Güncelleme Tarihi:
H.Deniz Çekin yazıyor |
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin süper lige çıktığı son iki sezondur her iki takım da lige başlarken mağlubiyet almamış. Kendi aralarında oynadıkları 4 lig maçında da da 2 beraberlik, 1'er tane de karşılıklı galibiyet olmuş.
Olimpiyat stadının yaz-kış her daim "soğuk" havasını dağıtan tek gerçek Belediye'nin büyük takımlarla oynadığı maçların hep güzel geçmesi.
Öyle ki, iki takım arasındaki güç dengesizliğine karşın maç dengeli başladı. Dakikalar ilerledikçe Beşiktaş'ın gerçek "Ferrari"si Holosko'nun hızı, Nobre'nin istekli olması ve Yusuf'un daha güçlü gözükmesi Almanların etkili oyunlarıyla birleşince Beşiktaş giderek ağırlığını hissettirmeye başladı.
Nitekim 29. dakikada Fink uzaktan güzel bir vuruşla muhtemelen bir sürü ilke imza attı. Bu ilklerden en önemlisi de sezonun ilk golü olmasıydı kuşkusuz.
Gol sonrası Beşiktaşlı seyirciler yerlerine daha yeni oturuyorlardı ki İbrahim AKIN eski takım arkadaşlarının önemli bir kısmını çalımlayarak beraberlik golünü buldu.
Beşiktaş ikinci yarıya Nihat ve Bobo'yla başladı. Bence Holosko iyiydi ilk yarıda. Ama çıkanlardan biri o oldu.
Bu değişikliklerle Beşiktaş'ın ileride çoğalması gerekirken oyun daha çok Beşiktaş sahasında geçmeye başladı. Her ne kadar su takviyesi yapılsa da sıcak havada oynanan maçta sona doğru yaklaşıldıkça her iki takımın da gücü tükendi.
Ferrari'nin çizgiden çıkan kafası dışında gol pozisyonu üretemeyen Beşiktaş, geçen her saniyede beraberliğe biraz daha razı gözüken ev sahibi ekibin savunmasında bir türlü açık bulamadı.
Sezonun ilk karşılaşması berabere sona ererken bize de iki güzel golün yüzümüzde yarattığı tebessümün tüm sezon boyunca devam etmesini dilemek düştü.
Hadi hayırlısı bakalım.