. Bunun bir lanetten kaynaklandığı da iddia edilir. Hangisi mi? Antrenör Guttmann’ın laneti! 2 Mayıs 1962 gecesi, final maçı öncesi Amsterdam sokaklarında turlarken kulüp yöneticilerinden maaşına zam istedi. Bu istek kulüp yöneticilerini öyle sinirlendirdi ki orada Guttmann’ı kovdular. Ertesi gün takımı Avrupa şampiyonu yapıp ayrıldı. Ama Benfica bu tarihten sonra oynadığı beş Şampiyon Kulüpler Kupası finalinin beşini de kaybetti. Ayrılırken “Benfica bundan sonra yüzyıl boyunca Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazanamayacak” dediği bile iddia edildi.
8-GOL SİLAHI
Altı yıldır Benfica forması giyen Paraguaylı Oscar Cardozo, Benfica’nın son dönemdeki en önemli yıldızı. 2007’de geldiği Benfica’da resmi maçlarda 155 gol attı. Cordozo, Avrupa kupalarında da verimli bir golcü. 60 maçta 29 golü var. Bu sezon her maçta forma giymese de ligde 16, Avrupa Ligi’nde 5 gol atmayı başardı.
9-DİDİ’Yİ GÖNDEREN MAÇ
Fenerbahçe, Benfica’yla ilk kez eşleşmiyor. Benfica’yla 37 sezon önce bu kez Şampiyon Kulüpler Kupası’nda karşılaşmışlardı. Benfica en iyi döneminde değildi ama 17 Eylül 1975 günü Lizbon’daki maçı tam 7-0 kazandılar. Tabii tarihin bu en ağır yenilgisi Fenerbahçe’yi karıştırdı. Gazeteler Didi’yi yerden yere vuruyordu. Halbuki Brezilyalı efsane teknik direktör takımı iki sezon üst üste lig şampiyonluğuna taşımıştı. Ama yenilginin acısı bunların üstüne çıktı. Maçtan üç gün sonra evine gelen yöneticilerin önüne koyduğu istifayı zoraki imzaladı. Didi’nin Türkiye günleri bitmişti artık.
10-DOSTANE HAKEMLER
Benfica, Avrupa kupalarında hakemlerin desteğini sık sık aldı. Bunun arkasındaki sebep ise yıllarca tartışıldı. 1961-62’de Şampiyon Kulüpler yarı finalindeki rakipleri Tottenham’in tam üç golü geçersiz sayıldı. Ama İngilizlerin şikâyetleri boşunaydı. 1990’da Kupa 1’de Vata’nın Marsilya’ya elle attığı gol Benfica’yı yine finale taşıdı. Yıllar sonra maçın Belçikalı hakemi Van Langenhove’un rüşvet aldığına dair iddialar çıktı.