Paylaş
Öte yandan geride kalan hafta içinde Velimir Perasovic’le yollarını ayırarak Ergin Ataman’ı başantrenörlüğe getiren Anadolu Efes’e yoğunlaşmak gerekir. Anadolu Efes’le ilgili olarak göze çarpan ilk nokta kadro planlamasındaki aksaklıklar. Banvit karşısına; Bryant Dunston, Derrick Brown, Krunoslav Simon, Birkan Batuk, Erick McCollum beşiyle çıktı Anadolu Efes. McCollum ve Brown, oyunlarını birebirler üzerinden attıkları uzak mesafeli iki sayılık atışlar üzerinden tanımlayan oyuncular. Kimi zaman pas trafiğinin sonunda ceza şutları atıyor olsalar da en nihayetinde topsuz hareket, oyun anlayışlarında yer verdikleri bir kavram değil. Birkan, tüm iyi niyetine karşın oldukça ağır ve şutu da tehditkar değil. Simon’dan verim almak için ise etrafına topsuz hareket eden oyuncular yerleştirmek gerekir. Yani Anadolu Efes kadrosu, Simon’dan yüksek verim almak için elverişli değil. Netice olarak, Dunston da dahil olmak üzere, herhangi bir parçanın yüksek verim vermesini sağlamak bu kadro planlamasıyla mümkün değil.
Ayrıca topsuz hareketlilik noktasında Vladimir Stimac, Ricky Ledo ve Josh Adams’ın da farklı bir tablo çizmediklerini ekleyelim. Zoran Dragic ise oyun konsantrasyonunu her an yukarıda tutabilmesine karşılık kariyerinin hemen hiçbir döneminde keskin bir ceza şutörü olmadı. Nitekim EA7 Emporio Armani Milan forması giydiği 2016-17 Euroleague sezonunda %29.6 ile üç sayı atarken 2017-18 sezonunda Anadolu Efes formasıyla çıktığı altı Euroleague karşılaşmasında %23.8 ile üç sayı attı.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde Anadolu Efes kadrosunun belirli bir plan dahilinde kurulmadığı kanaatine varılıyor. Ne istikrarlı olarak ceza şutlarını sokabilecek topsuz hareketli ne de üst düzey bir delici var. Dolayısıyla bu kadronun başına Ergin Ataman’ı getirerek derin bir kadro planlaması hatasının üzerini örtmek mümkün olmuyor.
Banvit karşılaşması da Anadolu Efes’in kadro planlamasındaki tüm hataların somut bir tablosunu çizdi. Perasovic’in Anadolu Efes macerasının iyi geçmediğini belirtmek gerekir ancak bu durum, Anadolu Efes’in uzun yıllardır süre gelen başarısızlık alışkanlığını tek başına açıklamıyor. Maça geçelim.
Banvit, her maç biraz daha yükselen değeri Rıdvan Öncel’in Erick McCollum üzerinde yarattığı korkunç baskıyla önce Anadolu Efes hücumlarının merkezine darbe vurdu. Bunun üzerine Gasper Vidmar da 2017-18 sezonunun en özel savunma performansıyla oynayınca, zaten hareketsiz olan Anadolu Efes hücumu Banvit yerleşimini hiçbir şekilde bozamadı ve Banvit, Anadolu Efes’in verimsiz hücumlarını, kendi kolay sayılarının kaynağı haline getirdi.
Hücum veriminin artmasında da Rıdvan’ın payı çok büyüktü. Rıdvan, mutlaka geliştirmesi gereken zayıf şutuna karşın, topla potaya sürekli atak ederek Anadolu Efes savunmasının ağırlığını çember etrafına kaydırmayı başardı ve bu durum Banvit kısaları için defalarca boş üç sayı ve orta mesafe şutu deneme imkanı sağladı. İlk çeyreğin ikinci yarısında Dunston’ın kenara gelip Stimac’ın oyuna girmesi üzerine ise, Banvit kanatlardan oynadığı ikili oyunlarla yavaş ayaklı Stimac’ı boyalı alandan uzaklaştırmayı başardı. Anadolu Efes, bu duruma kısaları sağlıksız bir yerleşimle pota yakınlarında biriktirerek reaksiyon verdi ancak Banvit, özellikle Damian Kulig’in boş köşe üçlükleriyle Anadolu Efes’in bu sağlıksız savunma yerleşimini bozdu. Angelo Caloiaro da rakip savunma yerleşimindeki aksaklıkları hep doğru pozisyonda yer alarak değerlendirdi.
İkinci periyot itibariyle Muhaymin Mustafa’nın, Anadolu Efes’in savunmadaki direncini yukarı ittiğini söylemek gerekir. Ancak teknik olarak çeşitli defolar barındıran bir savunmayı Muhaymin’in bireysel çabalarıyla maç genelinde kapamak mümkün değil elbette.
Ergin Ataman’ın ikinci yarıya başlarken ana planı, topsuz hareketle bozamadığı Banvit savunma yerleşimini sırtı dönük oyunlar ile bozmaktı. Simon, Dragic ve Dunston üzerinden başlayan sırtı dönük oyunlar, Banvit savunmasını bozma noktasında Ataman’ın arzuladığı sonucu vermedi. Kısa hareketliliği son derece düşükken bu durum çok da şaşırtıcı değildi.
Verimsiz Anadolu Efes hücumlarının Banvit tarafından kendi hücumlarının kaynağı olarak kullanılması ikinci yarı boyunca da devam etti. Banvit, pek çok hücumu kendi yarı sahasından Anadolu Efes yarı alanına gönderdiği uzun toplarla başlatma imkanı dahi buldu. Zira kimi zaman Anadolu Efes hücumu biterken bir Banvit kısası rakip yarısaha rotasında koşularına başlıyordu. Bu, Anadolu Efes düzeyinde bir organizasyon için rencide edici.
Öte yandan, sezon boyunca pek formda görünmeyen Banvit başantrenörü Saso Filipovski’nin Anadolu Efes karşılaşması için kusursuz bir stratejiyle çıktığının altını çizmek gerek. Önemli olan bazı performansların ne kadar istikrarlı hale geleceği. Diğer bir deyişle, Euroleague takımına karşı yüksek konsantrasyonla oynayan bazı oyuncuların diğer maçlara bu performanslarını ne kadar taşıyacağı.
Rıdvan’ın, baskılı savunmasını topla potaya gittiği hücum aksiyonlarıyla birleştirmesi ile Banvit rotasyonundaki yerini koruyacağı açık. Zira, potaya yüksek süratle atak eden bir oyuncuyu her başantrenör ister. Oyun konsantrasyonuyla ilgili bir sorundan ziyade formsuz bir sezon geçiren Vidmar ise bu maçla birlikte form grafiğini de yukarı taşıyabilir. Diğer taraftan Banvit hücumlarının, Anadolu Efes savunmasında açtığı gedikleri sadece bir şut kaçırarak 8-9 saha içi isabetiyle 22 sayı atarak değerlendiren Angelo Caloiaro uzun süredir çok formda. Başta Andy Rautins olmak üzere diğer Banvit kısalarının ilerleyen süreçte katkılarının ne kadar istikrarlı olacağını ise sadece Anadolu Efes karşılaşması üzerinden tahayyül etmek imkansız.
Banvit adına, vurgulamak gereken noktalardan biri ise Tolga Geçim’in bu sezon yarattığı hayal kırıklığı. Sakatlık sebebiyle kadroda bulunmadığı süreçte rotasyona giren Rıdvan, formayı büyük olasılıkla kaptırmayacak. Tolga’nın ise azalan sürelerini arttırmaya yetecek bir oyunu da niyeti de yok. Şutunun istikrarsızlığı her zaman büyük bir sorun. Buna karşın Tolga’nın yarattığı hayal kırıklığının tek sebebi bu değil. Tolga topsuz oyunda neler yapması gerektiğini hemen hiç bilmiyor. Temastan devamlı olarak kaçıyor ve, en önemlisi, top elindeyken potayla arasındaki mesafeyi azaltamıyor. Topla potaya atak etmeyi aklının ucundan dahi geçirmeyen, aynı zamanda şut tehdidi de olmayan bir oyuncunun Banvit rotasyonunda istikrarlı olarak uzun süreler alması çok zor. Tolga için durum tam da budur. Banvit’te, rotasyonunun gerçek bir parçası olduğu üçüncü sezonunu geçiriyor olmasına karşın basketbolunu neredeyse hiç ilerletmemiş olması büyük hayal kırıklığı gerçekten
Paylaş