Güncelleme Tarihi:
Deneyimli futbolcu, sakin biri yapıya sahip olduğunu, şaka yapmayı sevdiğini ve her zaman neşeli olmaya çalıştığını dile getirerek, hayatta olduğu için kendisini şanslı hissettiğini vurguladı.
Fransa'da doğan ve futbol oynayan her çocuk gibi kendisinin de futbola sokakta ve okulda oynayarak başladığını belirten Kembo, "Daha sonra bir kişi okul takımında oynarken beni gördü ve antrenman için kulübüne davet etti. Sonra da hikaye bugün gördüğünüz yere kadar geldi." ifadelerini kullandı.
"FUTBOL BENİM HAYATTA EN SEVDİĞİM ŞEY"
Sevdiği işi yaptığı için kendisini çok şanslı gördüğünü dile getiren Kembo, şöyle devam etti:
"Futbol benim hayatta en sevdiğim şey ve aynı zamanda futbolculuk mesleğini idame ettirebiliyorum. Kariyerim aslında çok karışık sayılmaz. Zaten her şeye çok erken başladım. A takıma da çok erken çıktım, ilk profesyonel kontratımı da çok erken imzaladım. Fransa Milli Takımı'nın bütün alt yaş kategorilerinde forma giydim. Daha sonrasında kariyerimde Körfez ülkelerini tercih etmek istedim. Bu birçok kişiyi şaşırttı aslına bakarsanız. Çünkü Fransa'daki son 2 sezonumda gerçekten iyi bir performans ortaya koymuştum. Dolayısıyla insanlar benim Fransa'nın büyük kulüplerinden birinde ya da yurt dışında büyük bir kulüpte görmeyi beklediler ama hayatta bazen kararlar alırsınız. Farklı bir deneyim yaşamak istedim. Farklı bir yerde, farklı bir kültürde, farklı bir hayat tarzında olmak istedim. Bu kararımdan dolayı da mutluyum. Körfez ülkelerine giderken aklımda orada yalnız 2 yıl boyunca oynamak vardı ama geldiğimiz noktada orada 5, neredeyse 6 yıl kadar oynamış oldum. Ama orada çok güzel deneyimler yaşadım. Çok farklı bir kültür, hayat tarzı. Oradaki insanlar bana kesinlikle kendimi onlardan biri gibi hissetmemi sağladılar.”
BURSASPOR'A TRANSFERİ
Jires Kembo, Bursaspor'a transferinin de birçok etkenin birleşmesi sonucu gerçekleştiğini söyledi.
Yeşil-beyazlı kulüpten teklif geldiğinde daha önce burada futbol oynamış bir arkadaşından gerekli bilgileri aldığını anlatan Ekoko, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aslına bakarsanız yeni bir macera istedim. Yeni bir yerde olmak, yeni bir şey deneyimlemek istedim. Tabii ki teknik direktörümüz Paul Le Guen'in de burada olması benim için bir faktördü. Fransa'da çok ünlü bir kişi. Genç yaştan beri, çok uzun zamandan beri tanıdığım bir insan. Tek bir faktör yoktu. Birçok faktörün bir araya gelmesiyle bu transfer gerçekleşti. Belki de aralarında en önemlisi şuydu; birçok arkadaşım Türkiye Süper Ligi'nde forma giydiler. Onların anlattıkları şeyler vardı. Bir yandan da onların maçlarını izlerken Türkiye ligini de takip ediyordum ve bu ligde oynamak, bu ligi keşfetmek istedim. Bütün bunları bir araya getirdiğinizde benim için Türkiye'ye gelmek anlamında yeterli sebepler ortaya çıkmıştı. Aldığım bilgilere rağmen statta gördüğüm atmosfer beni yine de şaşırttı. Böyle olacağını biliyordum. Türkiye'de insanların kulüplerine ve futbola aşkla bağlı olduklarını biliyordum ama ona rağmen kendi stadımızda gördüğüm atmosfer yine de beklentimin üzerindeydi. Ben de insanların bu kadar futbolu, kulüplerini sevdiği yerde onlara zevkli bir futbol izletmeye, onlara stada geldikleri için mutlu etmeye ve tabii ki güzel şeyler ortaya koyup kulübümle karşılaşmalar kazanmayı istiyorum.”
Kembo, Bursa'da özellikle Türk yemeklerini çok sevdiğini ama bunların arasında etin lezzetinin kendisi için ayrı olduğunu belirtti.
"BENİM ANNEM BEYAZ"
Fransız kanat oyuncusu, attığı golden sonra yaşadığı sevinç sırasında yumruğunu sıkarak sağ kolunu havaya kaldırmasının yeşil-beyazlı taraftarlar tarafından merak edildiğini ancak bunun büyük bir hikayesinin bulunmadığını ifade ederek, şunları aktardı:
"Siyahların gururu için bu hareketi yaptığımı düşünen insanlar var ama onunla hiç alakası yok. Benim annem beyaz. Birçok beyaz insan var etrafımda. Ailemde beyaz insanlar var. Öyle bir mesaj vermeye çalıştığım yok. Sadece idolümü temsil ediyor benim. İdolüm benim için önemli olan bir kişi, kendime örnek aldığım bir kişi. Onu yad etmek açısından böyle bir hareket yapıyorum."
Kembo, yeşil-beyazlı takımın Fransız teknik direktörü Paul Le Guen'den de övgüyle bahsederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Hoca ile ilişkimiz, bence tüm takım arkadaşlarım da buna katılacaktır, gerçekten takım ve hoca arasındaki mesafe neredeyse yok denecek kadar az. Gerçekten takıma çok yakın, çok iç içe, devamlı oyuncularıyla iletişim halinde olan bir teknik direktör. Her zaman onun neler istediğini anladığınızdan emin olmaya çalışan bir teknik direktör. Bize ayıracak her zaman vakti var, kapısı her zaman açık. Bazı teknik direktörler vardır size bir açıklama yapmak için vaktini bile ayırmaz, bunu bile fazla görür. Ama teknik direktörümüz bunlardan biri değil. Her zaman bizimle iletişim halinde. Hem kendisi hem teknik ekibi bizimle her an ilgilenecek durumdalar ve bu da bizi çok mutlu ediyor.”