Güncelleme Tarihi:
Boşuna macera yarışı dememişler.. Ekürim Ali Taşkıran’la haftasonu Ağva’da Kurabiye Macera Yarışı'nı tamamladık. Pek de güzel anılarımız oldu. Önceki yazımda ‘neden macera’ bölümünü, yarışmayı daha önce koşanlardan dinlediklerimle yazmaya çalıştım. Şimdi işler değişti, ben de yarışmayı bitirdim ve neleeer oldu neler..
ORYANTRING DE NEYMİŞ?
Takım arkadaşım, iş arkadaşım Ali’ye eküri demek yerine 'Buddy’cim diye hitap ediyorum. Bu yazımda da öyle devam etmeyi tercih edeceğim. Yarıştan 1 gün önce Buddy’cimle son malzeme kontrollerimizi yapıp yola koyulduk. Ağva bizi sisli ve soğuk karşıladı. Otele yerleşip bisikletlerimize atlayıp etrafı keşfetmeye çıktık. Start alanına baktık ve öğlen yemeğimizi karbonhidrat ağırlıklı yedik. Evet herşey güzeldi de bu oryantiring denilen şey bizi gittikçe korkutmaya başlamıştı. Vakti zamanında benim engin harita bilgilerim yüzünden 5 saatlik Ayvalık yolunu 7 saatte tamamladığımız doğrudur. Hal böyle olunca o haritadan Buddy’cim sorumluydu.
Organizasyon sorumlusuna telefon açıp, erken bilgilendirme toplantısı istedik. O da bize bu işi büyük keyifle yapan, tatlı mı tatlı 'Kertenkeleler' çiftine yönlendirdi. Banu ve Deniz’in yanına gittik. Bizi sıcak bir gülümseme ve çok yararlı bilgilerle ağırladılar. Evet iki mühendis arkadaşımız bize oryantringianlattılar. Geriye haritayı masaya serip hedef noktalarını belirlemek kaldı sadece..
GÜNEŞLİ BİR PAZAR GÜNÜ 7 SAAT MACERA YARIŞI KOŞMA KEYFİ!
Son hazırlıklar tamamlanır, mataralara sular doldurulur ve hafif bir heyecanla start alanına gidilir. Yarış kitlerimizi almadan büyük bir titizlikle çantalarımız kontrol edilir. Eksik malzeme varsa organizasyon ücret karşılığı bunları temin eder. Sakın acil durum battaniyesine ne gerek var yahu demeyin!
Çiplerimiz kolumuza takıldı ve haritayı aldık. Boş bir masaya yerleşip hedef noktalarını belirledik. Hayır, işlevsiz değildim, ben koordinatları okudum, Ali de harita üstünde buldu. Ve hatasız yaptık! Biz macera yarışçıları olarak starttaki yerimizi aldık. 7 saate yakın sürecek macera başladı. Yüksek tempoyla ilk hedefe doğru pedallamaya başladık. 10. dakikada bir hayli çamur olduk. Sevgili organizasyon bütün hedefleri itinayla hazırladığını ilkinden belli etti.
AKILSIZ BAŞIN CEZASINI AYAKLAR ÇEKTİ
İlk hedefe ulaşıp çipi okutup, 3 bip sesini duymanın verdiği hazzı yaşayınca tempomuz arttı. Ben önden gidiyorum, Buddy’cim haritaya bakarak ilerliyordu. Her şey mükemmeldi taa ki 3. hedefe çok az kalmışken Ali’nin zinciri kırıldı. Ve daha önce yarış koşan arkadaşımızın uyarısını es geçmiştik. ‘link alın Nil’ demişti. Nitekim akılsız başın cezasını ayaklar çekti. Tepelere bisikletle yürüyerek tırmandık. Bu sırada Buddy’cim "Nil hadi bişeyler anlat" diyordu, kafası dağılsın morali yerine gelsin diye. Ben de sevimsiz bir tavırla, "Yokuş çıkarken nefesimi harcayamayacağım" diyordum. Çünkü takım olmak bunu gerektirir; yokuşları yürüyerek tırmandık, inişlerde de Ali bisiklette aşağıya salınabildi, ama düz yolda da işi kolaylaştırmak gerekiyordu.
BİSİKLETLERİMİZİ BIRAKIP KOŞMAYA BAŞLADIK
Bisikletine oturdu ve çantamın askısına tutundu, ben de ‘takım olmak böyle birşeydir’ profili çizerek Buddy’ciğimi çekerken bir yandan kameralara poz verdim.. Velhasıl 3. hedefe yayan olarak ulaştık ve değişim alanına gittik. Bisikletlerimizi kamyona bıraktık, koşu ayakkabılarımızı giydik, yükümüz azaldı ve yola koyulduk. Eh bisikletten koşuya geçince bacaklarımız hey dostum ne oluyor diye tepki verdi. Bir sonraki hedefimiz ip inişiydi..
ORMANDA KAYBOLMA KEYFİ
Kayadan yapacağımız ip inişi güvenlik sebebiyle su deposuna kurulmuş. Ama biz kestirme yoldan gelmek için kendi kaya ve balçık inişimizi ipsiz olarak gerçekleştirdik. Sonuç; çamur. İp inişi için gerekli donanımımız sağlandı, kısa ve uzun iniş olmak üzere iki seçenek vardı. Centilmen Buddy’cim uzun kısma tırmandı. Yukarda görevli arkadaş sistemi anlattı. Aşağıya bıraktım kendimi.
O sırada, "Nil, kameraya bak" diye bağırdı Ali. 7 saat boyunca medyatik hareketlerden asla vazgeçmedik. Bu etabı da tamamlayıp yolumuza devam ettik. Sabah hazırladığım fıstık ezmeli sandviçleri mideye indirdik, gözümüz açıldı (Türk geleneklerine uygun bir takımız biz!)
İNEKLER BİZE ARKADAŞLIK ETTİ
Ve şimdi ikinci macera bizi bekliyordu. Tepede bir yerlerde bi hedef var ama nerede? İnekler yolda bize arkadaşlık etti. Hatta Ali bir ara benden o kadar sıkılmış olacak ki, ineklerle iletişim kurmaya çalışıp, hayattan beklentilerini soruyordu. İşte bunların hepsi yüksek nabız...
HANİ BİZ YOKUŞ ÇIKACAKTIK!
Yolumuz çamurlu ve iniş çıkışlarla doluydu. Bir sonraki hedefi macera akademisi yine itinayla saklamıştı. Çipleri okutup ormanın içinde kaybolduk. Dikenli dallar, kaygan zemin.. Bu arada telefonu uçak moduna alıp müzik açtım. Çünkü müzik o an modunuzu gerçekten yükseltiyor. Nitekim öyle kaptırmışım ki, yokuş aşağı bir güzel koştum ve karşımıza deniz çıktı. Tepeden denize bakıyor, nerdeyiz biz diye sorguluyorduk. Yanlış yoldaydık! Yokuş tırmanıcaktık! Hiçbirşeyden nefret etmedim yokuş tırmanmaktan ettiğim kadar...
İşte bu anlardan birkaç kez yaşadık. Gerildik biraz. Sesimiz de yükseldi birkaç kez.. Ama biz bir takımdık. Aklımızı başımıza toplayıp devam ettik. 3 kez yanlış yollardan gitsek de sonunda hedefe yaklaşmıştık. İnanılmaz manzarası vardı rotamızın. Tepeden denize bakıyor, keçilerle selamlaşıyorduk. Tabii ki turist gibi fotoğraf çektik!
ADETA VENEDİK
Sıra küreklerimizi yapıp kanoya binmekteydi. Siz daha önce bir sopaya yassı bir tahta parçası geçirip bağladınız mı? Biz yaptık. Kanoya atladık, başladık kürek çekmeye. Önümüzde iki takım daha vardı. Bu arada kanonun içi su dolu olduğu için biz de sırılsıklam olduk. Kaç kez kanoya biniyoruz ki diye olayın keyfini çıkarmaya başladık. Şarkı söylüyorduk, hem de Fransızca. Öndeki takıma yetiştik. Diyorum ya müzik her zaman işe yarıyor! Bu arada Buddy’cimle ciddi senkronizasyon sıkıntısı yaşadık. O benden daha güçlü, onun 2 kürek daldırması benim 5 kez
daldırmama eşit. E durum böyle olunca kano bir tarafa daha çok dönüyor.
SU DOLU AYAKKABILARLA KOŞTUK
Sonuç; 3 kez sazlıklarda bulduk kendimizi. Hedefe ulaştık, çipleri okuttuk, geri döndük. Kanodan indiğimizde kuru olan bir noktamız kalmamıştı. Su dolu ayakkabılarımızla asfaltta koşmaya başladık. Daha önce çalışmayan kaslarımız kürek çekmekten devreye girdiği için yorgunluğu daha da fazla hissettik.
Önümüzde 3 hedef daha vardı. 1’i tırmanış ikisi de yüzerek karşı tarafa geçip iki hedef toplamaktı. Ali’yle henüz yarım saatimiz vardı, ama hem yorulmuş, hem çok üşümüştük. Suya baktık, su bize baktı. Geri döndük tırmanışa gittik. Kollarımız bizi taşımıyordu artık ve bu hedeften de vazgeçtik. Biraz buruk finişe girdik. Çünkü bisiklet etabına çok güveniyorduk, ve evet talihsizlik yaşamasaydık 3.lükle kürsüye çıkacaktık topladığımız puanlarla.